ERDAL YAZICI "Uzak Kent İstanbul" 09 Şubat - 01 Mart 2002 Ulaşılması zor bir kentti İstanbul;`ekmek kapısı` oluşu ve sanal dünyasındaki ışıltılı yansımaları hep çekim gücü oldu bu kent için. Bir de popülist yaklaşımların etkisi ve kışkırtmasıyla bu kente `kapağı atmak` adeta bir kurtuluşla eş anlamlı oldu. Sessizce gelip kentin kıyısına yerleştiler; ne iş olursa yaptılar; birçok meslek onların buluşuydu. Hemşehrileriyle aynı mahallede, kıraathanede, işyerlerinde birlikte oldular; İstanbul`un içinde yaşıyorlardı ama hep dışında kıyıda-köşede kalmak tercihleriydi; bunu kültürlerini korumak, bu kentte yok olmamak adına yaptılar. Hep kapalı kaldılar, uzak durdular bu kente; İstanbul onlara o kadar uzaktı ki?... İşleri gereği kente indiler; birde hastalandıklarında... Sokaktaki çocuk, Gülhane Parkı`na bir bayram günü gitmişti; İstanbul onun için sadece oturduğu sokak ve Gülhane Park`ıydı; bir de sünnet olduğunda ailesi onu Eyüp Sultan`a götürmüştü. Yaşadığı bu kentte köyünün yaşamı, yaylasının suyu-havası rüyalarını süsler olmuştu!... Ama tatillerde köylerine gittiklerinde yaşıtlarının gözünde onlar artık birer İstanbulluydu! Kendilerine göre farklılaşmış yaşam tarzlarıyla onlar artık o köylü olamazlardı: "İki arada, bir derede" kalmışlardı. Kent onlar için ne anlama geliyordu? Onlar nereliydi? Her sokak başında `hemşerim memleket neresi` sözünü duymayanımız var mı? On yıllarca bu kentte yaşadıkları halde neden hala İstanbullu olamadılar; yoksa bu kent mi onları dışladı. Hep toplu halde bir arada yaşadılar; aynı lehçeyi konuştular; birbirleriyle kız alıp verdiler; aralarına, sokaklarına, mahallelerine "yabancıyı"(!) sokmadılar. Hemşehrilik kültürüyle yaşadılar. Kendilerinden sonra gelecek kuşaklar nasıl yaşayacaklar dersiniz; İstanbullu, bu kentli olabilecekler mi? İstanbul`un kıyısında sokakta, cami avlusunda bir türbe girişinde objektifimi her çevirişimde yukarıdaki sorular yordu beni. Eyüp`ten Eminönü`ne değin Haliç kıyısı sokakları, Küçükpazar`ın Tahtakale`nin izbe sokakları ve hanları; cami avluları, türbe girişlerinde donup kalan fotograf karelerinin her biri soru işareti. İstanbul`un 20 yıldır arşınladığım bir çok sokağında gözle görülür bir doku değişimi olmuştu. Ayvansaray, Fener ve Balat`ın "madamları" yok olmuş, yerine farklı kültürlerden "göç insanları" gelmişti. 1999 yılından bu yana yaptığım çalışmalarla İstanbul`un farklı bir yüzü ortaya çıktı; kentin farklı bir kesitinin bu gününü anlatan fotograf kareleri.... Yani yeni yüzyıl kareleri!... Hepsi hala yanıtını veremediğim birer soru işareti olan kareler... Daha nice sergilerde buluşmak dileğiyle... Erdal YAZICI Yer : Fotografevi-Koç Allianz Fotograf Galerisi Galatasaray Meydanı, Tütüncü Çıkmazı, No:4, Beyoğlu Tarih : 09 Şubat - 01 Mart 2002
|