|
|
|
KİTSCH: “ARAMAYAN, KEŞFETMEYEN, ÖNERMEYEN” MÜZİKLER “Kitsch”, 19. yüzyıl sonlarında Güney Almanya’da üretilmiş bir terimdir. Dilimizde “Kiç” olarak yazılıyor. Ancak yabancı dillerden Türkçeye geçen öteki sözcükler gibi gündelik hayatımıza girmiş bir sözcük değil. Sanatın sadece müzik alanıyla sınırlı olmayan kiç, başka sanat dallarında da kullanılır. Kavram olarak ele alındığında, dilimize tek bir sözcükle çevrilemez. Kötü, ucuz, basit, kalitesiz, bağımlı sanat ürünleri için kullanılır. Küçük kiç eserleri ile onun karşısına konan gerçek sanat eserleri konusundaki tartışma, uzun yıllardır sanatçılar, sanat tarihçileri, eleştirmenler, akademisyenler ve dinleyiciler arasında, bugün de bütün dünyada devam ediyor. Acaba “Kitsch”, düzeyli ya da “elit” müziğin toplumda yaygınlaşmasını sağlayan bir araç olabilir mi? Bu sorunun cevabını, birçok ülkede ilgili kurumlar vermeye çalışıyor. Bilimsel inceleme açısından kiç, sosyoloji, antropoloji, estetik, müzikoloji, bestecilik ve siyaset bilimi alanlarından uzmanların katıldığı bir çalışma grubunun işi olabilir. Ne var ki, kiç, büyük kârların söz konusu olduğu bir iş alanı.
“Kiç” fenomenini yaşayan kitleler, çok farklı tepkiler gösterebilir: Hayret, hayranlık, korku, hatta gülme veya ağlama gibi duygusal tepkilerden biri ya da birden fazlası yaşanabilir. Alman müzikbilimcisi Volker Kalisch, “Mozart ve Kitsch” konulu makalesinde1 , "Bu tür sanat hayranlarının, doğrudan “Kitsch” türünün kendisini, onun insan üzerindeki etkisini ve algılanma sürecini sevdiğini" belirtiyor. "İşin içinde “Kitsch” olduğunda, bunun estetik kaygıların çok ötesinde bir öneme sahip olduğunu da" ekliyor. Bu bağlamda kiç, müzik alanında pop müzikten klasik müziğe, caz müziğinden operaya, müzikallere kadar, müzik tür ve çeşitleri üzerinde bir fenomen olarak görülmelidir.
Kalisch’in Mozart örneğini sürdürürsek bu dev sanatçının etrafında oluşturulmuş bir “Kitsch çemberi”nden bahsetmek gerekir. “Gerçek Mozart”, ancak sanatçının etrafında oluşturulmuş bu çemberi aştığımızda ulaşılacak bir bestecidir. Başka deyişle aydınlanmanın ilk büyük bestecisidir. O, feodal aristokrasiye başkaldırmış, bunun zorluklarını hayatı boyunca çekmiş bir sanatçıdır. Hatta, bir zamanların olağanüstü yetenekli harika çocuğu, zorlu yaşam koşulları yüzünden 35 yaşında ölmüştür. Mozart’ın aydınlanmacı yönü, kiç hayranları tarafından bilinmez bile. Onlar için, “pop-art” etrafında kurulan “yeni Mozart” kimliği yeterlidir. Bu sakat değerlendirme, Avusturyalı “rock-pop” şarkıcısı Falco’nun ünlü “Amadeus” filminden esinlenerek yazdığı “Rock me Amadeus!” şarkısının 1986 yılında İngiltere ve ABD’de haftalarca pop listelerinin zirvesinde kalmasını sağlamıştır. Benzer bir olgu olarak 1999 yılında Sylvester Levay’in müziklerini yaptığı “Mozart” müzikalinin yıllarca sahnelendiğini de ekleyelim.Kartpostallar ile başlayan, tişörtler ile genişleyen, bardaklar, likörler, çikolatalar ile sürdürülen tüketim kültürünün artık bir parçasıdır Mozart. Böylece, bir yandan sanatın toplumsallaşması sağlanırken öte yandan sanat, yüzeyselliğe de mahkûm edilmiştir.
İtalyan siyaset bilimci Carlo Mongardini, kiçi tanımlarken, “Aramayan, keşfetmeyen, önermeyen” yorumunu yapmıştır. Bu, elbette gelişkin bir kültürel birikimi ve yaşantısı olan Avrupa ülkeleri için geçerlidir; ancak ülkemizde kiç, bir “arayış, keşif ve bir öneri” kabul edilebilir mi? Sayısal bir karşılaştırma yapalım: Sanayi ve kültür ülkesi olarak Almanya’daki 130 profesyonel orkestra ve bunların altında yüzlerce amatör topluluğa karşılık, hemen hemen aynı nüfusa sahip ülkemizde, yaklaşık beş-on profesyonel orkestramızın bulunduğunu söyleyebiliriz. Kendini kanıtlamış profesyonel devlet senfoni orkestralarının, TÜSAK yasa tasarısıyla kapatılmak istenmesi ise durumu daha ağırlaştıracaktır. Aradaki fark, “kalabalık ülke” ile “kültür ülkesi” arasındaki farktır.Kiç, Türkiye’nin sanat çevrelerinde tartışılması gereken bir olgudur. Dikkatlice ele alındığı takdirde, sanatın toplumsallaşması için bir araç olarak kullanılabilir. Bu durumda kiç, teknik bir konuya dönüşüyor. Uluslararası sanat müziği açısından bakıldığında, ülkemizde alınacak daha çok yol olduğu söylenebilir. Sanatın ve sanatçıların toplumsallaşması, toplumun aydınlanma düşüncesi ve sanatla kucaklaşması demektir.
Avrupa müzik kültürünün, daha doğru bir deyişle uluslararası sanat müziğinin yurdumuzda sağlam bir şekilde kuracağı bağlar açısından “elitist” değil, “halkı içine alacak sanatsal yaklaşım”ın etkinliği artarak sürmelidir. Gelecekteki kültürü besleyecek, temelini oluşturacak “entelektüel” ya da avangard (öncü) sanat anlayışından da asla vazgeçilmemelidir. 1 Kalisch Volker, Mozart und Kitsch “Ein Musikalischer Spass”?, UDC: 78.01:78.067 Mozart Görsel Listesi: 1-http://www.musicbumblebees.com.au
2-http://www.austria-onlineshop.com
3-http://imgarcade.com/1/falco-rock-me-amadeus/
4-http://www.mug-shop.com/Nach-Motiven/Musik
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1000684
|
|
|
Copyright and "Fair Use" Information
Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir. Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır. |