Forumlarda dolaşırken bir konuyu aklınızdan çıkarmayın; örneğin, Canon 300d’nin forumuna gidip de "Merhaba, sizce ben Nikon D70 mi yoksa Canon 300d mi alayım?" şeklinde bir soru sorarsanız, bunun cevabı zaten bellidir. O yüzden mümkün olduğu kadar doğrudan makineyle ilgili sorular sormalısınız ki mantıklı cevaplar alabilesiniz.

Bir de seçim yaparken çok mükemmeliyetçi olmayın. Yani, fotoğraf kalitesini anlamak için fotoğrafı %500 büyütüp bakmanın hiçbir anlamı yoktur. Bunu anlamak için fotoğrafı A3 boyutunda bastırmak yeterlidir. Fotoğrafın bu boyutta gözünüze nasıl göründüğüne bakın. Bilgisayarda bir fotoğrafı %500 büyütmek, herhalde bir apartmanın duvarını o fotoğrafla kaplayıp bir metreden bakmaya benzer. Büyük formatta çekilmiş fotoğraflardan oluşturulan sokaktaki billboardların dibinden bakarsanız, o fotoğrafların bile hiç de öyle cam gibi olmadıklarını görürsünüz. O yüzden makine seçerken, pratikte hiç kullanmayacağınız detaylara çok takılmayın.

Artık alacağınız makine giderek kafanızda şekillenir ve seçenekler artık bire inmiş gibidir. "Gibidir" diyorum çünkü, siz o makineyi satın alıp elinize almadan seçenekler asla bire inmiş olmaz.

Makine alırken zaten gözönüne almış olduğunuz "aksesuarlar" kısmını asla atlamayın. Bir kere makineyi elinize aldıktan sonra ilk gerekecek şey, bir adet taşıma çantası olacak. Yeri geldiğinde makinenizi naylon bir torba içinde de taşıyabilirsiniz ama, bence o kadar para verdiğiniz bir aleti daha iyi korumak gerekir. Eğer küçük bir makineyse sorun yok, ancak büyük bir makine alıyorsanız (ki DSLR’ların tamamı iri makineler) o zaman çanta seçimi çok önem kazanıyor. Eğer uzun bir yürüyüşte belinizi kopartacak bir çanta seçerseniz, bir dahaki gezide fotoğraf makinenizi yanınıza almamak için kendinize bir sebep yaratmış olursunuz. Çantanızı fotoğraf makineniz için ne kadar aksesuar alacağınıza göre ya baştan geniş alın ya da alacağınız çantanın genişleme opsiyonu olsun. İkinci önemli konu da, çantanın kendisi ağır olmasın. Bazı çantalar var ki, içleri boşken bile ağırdırlar. Mümkün olduğunca hafif çanta seçmekte fayda var. Bir de çantayı bir tür giyecek olarak düşünün. Giyince rahat edemediğiniz bir elbiseyi nasıl ki almıyorsunuz, çantayı da almayın.

Çantalar da kişilerin alışkanlıklarına göre bir kaç çeşit oluyor. Yazı serisinin çanta çeşitlerini de kapsaması amacıyla bildiklerimi yazıyorum. Bu bölümün dijital fotoğrafçılıkla bir alakası yok, içine her türlü makineyi koyacağınız çantalardan bahsedeceğim. Büyük ihtimalle bu konuda benden çok daha tecrübeli pek çok insan çıkacaktır.

-Omuza asılan çantalar: Birçok fotoğrafçının kullandığı en klasik çanta tipi. Bu çantaların kötü tarafı, uzun yürüyüşlerde hep dert olurlar. Çünkü vücuda asimetrik bir şekilde asılıdırlar ve dengenizi bozarlar. Bunları çapraz asmaya kalksanız bu sefer de vücudunuza olmadık bir tork uygularlar. Her halükarda yürüyüşlerde ya da bütün gün süren fotoğraf seanslarında yorucudurlar. Öte yandan bu kadar çok tercih edildiklerine göre, kullananların çok sevdiği bazı yönleri de var: Sanırım içlerine çok fazla şey alabiliyor olmaları önemli bir etken. Örneğin: http://www.lowepro.com/pages/series/nova/novaminiaw.htm

-Toploader’lar: Benim favori çanta tipimdir. Fotoğraf makinesi içinde ters durur ve makineyi çıkarıp geri yerine koymak çok hızlı olur. Bu çantaları da yandan asmanız gerektiği için aynı dengesizlik sorunlarını yaşarsınız. Ancak bazı modellerini ek bir aparatla göğsünüze asmak ya da kemerinize takmak mümkün. Bu çantaların kötü yanı, tek başlarına fazla malzeme taşımazlar. Benim şu anda kullandığım: http://www.tamrac.com/519.htm

- Sırt çantaları: Uzun yürüyüşler için biçilmiş kaftandırlar. Daha rahatı olamaz. İçine dünyayı alır, saatlerce yürüseniz de onu farketmezsiniz (tamam biraz farkedersiniz ama dengesiz değildir). Kötü yanı, çantanın kendisi çok ağırdır. Bir de o kadar çok gözü vardır ki, bunlara bir şeyler doldurmadan duramazsınız. Sonuçta 15 kilo olur çıkar sizin çanta. Başka bir kötü yanı da, çanta sırtnızdayken makinenize ihtiyacınız olursa, öyle hop diye makinenizi çantadan çıkartamazsınız. İlla ki çantayı sırtınızdan çıkarıp makineyi içinden almanız gerekir. Ben böyle bir sırt çantasıyla (http://www.lowepro.com/pages/series/trekking/minitrkclassic.htm) Kızılcahamam gezisine gittim. Çanta 13 kiloydu ve bu çantayla yaklaşık 5 saat yürüdüm. Bu yürüyüşün iki saati güneş altında tepe tırmanmakla geçti ve çanta hiç sıkıntı yaratmadı. Eğer aksesuarınız çoksa düşünülmesi gereken bir alternatiftir. Genelde pahalı oluyorlar ama bakın şurada 18 sterline satılan bir model var: http://www.7dayshop.com/çatalog/product info.php?cPath=777 1 103 10308&products id=6021. Eğer Türkiye'de herhangi bir firma bu tip çantalardan üretiyorsa tahminen daha ucuza bulunabilir. Fotoğrafçı dükkanlarına gidip sormakta fayda var. Hatta, Soysal pasajı gibi içinde kendi üretimini yapan mağazaların bulunduğu yerlerde tarif ederseniz bu tip çantalardan yapmayı deneyen çıkabilir bile.

- Free bag stili bele takılan çantalar: Ben bu tip çantayı hiç görmediğim gibi nasıl kullanıldığına da aklım kesmez. Düşer o çanta adamın belinden. İçinizde bu tip çantalardan kullanan varsa ve fikirlerini yazarsa sevinirim.

- Slinger (sırt çantası - omuz çantası – toploader karışımı) çantalar: Bu çantalar tasarımları gereği sırt çantası gibidirler, ancak gerektiğinde vücut üzerinde bir tur atıp öne geçebilirler. Böylece çantayı "soyunmadan" istediğinizi içinden alabilirsiniz. Şurda bir iki örnek var: http://www.tamrac.com/5747.htm

Bütün çantaların genellikle kendi gözleri ve bölümleri dışında, modüler olarak ayrıca satılan ve içine objektif, su kabı gibi şeyler koyabileceğiniz ek aksesuarları da vardır ve bazıları faydalı olabilir.