Elif VARGI Denis Roche: “İçeride Kısacık Bir Zaman” Üzerine
Denis
Roche’un kim olduğunu uzun uzun buraya yazmayacağım, dileyenler çok
rahatlıkla onun kim olduğunun bilgisine ulaşabilirler. “İçeride Kısacık
Bir Zaman” adlı kitap Roche’un daha önce YKY’de yapılmış sergisi üzerine
2002 yılında çıkmış bir kitap. Şimdi altı sene geriye giderek, Roche’un
fotoğrafları üzerinde durmak istiyorum biraz.
Günümüz
koşullarında zamanı geriye sarmak mümkün değil belki. Eğer bunun bir
yolu varsa o da fotoğraflara bakmaktan geçiyor biraz. Fotoğrafa bakan,
bakılandan ötürü zamanı geriletiyor, fotoğrafın içinde “kısacık bir
zaman” varsa, zamanın makarasını geriye sarıyor.
Bir kadın ve bir
ayna, içiçe geçmiş görüntüler. Kimi zaman bir cama veya aynaya tutulmuş
fotoğrafçının/fotoğraf makinesinin objektifi... Gelip geçmekte olan
sıradan bir anın yakalanması. Bu fotoğraflar çok karmaşık değil. Her
fotoğrafın içine hapsedildiği gibi “kısacık bir an” hepsi o kadar.
******
Bir
kadın var Roche’un fotoğraflarında, Françoise. Kimi zaman bir pencere
arkasında, kimi zaman bir otel odasında, aynadan izleyiciye doğru
bakarken. Farklı zaman dilimleri içerisinde, kadının değişmekte olan
bedeni ve yüzünü takip edebiliyoruz; ama Roche’un göstermek istediği
asıl şey bu değil elbette. Rastlantısallıkla yakaladığı bu karelerde,
kadının kimi zaman yüzünü göremiyoruz. Camdan yansıyan alanda kadının
yüzünü göreceğimiz yerde fotoğrafçının objektifi ile karşı karşıya
geliyoruz. İzleyici olarak bu da bizi rahatsız ediyor biraz. Kadının
başı eğik, yüzünü eliyle kapatmış. Cam, izleyici ile kadın arasında
şeffaf bir perde gibi uzanırken, Roche’un objektifi bu ilişkiyi biraz
bozuyor gibi. Kadın titrek, gelip gitmekte olan bir yerde, bir anda, bir
mekanda… Bizim onu izlediğimizi biliyor, ama biz bir türlü içeriye
giremiyoruz. Neden? Fotoğrafçının objektifi bize doğru bakıyor çünkü.
“Siz Françoise’ya bakıyorsunuz, ya da baktığınızı zannediyorsunuz, ama
aslında öyle değil. Ben size bakıyorum, dolayısıyla Françoise’ya!”
Fotoğraf bir kere daha izleyicisini rahatsız ediyor…
Aynalar ise
bakışı çoğaltan bir şey. Bir resimde veya fotoğrafta ayna varsa, o zaman
o resmin/fotoğrafın bakışı dışarıya açılır çoğu zaman. Yere konmuş
aynalar aracılığıyla kadına bakarken biz, ayna yardımıyla aslında
kadının başka yöne baktığını görürüz. Fotoğraf içindeki kadın bakışını
dışarıya, sonsuza açar biraz da. Ya da tam tersi olur diğer
fotoğraflarında olduğu gibi. Ayna içinde ayna, Roche objektifi aynaya
tutar, kadın da aynaya/objektife bakar, izleyici de fotoğrafa.
Fotoğrafçı ve izleyicinin bakışı bir yerde kesişir. Ayna bakışı dışarıya
doğru açarken, kesiştirir ve birleştirir de…
Kendi gölgesini
çeken fotoğrafçı: çoğu fotoğrafçının yaptığı bir şeydir bu, peki ama
neden? Işık olmadan fotoğraf olmaz, gölge ise fotoğrafa tat veren bir
unsurdur çoğu zaman. Yere düşen bir fotoğrafçı silüeti ise neyi anlatır
ki? “Dünyaya gölgesiyle imza atan sıradan bir insanım, ama
fotoğrafçıyım!”
Roche’da çoğu yere böyle imzasını atıyor işte!...
Sıradan bir insanım, ama fotoğrafçıyım… elifvargi@gmail.com
|