|
|
|
YOKUM, ÖYLEYSE KADINIM!
“As a women, I have no country”, “Bir kadın olarak yurdum yok benim” diyor Virginia Woolf. “Kadının Adı Yok” diyordu Duygu Asena. Çok genç yaşta trajik birer sonla aramızdan ayrılan bu iki harika kadın, bize kadınlık hissiyatının en önemli unsurlarından birini anlatıyorlardı: Kadınlık, “yokluk” duygusunun üzerine inşa edilir. Bu duygu, cinsiyetler arası erk eşitliğinin bozulduğu çağlardan beri kadınlara sürekli empoze edilir.
Erkeğin “avlandığı”, kadının “topladığı” çağlardan bu yana uygarlık adına geliştirebildiğimiz tek şey, teknoloji. Kadınlar toplama içgüdüsünü dev alışveriş merkezlerinde tatmin ederken, erkeklerin avlanma stratejileri, kapitalist rekabetçi dünyada aynen devam ediyor. Ve elbette güçlünün zayıfı istismar etmesi de “uygar” dünyamızda her düzey ve biçimde sürüyor. Bu istismar mekanizmalarından en büyük mağduriyet payını alan da elbette kadınlar ve çocuklar. Bu sayımızı onlara ayırdık. Mümkün olan her alanda dilsizleştirilen bu iki mazlum grubun sesi olalım istedik.
Her şeyiyle daha karanlık bir çağa –yeni ortaçağ?- girdiğimizi hissettiren gerileme belirtileri, kadın ve çocuklarımız konusunda da geçerli. Çok değil bir kaç on yıl önce mini etekleriyle dolaşan kadınların torunları, İslam ülkelerinde bu gün dini giyisiler olmaksızın artık kamusal alana çıkamıyorlar. Buna karşılık Türkiye’de kamunun bir bölümü de dini kıyafetli kadınlara men edilmiş durumda. Üstelik her iki taraf da bunu demokrasi ve hak mücalesi olarak görüyor. Oysa yapılan, yasaklama özgürlüğü ki bu da demokrasilerde imkansız bir durum.
Türkiye’de kadın nüfusunun %30’u, eğitim, kariyer, kendi kaderini tayin etme gibi en önemli haklarından mahrum bırakılarak çocuk yaşta evlendiriliyor. Gerçi daha büyük yaşta evlendirilenlere de bu hakların verildiğini söylemek gülünç olur. Hatta bu konuda direnç gösteren çocukların, genç kadınların yaşam hakkı dahi bizzat öz babaları, kocaları veya aileleri tarafından soğukkanlılıkla ve acımasızca öldürülerek ellerinden alınıyor. Ya da baskıyla delirtilen çocuklar öz annelerini katlediyor.
1970’lerde Leyla Halid, gururlu halkının kurtuluş mücadelesi için inisiyatif alıp, kansız gerilla eylemlerinde erkek yoldaşlarıyla eşit bir savaş verirken, bu gün işgal varoşlarının kuytularına hapsedilmiş Filistinli kadınlar, kendi kanlarıyla hayat verdikleri oğullarını birer ölüm silahına dönüştürmek için eğitiyor ve ağıt yakıyorlar.
Orhan Cem Çetin Külliyatı’nı geçen sayımızda tamamlamıştık. Bu sayımızdan itibaren, Orhan Cem Çetin, dosya konularımıza ilişkin üçlü serialler üretecek kendi köşesinde. Yeni köşesinin adı “ÇİNTEMANİ”.
Yakın zamanda Fotoğrafya ailesine yeni bir üye katıldı: Saliha Kasap Uzun. Onun aramıza katılması bizim için büyük bir şans. Sadece yetenekli bir fotoğrafçı değil, aynı zamanda akıllı, dünya tatlısı ve çalışkan bu genç kadına aramıza hoşgeldin diyoruz. Bu sayımızda onu, “Insect” sergisi ve Şükran Moral Röportajı’nın fotoğraflarıyla tanıma şansınız olacak.
Hiç bir sayımızın hazırlık sürecinde yardım konusunda sıkıntı çekmedik ancak özellikle bu sayımızda konunun kırılganlığı yüzünden olsa gerek, taleplerimiz sanki her zamankinden daha bir şevkle kabul gördü. Kadınların o sevecen, samimi dayanışmasının, anaçlığın o sıcak kucağının keyfini çıkardık doğrusu.
Bu sayıda bizimle olmayı kabul eden, bizden yardımlarını, emeklerini esirgemeyen herkese yürekten teşekkür ediyor, kadınlığın ve çocukluğun sahte tanımlarını alaşağı edip, hepimizin eşit, özgür ve mutlu yaşayabileceği yeni bir dünya tasavvuru için birlikte düşünmeye davet ediyoruz sizi.
Yaşasın Hayat!
Leyla Yücel
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1000874
|
|
|
Copyright and "Fair Use" Information
Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.
Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır. |