Back to Main Page

Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim



Editör

Osman Ürper



Yayın Kurulu

Şeyda Aytem
Ayşegül Çakır



ADANET Fotoğraf Editörü

Uğur OKÇU



E-Mail Fotografya

afp@ada.com.tr


Sayı 2

ÇIPLAKLIĞIN SANATSAL VE TOPLUMSAL EVRİMİ ÜZERİNE
Alberto Modiano


Çıplaklık (nude, erotizm) sanatta toplumdan topluma, çağdan çağa sosyal olarak tepki gören, dışlanan bir formdur.

Beden; anatomik yapısı ile son derece uyumlu, dengeli bir yapı. Herşeyi adeta matematiksel bir denklem gibi oturtulmuş fiziksel ve dokusal görünümü ile herzaman insanlara hoş görünmüştür.

Ancak vücudun bu kadar çekici ya da itici olmasındaki etkenler nelerdir. İnsanoğlu çıplak doğmuştur. Tarih sürecine bakarsak, mağara insanları sadece bir hayvan postu ile kapanmıştır. Tek tanrılı toplumlarda bütün tanrı ve tanrıçalar çıplaktır. Güney Amerika ve Afrika'nın bir çok kabilelerinde insanlar hemen hemen çıplak bir yaşam sürdürmektedirler.

Baba erkin (çok tanrılı dinlere) geçişle dinin yaptırımları kendini ister istemez vücutta gösterir. Burada kadını koruma altına alır (Karının ya da komşunun karusuna bakmayacaksın). Daha sonraları ise kadının tamamen kapanmasına neden olur.

İnsanoğlu kapalı şeylere karşı herzaman bir merak duyar. İşte insan vücudu da bunun gibidir. Günümüzde çok tanrılı dinlerin hüküm sürdüğü toplumlarla diğer inanışların hüküm sürdüğü toplumlar arasında çok önemli görüş ayrılıkları vardır. Belli bir baskı altında insan vücudnu gizlemek, ona istem dışı ilgiyi artırır. Ve insanlar giz perdesinin yırtılmasına çaba gösterir. Bu bir meraktan doğar. Oysa yaşamlarını çıplak sürdüren bir çok toplumda çıplaklık o kadar doğaldır ki, karşı cinsin vücuduna duyulan ilgi odağı yoktur. (Düşünün yaşantınızın bundan sonraki bölümünü herkesin çıplak yaşadığı bir toplumda geçireceksiniz. Başta belki de duygularınıza sahip çıkamayabilirsiniz. Ancak, haha soraları herşey son derece doğal gelecektir.)

Çıplaklığın sosyal olgusu sanatta da böyle yansımıştır. Tek tantılı dinlerde tanrı ya da tanrıçaların heykelleri sanata yansıyarak günümüze kadar ulaşmıştır. Rönensans öncesi ve sonrası dönemlerde kilisenin yaptığı baskısı sanatta çıplaklık konusunda açılımını engellemiştir. Leonardı Da Vinci'nin anatomi hakkında yaptığı kara kalem çizimleri bedenin orantılı bir şekilde resim sanatına yansıması üzerine yaptığı en önemli çalışmalardır. Bu belki de nude için bir dışavurumculuğun ilk zemini olacaktır. Ortaçağ erotizme resimde yer verdi: onu cehennemin içine attı (Gerorge Bataille Eros'un Gözyaşları- Göçebe Yayınları).

Rönesans'tan itibaren işler değişti. Özellikle Almanya'da ortaçağ biçimlerinin terk edilmesinden önce- amatörlerin erotik eserleri satın aldıkları andan itibaren değişti. (A.g.e. S.50). Albert Dürer erotizm ve sadizmi yapıtlarına yansıttı. İtalya'da başlayan manyerizm kendini Mikel Anj'la temsil etti. Fransa'da Fontainebleau Okulu bu akımın devamı idi. El Greco Erotizmi sadizmle birlikte sergilediler.

Ancak sanatın özgür bir idealist bakışı bu baskıyı kaldırır. Goya gibi modern dünya evirminde yetişen idealistleri Delacoixi Mane, Degas, Moreau gibi gerçeküstücüler izler. Empressionizmin ortaya çıkışı ile çıplaklığın doğallığı doğada kendini gösterir.


FOTOĞRAFTA ÇIPLAKLIK

Geçen yüzyılın ortalarında doğan fotoğraf sanatında da nude özellikle kendini gösterir. Bir çok anonim baskıda erotizme ait fanteziler görüntülenmiştir. Muybrıdge sergilediği seri çalışmalarında anatomik dengeye yer vermişti.

Atget, Weston, Rudolf Koppitz, Man Ray, Bresosn, Bill Brand, Mapplethorpe, Sarah Moon gibi fotoğrafçıların nude üzerine çalışmalarını görmek mümkündür.

1880'lerin sonları ve çağın başında foğraf sanatına konu olan çıplaklık, resimden etkilenmiş; ressamların çalışmalarına konu olan bir takım kompozisyonlar doğal olarak fotoğrafa yansımıştır. Bu yansımalar pek doğal olarak fotoğrafın resim sanatı ile olan kuramsal tartışmalarına bir zemin olacaktı. Atget, Edward Steichen, Frank Eugene (Adam ve Hava isimli çalışmasında), Clarence H.White gibi fotğraf sanatçılarının çalışmalarında bu tarzı görmek mümkündür. Edward Weston ve Man Ray, el ve kol hareketlerinin belli kıvrımlarını çalışmalarına yansıtarak bunlardan çizgisel kompozisyonlar oluşturmuşlardır. Bill Barndt'ın çalışmalarında çoğunlukla objektif oyunlarından meydana gelen bozulmalar ve değişimler görmek mümkündür. Mark end Sherry'nin No.12 (1969) isimli çalışmasında kırlara yayılmış çıplak insan topluluğu vardır. Siyah üzerine beyaz dağılımı son derece dengeli bir çalışmadır. Jack Welpott, Helmut Newton gibi sanatçıların çalışmalarında nude ile birlikte erotizm de kendini yansıtır. Son yıllarda bir tartışma ve bir o kadar da beğeni konusu olan Robert Mapplethrophe'un eserlerinde farklı düşünceler kendinin gösterir. Mapplethrophe'un çalışmları iki aşamalıdır. Çalışmalarını konu olan vücutlar, çiçek kıvrımları ile bütünleşmiş ve benzerliğe doğru yol almıştır. Vücudun dokusu ve kıvrımları, çiçeklerin doku ve kıvrımları ile bir bütünlük sağlamaktadır.


(Sonraki sayıda Fotoğrafımızda Nude ve sosyal baskı)