|
|
Black&White in Colors |
Simber Atay |
|
Avrupalı Kimliği
Simber Atay
Bugün Avrupa Birliği'ne giremedik yahut belki de dün; pek iyi bilemiyorum... Gazetelerden haber aldım: “Avrupa Birliği'ne giremedik. İlişkiler sürecek. Geçmiş olsun...”. Bundan bir mana çıkmıyor. Belki de dün girememişizdir.
Aslında bayağı heveslenmiştim. Bir değişiklik olurdu. Neyse, sonra aklıma geldi Avrupalı olmayı düşündüm. Yani ne demek diye... Sanırım bu bir kavram. Nadiren de olsa fikirlerimi söylemek isterim. Laf aramızda, manifesto en hoşlandığım ifade tarzıdır. Favorim ise, XX. yüzyıl ilk çeyreğinde beyan edilmiş Avart-garde manifestolardır. Ha bir de şair olamadık bari bir manifesto kaleme alalım:
- Hayat sanat, sanat hayattır.
- Lütfen mise-en-scene'siz yaşamayınız.
- Seyir zevki, bütün zevklerden önce gelir.
- Sofra kurmayın, natürmort yaratın.
- Ahlakın temeli sorumluluk duygusudur.
- Seremoniden asla taviz vermeyiniz.
- Terörü evcilleştirmenin en garantili yolu Barok'tan geçer.
- Sofistikasyon süreçlerine inanın; tabii korkmazsanız. Çünkü bazen kurban olmak gerekir!
- Asalet, kayıtsızlık virtüozitesidir. Hemen Point de Vue dergisine abone olunuz. http://www.pointdevue.fr/default.php
- Serial killing fenomenini bir sosyal semptom olarak algılamak, modernizm karşıtı en kitsch eleştiridir.
- Scientifique determination, romantik bir temadır.
- Simya, kimyanın fantazyasıdır.
- Metafiziğinizi muhafaza edin, cesaret verir;
- Sembolist esprinizi de! Naivitenizi korur!
- Krimonoloji ise, sistemimizi!
- Hakikati araştırırken geniş açı objektiflerini seçin!
- Şiddet monolitik bir gerçektir!
- Sakın sosyolojik ya da psikolojik analize girişmeyin, komik olursunuz!
- Çok kültürlülük organizasyonu, emperyalizmin evde sahneye konmasıdır.
- Melodramlardan hoşlanır mısınız?
- III. Reich defterini kapamayınız arkadaşlar! Demokrasinin gücü, totalitarizm hatıralarından beslenir.
- İstisnalar kaideyi bozmaz. Fürtwangler hariç!
- Bir hikâye sahibi olmak, uğrunda mücadele etmeye değer tek mülkiyettir.
- Bir hikâye anlatmayı bilmek, adalet için savaşmaktır.
- Evrensellik, hikâyelerin ortak mülkiyetidir.
- Olayların iç yüzünü mü öğrenmek istiyorsunuz. Documenta kataloglarına bakın, Magnum arşivlerine değil!
- Avrupalı olmak gerçek sarışınlık gibidir. Ya öyledir ya değildir!
- III. Dünya'nın protez Avrupalıları size iyi şanslar!
- Postmodern Edebiyatın, Buenos Aires’teki Milli Kütüphane’nin karanlık ve tozlu koridorlarında mayalandırıldığını unutmayın!
- “Harikulade zenginliğine, bütün tezatlarına ve dahili buhranlarına rağmen Fransa ve Fransız medeniyeti ancak uzun ve maşeri bir tarih tecrübesinin kurabileceği bir vahdet arz etmektedir. Fransa'da hür fikirlilerle dindarlar aynı mayadan yapılmıştır. İnkılâpçılarla muhafazakârlar aynı dili konuşurlar. Fikir adamları siyaset adamlarına karışırlar ve büyük âlimler sanatkârların dilinden anlarlar. Milletin bütün tabakalarında sanki müşterek bir fikir sermayesi, müşterek bir duygu seviyesi vardır ve hepsi hayattan aynı emellerin tahakkukunu isterler. Fransa bütün heyet ile bir şahsın vahdetine ulaşmıştır. O kendini bir şahıs olarak düşünür ve tarihi bir şahsın tarihi telakki eder. Coğrafyacıya göre Fransız toprağı “Tarihi bir şahıs” olmuştur. Muhafazakâr düşünceli tarihçiye göre Fransa krallarının yahut- eğer tarihçi Michelet gibi ihtilal zihniyetine bağlı ise Fransız halkının bir ibdaıdır. Fransa’nın bu şahıslandırılması halkın şuuruna iyice işlemiştir. “Fransa gerçekten yaşamış olan en büyük manevi şahıstır.” gibi cümlelere halk yazılarında sık sık rast geliriz. Bu his milletin ruhunda yaşar.” (1)
- Fransızlar tarihsel misyonlarını yine yerine getiriyorlar. Avrupalı olmayı tanımlıyorlar.
- Nihayet özlenen rejenerasyon! Üstelik sinematografik!
- Oh! Mon Dieu! De la France!
- Szabo, Noe, Pitof, Zulawski, Kassovitz, hatta Joffe, göçmen bürosu sosyal yardım görevlisi gibi takılan Besson bile ve Ümit Ünal -tabii o biraz sorunlu, çünkü ilk seyircileri Avrupalı değil- kimliğimizin ve davamızın garantörleridir.
- İzmir'de sinema seansları: 12:15; 14:30; 16:45...
- Film uzunsa: 11:00; 15:00...
- ........
- Artık önemi kalmadı. Sadece bekliyorum. Kütüphane memurunun gelmesini. Önümde uzun bir yol var. Manifesto ile şiirin, manifesto ile aforizmanın, aforizma ile sloganın, protesto ile sızlanmanın farklarını araştıracağım. Okuyacağım ve yazacağım sinemaya gidene kadar...
(1) Fransız Medeniyeti Ernest-R-Curtıus; Çeviren: Sabahattin Eyüboğl; Devlet Basımevi; İstanbul 1938; Sayfa 199.
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1000906
|
|
|
Copyright and "Fair Use" Information
Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.
Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır. |