VAHAP AKŞEN
1950'de doğdum. Oğlum Ozan 17 yaşında. Adana, doğup büyüdüğüm, fotoğrafa başladığım şehir. AFAD'ın sıcak yuvasında bir avuç alaylı olarak, usta çırak ilişkisiyle başladı her şey. Ancak, her şey demek değildi, bizleri bugüne taşıyan. Yani, sadece fotoğrafla yatıp kalkmadık. Hiçbir zaman eksilmeyen ve aksini düşünemediğimiz SEVGİ, gölgemiz olmadığı zamanlar dahi yanımızda, içimizde oldu, olacak. Paylaştık, paylaşıyoruz ve onu bitirmeyeceğiz. Bu, sevgidir, fotoğraftır. Zaman zaman ve dahi çoğu zaman cebimizdeki olmuştur. Fotoğraflarıyla, söyleşilerle konuğumuz olanlar dostumuz olmuştur. Onlar AFAD'ı iyi tanırlar. Ödüller, sergiler, gösteriler. Şu kadar sergi, bunca gösteri (saydam) ve çoook kadar ödül mü aldım demeliyim? Ne olacaktı, bana aferin mi verecekti siteyi gezenler? Sanatçı mı olacaktım? İşte size bir dizi görüntü. Hep, hazıra konulmuş şeyler ve gel beni çek diyen insanlar, varlıklar. Sen, o, biz, siz, onların düşünceleri. Önemli olan bu değil mi? Entelektüel değilim. Entel hiç olamam. Hala "ADAM GİBİ ADAM" olma peşinde insanım. Öyle miyim? Dostlarım bilir. Ağırlıklı konum İNSAN'dır. Anlık bir kareyse karşımdaki görüntü, deklanşöre beklemeksizin basarım. Bunun dışında kişilerle, bir süre konuşurum. Algıladığım psikolojisine göre sataşır ve tepkisine göre çekerim ya da vazgeçerim. Tek kaygım, insanımızın gözlerindeki gerçek pırıltıyı yansıtabilmektir. Son yılların gözde deyimiyle "GÖRÜNTÜ HIRSIZIYIM". Ancak, asla KURAMSAL FOTOĞRAFA (yönetimi ne olursa) karşı olmadığım gibi üretken beyinlerindeki ışıltıya hayranım, onlara saygı duyuyorum.
|