“Saklı Cennetler” adı, milli parkların belgesellerini çekerken çıktı ortaya. Sonbaharın o renk cümbüşü içersinde ormanlarda, kanyonların derinliklerinde, mağaraların büyüsünde ve şelalelerin soğuk sularında gezinirken tabii ki cennette hissediyor insan kendini. O halde, bu dizinin adı “Saklı Cennetler” olmalı idi. Saklı Cennetler; Küre Dağları, Altındere Vadisi, Kaçkar Dağları, Sahara-Karagöl ve Hatila Vadisi milli parklarından oluşan altı bölümlük bir belgeseldir. Dağlar, vadiler ve kanyonlar; doğa meraklılarının, gezginlerin, dağcıların, fotoğrafçıların ve kısaca tüm belgeselcilerin hep ilgisini çekmiştir. Çünkü dağlarda ovalar, yaylalar, kanyonlar, dereler, şelaleler, çiçekler, mantarlar, yaban hayatı ve ormanlar vardır. Aslında heyecan, özgüven ve özgürlük vardır. Nefes ve hayat vardır.
Çıkın sonbaharda Küre Dağları’na, Kaçkarlar’a, Altındere Vadisi’ne, Sahara-Karagöl’e veya Hatila Vadisi’ne.
Çağıl çağıl akan dereler ve şelalelerin sesleri eşliğinde.
Çıkın dağlara kış aylarında, korkmayın. Belinize kadar kar olsun. Sonbahardaki renk çümbüşünü örten beyaz örtüyü görün. Kayınların arasında gezinirken yapraklarındaki kar birikintilerini seyredin. Kulaklarınızı da kuş seslerinden ayırmayın. Yaz aylarında Kaçkarlar’da yaylalara çıkın. Size ikram edilen soğuk ayranı için. Küre Dağları’ndaki Zümrüt Köyü’nde hala yerel yaşam biçimlerini bozmayan kadınların yaptıkları ıslama ve katlamaları yiyin. Hatila Vadisi Akçadağ tepelerinde kuymak yiyin… Hiç şüphe etmeyin, mutlaka alışkanlık yapacaktır. Ama elbette ki, Saklı Cennetler dizisi de sizde tutku yaratacak. Habip YANÇ
|