Müze: Güzel sanat eserlerinin, tarihi ve kültürel değerlerin sergilendiği kamu binası olarak tanımlanmaktadır. Müzecilik: Bir özel üstbaşlık altında toplanan eserlerin çeşitli biçimde sergilenmesini hedefleyen bir bilim dalıdır. Bir müzenin başarısı; alanında, özgün ve çok sayıdaki esere sahip olması, bunları sergilemesi ve izlenmesini sağlayacak yöntemleri geliştirmeleri ile ölçümlenir. Öte yandan; sanat bir üstyapı kuruluşudur. Özellikle sinema, resim, heykel, fotoğraf gibi görsel malzemelerden oluşan sanat dalları, sanatta “olmaz” ve “ayıp” sözcüklerine yer vermeden, hayali ya da gerçek ürünler yaratırlar. Hayatın yaşanılası yanlarından biri olan “cinsellik” tüm sanat dallarının da vazgeçilmez konularından birini oluşturur. Ne yazık ki bu doğal dürtü; özellikle bir sanat yapıtına konu olup müzelerde sergilendiğinde tutucu kafaların uzantısı olan gözlerde, canlı nesnelere dönüşerek “tahrik edici” unsur tanımına ulaştırılabilmektedir. Bu nedenledir ki, Sayın Gülnaz ÇOLAK’ın alttaki fotoğrafına
Türkiye Sanal Fotoğraf Müzesi yönetilerince:
“TSFM web sitesine girişte yaş sınırı konulmadığından, gönderdiğiniz ekteki fotoğrafın değiştirilmesi gerekli görülmüştür.” denilmiştir. Gülnaz ÇOLAK’ın “Gerekçenizin içeriğini anlayamadım. Lütfen daha açık bir şekilde açıklar mısınız?” yazısına karşın, “Önceki e-postamızın açık olduğu kanaatindeyiz” yanıtı verilmiştir. Günümüzde, ilkokul öğrencilerinin dahi gezerek gördüğü, insan bedeni ve organlarının tanıtıldığı müzeler varken, “yaş” gerekçesine sığınarak, elektronik ortamda sergilenecek bir fotoğrafı sansür etmenin hiçbir haklı yanı yoktur. Kaldı ki fotoğraf hiçbir şekilde bir cinsel dürtü oluşturmamaktadır. Bir annenin çocuğunu emzirmesi, bütün medeniyetlerde en doğal davranış-kültür biçimidir. Ülkemiz kültüründe de bu “ayıp” kapsamında değildir. Sayın Gülnaz ÇOLAK’ın Diyarbakır şehrinin en kalabalık caddesindeki “doğallığı” görüntülediği fotoğraflarını görmenizi istedim.
Bir yanıyla; fotografya’da en ufak bir kısıtlamaya uğramadan cesurca işlenen konusu varken, öbür yanıyla bir “müze”nin sansür uygulaması ne yaman bir çelişki oluşturmaktadır. Bu durum karşısında kaktüs’ün dikenleri dahi utanç duymakta, nereye saplanacağını batacağını şaşırmış bulunmaktadır.
|