Bu söyleşide www.fotografya.gen.tr adına Mahmut Özturan tarafından sorulan sorular, Çizgelikedi adına Arzu Filiz Güngör tarafından yanıtlanmıştır. Çizgelikedi olarak ürettiğiniz "Kadınlar" projenizin ortaya çıkış öyküsünü anlatır mısınız? 2005'te Çizgelikedi'yi kurarken, İzmir'de fotoğraf sanatı temelinde nitelik gözeten bir hareketlilik ve etkileşim yaratmayı amaçlamıştık. Bu amaca uygun olarak, bir yandan görsel kültür alanında her ay tartışma-söyleşi biçiminde ve kamuya açık olarak etkinlikler düzenledik, bir yandan da fotoğraf üzerine farklı seminer ve atölyeleri faaliyete geçirdik. Kadınlar projesi ise, yaşama geçirmek istediğimiz kültürel projelerden ilki.
Bu projeyi hayal edip gerçekleştirmeye bizi yönelten nedenleri şöyle açabilirim: Sadece fotoğraf alanında değil, aslında diğer alanlarda da geçerli olan bir durum var, şöyle ki; üretimleri ile çok öne çıkmıyor kadınlar. Üretmiyor değiliz, tersine, üretiyoruz; ama kendimi de katarak söylüyorum, bir tür “bir adım geride olmayı yadırgamama, hatta orada kendini daha rahat hissetme” veya “bir adım ileri atmaktan çekinip erteleme” gibi bir şey var, istisnalar kaideyi bozmaz. Hayatın kadının önüne koyduğu diğer enva-i çeşit meseleler halledildikten sonra, fotoğraf “geriye kalan zamanda yapılan bir şey” olduğundan, bir şekilde “ben bunları üretiyorum, paylaşmak istiyorum” diye öne çıkmıyor kadınlar. Oysa ki biraz kurcalayıp tartışılıp üzerinde çalışıldığında; anlatılması gereken, birikmiş, bastırılmış, dillendirilmediği için yoklukla varlık arasında belli belirsiz salınan öyle imgeler ve düşünceler açığa çıkabiliyor ki, Virginia Woolf'un deyimiyle ‘karanlık bir odada bir mum alevi o güne dek görülmemiş bir köşeyi aydınlatmış gibi‘ oluyor ve ortaya çıkan sonuç hepimizin ruhunu besleyip cesaret verebiliyor. Bizim Çizgelikedi’de Kadınlar Projesi'ne öncelik vermemizin nedeni buydu, bunun doğrudan kendisini değilse bile ihtimalini görmemizdi. Kapsam ve içerik olarak planladığımız diğer projeler de adım adım ortaya çıkan veya çıkacak bir zeminde bizi bekliyor.
İlk projenizde de "kimlik" sözcüğünü kullanmıştınız. Kadınlar projenizde kimliğe özel bir yer vermenizi nasıl açıklıyorsunuz? Projelerimizin düşünsel temelini toplumsal zemin(ler) üzerine oturtmak isteğimizden yola çıkarken, kadın-kimlik ilişkisinin “bakılacak” ve de fotoğraf olarak “gösterilecek” bir alan olduğunu düşündük. Genelde “erk”in gerisinde kalmaya koşullu kimlikler meselesini ele almaya değer bulduk.
Projeniz, kimlik temelinde "itaat" kavramına yönelerek nasıl bir düşünsel süreç yaşadı ve bu düşüncelerin üretilen fotoğraflara yansıması nasıl sağlanabildi?
Proje üç temel adımdan oluşmakta. Kamuoyuna katılım koşullarıyla birlikte projeyi duyururken, bu adımların toplamının, bir atölye olarak sürecin bütününü tanımladığını belirttik. Tıpkı birinci projede olduğu gibi ilk adım, tartışarak ortaya çıkarılacak bir kavramın belirlenmesi oldu. Çizgelikedi moderatörlüğünde, katılımcıların önerimiz/çağrımız doğrultusunda “kimlik ve...” sözcük öbeğini başlangıç noktası alarak tartıştığı ve de dışarıdan katılan değerli akademisyen ve uzmanların söyleşileriyle de zenginleşen bu ilk aşamada, tüm katılımcıların önerileri derlendi, birlikte tartışıldı, önerilen kitaplar-makaleler okundu. Daha sonra herkesin önerilerinden uzun bir liste oluşturan bu kavramların aşamalı olarak elenmesi sonucunda, hem birçok göndermeye açık olduğu için, hem de ilk sergiyle zenginleştirici/tamamlayıcı bir bağı da koruduğu için bize cazip gelen "itaat"e hep beraber karar verildi. Projemizin ikinci adımı, seçilen kavramın düşünsel zemini üzerinde konuşmak-tartışmak, farklı çağrışımları tetiklemek üzere görsel alanda araştırmalar yapmak vb. gibi paylaşım aşamasını içeriyordu. Son adım ise, fotoğrafların ortaya çıkmasıyla başlıyor. Üretilen fotoğraflar, tüm proje katılımcılarının bulunduğu toplantılarda projeksiyonla perdeye yansıtılıyor. Kavram ile yapıt arasındaki ilişki, görsel anlatım, kısaca içerik ve biçime dair her şey; bu uzun süreci birlikte yaşayagelmiş katılımcıların hem birbirlerinin fotoğraflarına emek verip dikkat yönelttikleri, hem de kendi fotoğraflarına yönelik eleştiri ve önerileri (bazen de teknik malzeme, mekân veya modellik konusunda destek gibi fiili yardımları) kabul edip yararlandıkları ortak bir eleştiri zemininde tartışılıyor. Bu aşama sayesinde, başta ortaya çıkmış fotografik ürünler gelişiyor, olgunlaşıyor, hatta yeni yeni fotoğraflar çalışılıyor ve her fotoğrafın sergide yer alıp almaması kararı ortak bir eğilim olarak beliriyor.
Projenize, yaşları 22 ila 76 arasında olan kadın fotoğrafçıların katıldığını belirtiyorsunuz. Bu yaş aralığına rağmen çalışmalarda ortak bir düşünsel boyut arandı mı, yoksa fotoğraflar tümüyle bireysel boyutta mı üretildi?
Aradığımız ortak düşünsel boyutu; kavram ile üretilen fotoğraf arasındaki ilişkinin tartışılıp eleştirilmesiyle belirliyoruz. Birlikte yaşanan tartışma ve eleştiri sürecinden yararlanabildiğimiz ölçüde düşünsel boyutta bir ortak nokta oluşabilir, ama ortaya konan üretimler, son tahlilde bireysel üretimler. Çünkü bu süreç, katılımcıların yöneldiği alanda kimlik ile itaat arasındaki görselleştirme ilişkisine müdahale biçiminde değil de, bu ilişkinin görsel ifadesinin fotoğraf diliyle yerine gelip gelmemesini değerlendirdiğimiz ve farklılıklarımızdan beslenmeye gayret ederken bireysel bakışımızın kendine özgülüğünü korumaya da özen gösterdiğimiz bir çalışma oluyor. Kadınlar projenizin yaşama geçirilmesiyle Türk toplumunun özel yapısının irdelenmesine ne denli yer verilebiliyor?
Sonuçta üretimler, kadın kimliklerinden ve bireysel dünyalarımızdan bağımsız değil. Tümü bu toplumun mayasını taşıyan, farklı mesleklerden ve yaşlardan, ama tümü İzmirli olan 17 kadının uzun denebilecek bir süre tartışıp konuşarak ortaya çıkardığı bu kavramsal sergiye bir bakarsanız, 'itaat' dendiğinde bu coğrafyanın başka bir köşesinde gündeme/akla hemen gelebilecek bazı konulara hiç değinilmemiş olduğunu farkedebilirsiniz. Tam emin değilim, belki de kadın olmakla da ilgili bir hâldir bu. Örneğin, sergide eğitim sistemimizin ve anne-çocuk ilişkisinin barındırabildiği duygusal şiddetin tonunu doygun olarak verebilen, sistem eleştirisi olarak okunabilecek çalışmalar varken, askerlikle/militarizm ile doğrudan ilgili bir fotoğraf yok... Diğer yandan kavramı ele alış, ister istemez üretimlerin hamurunda, yoğun tartışmalarımızın bileşeni olarak yer alıyordur kuşkusuz. Projeye katılan kadın fotoğrafçılarda özel nitelikler aranıyor mu? Projeye katılım İzmir ile sınırlı mı?
Projemiz yüz yüze oluş temelinde bir atölye işleyişiyle yürüdüğünden, çağrımızı -zorunlu olarak- İzmirli kadın fotoğrafçılara yapıyoruz. Bu çağrıda fotoğraf geçmişi aramıyoruz. Ancak, proje süresince katılımda süreklilik ve süreçte eşit varoluşu kabullenme ilkeleri, katılımın temel niteliğini belirliyor. Fotoğrafın yapımına ilişkin teknik uygulama aşamalarında Çizgelikedi olarak, stüdyo ortamı yaratma, donanım, sayısal ortamda fotoğraf işleme vb. gibi mümkün olan tüm düzenlemelerde üreten arkadaşlarımızı desteklemeye çalışıyoruz. Ayrıca katılımcılar arasındaki dayanışmayla da hem üretim süreçleri, hem dostluklar gelişip zenginleşiyor. Son olarak projeye katılan kadın fotoğrafçılarımızı tanıtır mısınız?
Sevinerek... Bu arada son söz olarak altını çizmek isterim ki, bu süreçte yaşı en genç olanımız ile en çok bahar görenimiz arasında 50 yılı aşkın fark vardı. Farklı deneyimlere ve mesleklere sahip kadınlardık, bunula birlikte Çizgelikedi Kadınlar Projesi-2'nin 18 ayı bulan üretim seyrinde (kimi çatışmalar yaşamış olsak da) en azından kuşak çatışmasına tekabül edecek bir iletişim sorunu yaşamadığımızı, daha ziyade farklılıklarımız ve benzerliklerimizle beslenerek birlikte üretmenin zenginliğini tecrübe ettiğimizi, dostlukların ve bir arada üretmenin tadını çıkardığımızı -kendi adıma- söyleyebilirim.
| |
Katılımcıları alfabetik isim sırasıyla ve kısa cümlelerle tanıtmaya çalışırsam:
Arzu F. Güngör: 1969 doğumlu. 37 yıldır İzmir'de yaşıyor. Mühendislik okudu ama bu mesleği yapmadı. Evli ama halen kızlık soyadını kullanıyor. Fotoğrafa 1987'de İFOD'da başladı. 1999'da istifa ederek ayrılıncaya dek, bu kurumda yürütme, örgütleme, eğitim ve çay bardağı yıkama çalışmalarında görev aldı. DEÜ GSF Fotoğraf Bölümü'nde ders verdi. Kişisel ve karma sergilerle çalışmalarını paylaştı. 2002-2006 arasında Geniş Açı'nın İzmir temsilciliğini üstlendi. Halen Çizgelikedi'de etkinlik örgütlemeyi ve çay bardaklarını yıkamayı sürdürüyor. http://arzufilizgungor.blogspot.com
Aslı Öktener Köse: 1975 doğumlu. Gazeteci. Fotoğraf uğraşı dışında yazı ile de ilgileniyor. Çeşitli yayın organlarında yayınlanmış köşe yazıları, haber ve denemeleri var. Bir dönem kısa fantastik hikayeler yazmış ama 'çocuğum doğduktan sonra hayatım yeterince gerçek oldu sanırım ve bıraktım' diyor. Bu ilk sergi deneyimi. Diğer fotoğraf çalışmalarına ve yazılarına bu adresten ulaşılabilir: http://www.aslioktener.com
Aynur Şen: 1948 doğumlu. 60 yıldır İzmir'de yaşıyor. Emekli resim öğretmeni. “Kimlik ve İtaat” sergisi; resim ve grafik çalışmalarının yanısıra görsel anlatım aracı olarak fotoğrafı da kullanmak için son 2 yıldır bu yöndeki bilgisini ilerletmeye yönelen Aynur Şen'in katıldığı ilk fotoğraf sergisi. Kendisi, iki çalışması ile sergide yer almakta.
Aysun Öküzcüoğlu Taşar: 1978 doğumlu. 12 yıldır İzmir'de yaşıyor. Sigortacı. Daha önce fotoğraf aracılığı ile herhangi bir etkinlikte yer almamış olmakla beraber; küçük yaştan beri fotoğrafı sevmiş ve çok önemsemiş. İlk analog makinesini 18 yaşında almış, daha sonra kendi siyah-beyaz karanlık odasını kurmuş. Fotoğraf üzerine çeşitli seminerlere ve ileri atölye çalışmalarına katılan Aysun Öküzcüoğlu Taşar'ın bu sergide üç çalışması yer almakta.
Ayşe Aytün Aytar: 1958 doğumlu. 1978'den beri İzmir'de yaşıyor. Fotoğrafa 10 yıl önce bir fotoğrafhaneye çırak olarak girerek başlayan Ayşe Aytün Aytar, İFOD üyesi. Çalışmaları ile son 2 yıldır İFOD’un 'Geleneksel Sergileri'nde yer almış. Fotoğraf uğraşı dışında, sinemayla izleyici olarak ilgilenen arkadaşımızın henüz yayınlamadığı bazı küçük denemeleri de var.
Canan Gümüşalan: 1960 doğumlu. 18 yıldır İzmir'de yaşıyor. Halkla ilişkiler uzmanlığından emekli. Fotoğrafa 1980 yılında, üniversitede, arkadaş desteği ile başlamış. Ankara’da, Muş’ta ve İzmir’de çeşitli karma sergilere katılmış. Sonrasında çeşitli seminer ve atölyelere katılarak tekniğini geliştirmeye çalışan Canan Gümüşalan, bu sergide iki çalışması ile yer almakta.
Emel Kayın: Mimar, restorasyon uzmanı. 25 yıldır İzmir'de yaşıyor ve bu kent üzerine çalışıyor. Yayınlanmış öyküleri, şiirleri, bilimsel makaleleri, belgesel film metinleri, "İzmir Oteller Tarihi” ve “Mekân Hikayeleri” adlı kitapları var. Yaşamın, mekânın ve zamanın gerçekliğini ele geçirmenin, mimarlığın, yazının ve fotoğrafın ortak kaygısı olduğuna inanıyor. Emel Kayın sergide 6 kareden oluşan bir fotoğrafla yer almakta.
Fenay Ulu: 1963 doğumlu. Doğduğundan beri İzmir'de yaşıyor. Maliye Bakanlığı'nda memur olarak çalışıyor. Fotoğrafa lise yıllarında başlayıp İFOD'da ve EFSA'da devam etmiş. Dernek sergilerinde, çeşitli grup sergilerinde yer alan ve “ışıkla boyama” tekniği üzerine atölyeler gerçekleştiren Fenay Ulu, bu sergide 4 çalışması ile yer almakta. Diğer çalışmalarına bu adresten ulaşılabilir: http://www.fenayulu.blogspot.com
Gönül Ocak: 1963 doğumlu. Serbest eczacı. 27 yıldır İzmir'de yaşıyor. Fotoğrafa 2000 yılında başlamış ve çeşitli atölye ve seminerlere katılarak kendisini geliştirmiş. Fotoğraf dışında sinema ve yazıyla ilgileniyor. Deliler Teknesi, Yazı Kültürü, Körfezde Bugün, Öykü Teknesi'nde öyküleri yayınlanan Gönül Ocak, 6 arkadaşı ile birlikte “Yedi Çay Biri Açık” adında bir ortak öykü kitabı çıkarttı. Bu sergide bir fotoğrafı ile yer almakta.
Işık Gülçubuk: 1984 doğumlu. Gıda Mühendisi. 25 yıldır İzmir'de yaşıyor. Fotoğrafa gerçek anlamda ilk kez 2004 yılında, Yunanistan’da katıldığı karanlık oda atölyesiyle başlamış. Sonraki yıllarda da çeşitli atölye ve seminerlerle fotoğraf tekniğini ve dilini geliştirmek için çalışmaya devam eden Işık Gülçubuk bu sergide iki çalışması ile yer almakta.
Işık Deniz Nalbantoğlu: 1959 doğumlu. Planlama-kontrol uzmanı. 1986'dan bu yana İzmir'de (arada bir dönem de Ankara'da yaşamış) yaşıyor. Fotoğrafa 1992'de İFOD fotoğraf seminerlerine katılarak başlamış. 1993-1995 yılları arasında aktif olarak İFOD etkinliklerine katılan, birimlerde görevler alan, sonrasında bir süre fotoğraftan uzak kalan Işık Deniz Nalbantoğlu, katıldığı ilk fotoğraf sergisi olan 'Kimlik ve İtaat'te bir çalışması ile yer almakta. Psikoloji, sosyal psikoloji, edebiyat, sinema ve briç diğer ilgi alanları arasında.
Latife Özyurt: 1962 doğumlu. Anestezi teknisyeni. 8 yıldır İzmir'de yaşıyor. Fotoğrafa, sağlık meslek lisesinde okurken, fotoğraf kolunda okulun Lupitel marka makinası ile çektiklerini yine okulun karanlık odasında basarak başlamış. 1990'da bir Zenit edinmiş, 1995'te AFSAD'ın kurslarına, 2001 yılında ART sanat atölyesinde ileri düzey fotoğraf eğitimine katılmış. 2003 yılı itibariyle EFSA'ya üye olmuş. Bu sergiye bir fotoğrafı ile katılan, fotoğraf dışında şiirle de ilgilenen Latife Özyurt'un, yayınlanmamış bir şiir dosyası var.
Meltem Çiftçi: 1966 doğumlu. Çevre Mühendisliği eğitimi aldı. Profesyonel turist rehberi. 1974'ten beri İzmir'de yaşıyor. Fotoğrafa 1985'te üniversitenin fotoğraf kolunda başladı ve İFOD'da devam etti. Bugüne dek çeşitli karma sergiler ve sunumlarda çalışmaları ile yer aldı. Bu projede iki fotoğrafı ile yer alan Meltem Çiftçi, fotoğrafın yanısıra arkeoloji, tarih, sanat tarihi ve sinema ile de ilgileniyor. www.flickr.com/photos/meltemciftcikurgan
Nurhan Doğan: 1969 doğumlu. Avukat. 16 yıldır İzmir'de yaşıyor. Fotoğrafa 8 yıl kadar önce EFSA'da eğitim seminerlerine katılarak başlamış. “Kimlik ve İtaat” bugüne dek katıldığı ilk sergi ve kendisi iki fotoğrafıyla bu projede yer almakta.
Şehlem Sebik: 1980 doğumlu. İletişim uzmanı. 13 yıldır İzmir'de yaşıyor. Fotoğrafa lisans eğitimi sırasında başlamış, Ege Üniversitesi Fotoğraf Topluluğu’nun üyesiymiş. Çeşitli karma sergilerde çalışmaları ile yer almış. Fotoğraf dışında minimalist sinema, toplumsal cinsiyet, iktidar ve bedenin politiği konularıyla ilgileniyor. Bu konularda master tezi, bildiri ve makale gibi çalışmaları bulunmakta. “Kimlik ve İtaat" sergisinde 3 çalışması ile yer alan Şehlem Sebik'in diğer çalışmalarına bu adresten ulaşılabilir:
http://www.sehlemphotography.blogspot.com/
Ülker Sokulluoğlu: 1934 doğumlu. DTCF mezunu, yaşamını İngilizce öğrenerek ve öğreterek geçirdi. Artık bu öğrenme ve öğretme işinin fotoğraf için geçerli olduğunu söylüyor. 29 Ekim 1979'dan beri, yani neredeyse 30 yıldır Karşıyaka'da yaşıyor. İlkokul 4'deyken babasını Küçüksu Vapur İskelesi'nde görüntülemesini, yani 1944 senesini, fotoğrafa başlangıcı kabul ediyor. İFOD'un bazı, EFSA'nın tüm sergilerine katılmış. Eşi Günal Güngör'le de ikili sergiler açmış. İlgi alanına arkeoloji başta olmak üzere ona birşey öğreten türdeki kitaplar, geziler ve sinema giriyor. Ülker Sokulluoğlu bu sergide bir fotoğrafı ile yer almakta.
Yeşer Sarıyıldız: 1987 doğumlu. Üniversite öğrencisi. 22 yıldır İzmir'de yaşıyor. Fotoğrafa lise son sınıftayken kendisine fotograf makinesi alınca başlamış. Sonrasında üniversitenin fotoğraf topluluğu DİFOT'a ve Çizgelikedi'nin proje ve etkinliklerine katılan Yeşer Sarıyıldız, çeşitli bloglarda ve sözlüklerde yazıyor, davranış bilimleriyle ilgileniyor. Bu sergide iki çalışmasıyla yer almakta.
|