|
|
|
POSTMODERN SÜREÇTE KİTSCH OLGUSU
Kiç Almanca Werkitschen (ucuzlatma) sözcüğünden gelir. Kiç ucuzlatma, bayağılaştırma, ticarileştirme, estetik uygunsuzluk gibi kavramlarla açıklanır. Kiç formlarının ilk ortaya çıkışı romantizm ve sanayi devrimiyle görülür. Sanayi devrimiyle kiç formlar kitlesel olarak üretilip dağıtılma imkânı bulur, zenginleşen orta sınıf kendi tercihleri doğrultusunda sipariş yoluyla çeşitli ürünleri (edebiyat, resim, müzik) talep eder. Bu da sanatın ticarileşmesine, satılmak için yapılmasına yol açar. Modernistlerce kiç, kültür endüstrisinin ideolojisi doğrultusunda bilinçli olarak, kâr amacıyla üretilir. Modernizm özerk bir sanat; yaratıcılığa, eşsizliğe dayanan, hayattan ayrı, kurmaca bir evrensel estetik tesis etme amacındaydı. Bunun dışındaki girişimleri kötüleyip kiç olarak tanımladılar. Kulka kiç’i sanat olmayan farklı bir estetik kategori olarak tanımlar ve tanım için net bir formül önerir. 1950-60’larla birlikte başladığı düşünülen postmodern dönüşüm, modernizmin tüm değerlerine saldırdı. Modernizmin kötü saydığı tüm formlar, özellikle popüler kültür geniş bir kabul görüyordu. İlk kırılma noktası “pop art”ın kiç olarak kabul edilen ticari kültürü sanata dahil etme girişimiydi. Postmodernizmin en önemli hedefi yüksek kültürle diğer kültürler arasındaki ayrımı eşitlemekti. Temeli eklektisizme dayanan bir yapıydı. Postmodernizm sanat sınırlarını kiç’i de içine alacak şekilde genişletti. Modernizmin yaratıcılık, otantiklik kavramlarını parçalamak için her türlü alıntılamayı, kopyayı, yeniden üretimi meşru saydılar. Postmodern sanatçılar geçmişin tüm formlarını diledikleri gibi kullanıp yan yana getiriyorlardı. Artık her şeye izin vardı, kiç’e bile.Kiç bazen kavramsal bir yapının içinde bazen farklı bağlamlarda yeniden sunularak bazen de geleneksel resim yoluyla kullanılıyordu. Odd Nerdrum, Jeff Koons, Komar ve Melamid bu kullanımlar için örnek teşkil eder. Kiç, modernist karşıtı bir biçim olarak, sanata dahil edilmişti.Kiç kavramı çok değişik kapsamlarda ortaya çıksa da, bu kavram Calinescu’ya göre hiçbir şekilde tarihî bir derinliğe sahip değildir. Ona göre kiç romantizm ile ortaya çıkmıstır. Bu nedenle de aynı zamanda kavram olarak moderndir.Birçok romantik sanatçı aşırı duygusal, yönlendirilmiş bir sanat kavramını yücelttiler. Onlara göre dışsal gerçeklik estetik biçimi oluşturmakta yeterli değildi. Aynı zamanda rahatsız ediciydi. Bu da o güne kadar oluşturulan estetik dışsal gerçeklikten kaçışın, değişik biçimlerin oluşturulmasına yol açtı. Belki de sevimsiz ve basit kaba gerçekten kaçış, kiçe karşı duyulan sevginin ana sebebi olmuştur.Eğlence ve gönül eğlendirme amaçlı bir sanat, ulaşılabilirliğinin kolaylığı, çabuk ve beklenilen etkiler, sanatçılar yönünden ticari bir ruh, okur kitlesinin yeknesak yaşamın sıkıcılığından kaçış için psikolojik bir gereksinimdir. Bunlar sosyolojik nitelikli birçok kiç tanımlamalarında tekrarlanan öğelerden bazılarıdır. Ticarileşme, klişeleri kullanma, sanatı eğlence durumuna getirme, bayağılaştırma vb.Romantizm ve kiç ilişkisi estetik eleştiri penceresinde de tartışılabilir. Herman Brosch, kiçin modern yükselişini, romantikler tarafından geliştirilen estetik ideal kavramına bağlamıştır.Kiçin ortaya çıkışını sadece romantizmle sınırlandırmak yetmez. Estetik romantik görüş kiçin çıkışına yardım etmiş olabilir. Ama bundan daha etkili olan sanayi devrimi ve sonrasıyla ortaya çıkan kapitalist kültür ve genişleyen zenginleşen orta sınıfın etkisiyle sanat piyasasıdır.Baudelaire modern beğeniyi etkileyen en önemli noktanın sanayileşme olduğunu söyler. Baskı tekniklerinin gelişimiyle (fotoğraf, litografi, gravür vb.) formların kitlesel olarak çoğaltıldığını ve uzun zamandır edindiği aurayı kaybettiğini söyler. Baudelaire, kiç ile ilgili olarak, geleneksel olan ve elin işiyle yapılanları da bu kategoriye koyar. Düşüncelerin sömürüsü olarak değerlendirir. Baudelaire, sanatın endüstrileşmesi konusunda en önemli katkıyı baskı atölyesi sahibi ve mekanik röprödiksiyonun babası Goupil’in yaptığını söyler. Baudelaire’e göre Vernet, sanatçı kim değildirin cevabıdır. Vernet, Granet, Alfred Dedreux ve birçok sanatçıyı kiç ve eklektik olduğu için eleştirir. Baudelaire eklektisizmi kiç olarak tarif eder. İlk modernist düşünürlerden biri olan ve modern sanatın ne olması gerektiğinin temelini oluşturan Baudelaire, sanatı doğanın karşısında yapay bir estetik form olarak görür. Sanat doğadan ayrılmalıdır. Sanatçı tek bir yöne kanalize olmalı, o alanda uzmanlaşmalıdır. Bu sayede özgün şeyler ortaya çıkarabilir ve o alana yoğunlaşabilir. Oysa eklektikler tüm geçmişi tarayabildiklerinden, çok geniş alanlara yayılır. Bir konu hakkında derinleşemezler ve hep yüzeysel kalırlar. İdeolojileriyoktur, yönleri belirsizdir. Tek, biricik bir form üretemezler. Çünkü çok farklı formlardan, diğer sanat dallarından yararlanırlar. Farklı sanat dallarını birbiri içine geçirirler. Tüm bu yöntemler sanatın karşısında, sanatı yozlaştıran, ona düşman şeylerdir. Baudelaire’in kiç olarak tanımladığı eklektisizm, daha sonra post modern sanatın ana iskeletini oluşturacaktır.Fransız Devrimi; modern dönemin amacının aklın rehberliğinde özgürlüğe ulaşmak olduğunu ilan etti. Sanayi devrimi ise maddi yönünü gerçekleştirdi. Modernite bir yanıyla hem en iyi hem de çok kötü sonuçlara yol açmıstır. İlerlemeyle birlikte teknolojik gelişmeler, hızlı bir refah artışı, insanların daha iyi yaşamasını sağlarken bir yandan da kapitalist kültürü oluşturuyordu. Bu eleştiriler Marx, Engels ve daha sonra Frankfurt Okulu kuramcılarınca dile getirilmişlerdir. Modernite feodalizmi ortadan kaldırarak insanlığın özgürleşmesini, birtakım şeylere sahip olmasını sağladı. Tüm bu gelişmeler bir süre sonra kapitalist kültür tarafındankâr amacıyla sömürü düzenlerine dönüştürüldü.Modernizmle kastedilen şey modernitenin kültürel yanı olduğudur. Birçok tarihçi ve düşünüre göre modernizm, modern dünyanın yol açtığı hızlı bir sanayileşmeyle birlikte doğan sömürü sistemi, sınırsız ilerleme fikri ve toplumdaki parçalanmalara karşı oluşan bir kültürel hareketti. Birçok sanat tarihçisine göre, modernizmin baslangıcına dair ilk büyük kırılmanın romantizmle birlikte gerçekleştiği söylenir. Romantik dönem, modernleşme projesinin kesintiye uğradığı bir dönemdi. Modernitenin akılcılaştırmasına, rasyonelliğine karşı daha tinsel, daha öznel tepkilerin oluştuğu bir dönemdi. O döneme kadar ulaşılan tin ile madde arasındaki mükemmel birliktelik ve temelinde mimetik olan biçimsel eser anlayışı, romantizmle birlikte nesnenin yerine öznenin geçtiği, özneiçi dışsal gerçekliğin yetersiz bir varoluş olduğu fikriyle değişmeye başlamıştır. Her şey öznenin düşünce, arzu ve istekleriyle yönlenir. Bu da, daha önce vurgulandığı gibi ilk kiç formların doğma sebeplerinden biri olmuştur.Modernizmin içinde bir başka yönelim avangard sanatın muhalif yanıdır. Avangard, modernizmin başlangıçta karşı çıktığı fakat sonradan kaçamadığı, hem kurumsallaşmayı hem de sanatı olumsuzlar. Modernizmin sanatla hayatı birbirinden ayırma çabasına karşı tam tersini yapmaya çalışır. Postmodern dönemde de ele alınacak kiç ürünleri ve diğer pratiklerin bir çoğu avangard pratiklerin özelliklerini kullanırlar.Calinescu kiçi modernist bir olgu olarak tanımlar ve şu değerlendirmelerde bulunur: “Alman dramatist ve şair Frank Wedekind 1917 yılında yazdığı ‘tamamlanmamış kiç’ adlı tiyatro eserine eklediği bir notta ‘Kiç, Gotik, Rokoko ve Barok’un çağdaş bir formudur”. Bu, belki de modernitenin bir yönünün kiç olarak belirlenmesinin ve kiçin bütün önemli nitelikleriyle “modern zamanın ruhu” şeklinde ortaya çıkışının ve tarihi bir stil olarak görülmesinin ilk defa dile getirilişidir. Vedekind’in bu bildirisinin ironik olup olmadığı, yoksa söylendiği gibi mi algılanması gerektiği soru işaretidir.Modernizm ve kiç birbiriyle kesişmez gibi gözüküyor; en azından modernizm gelenekdışı sunum, deney ve Pound’un “onu yeni yap” söylemiyle yeniliği değiştirme amacını çağrıştırırken, biçim ve içerik olarak bütünüyle gelenekten kopuşu temsil eder.Bütün değişik biçimleriyle kiç tekrar adilik, hedefsizlik, yozlaşma hissini vermektedir. Ama kiçin hem teknolojik hem estetik bakımdan, modernitenin en tipik örneklerinden biri olduğunu algılamak güç değildir. Kiç ile ekonomik gelişme arasındaki bağ o denli yakındır ki ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde kiçin varlığı modernizasyonun vazgeçilmez simgesi olarak algılanabilir.Daha önce belirtildiği gibi moderniteyle ortaya çıkan gelişmeler çok geniş alanda sermaye birikimi sağladı. Zenginleşen halk kitlelerinin talebini karşılamak için kültür endüstrisi kaliteyi düşürüp, standart ürünler üretmek zorunda kaldı. Ortaya seri olarak üretilen birçok kiç ürün çıktı. Süs eşyaları, kağıt röprodüksiyonlar vb.Fakat kiç kavramını ve sanatı sadece statü arama amacı olarak görmek yanlış olacaktır. Kiçin esası insanları kandırabilme yeteneğinde, duygulara yoğun bir şekilde hitap edebilmesinde ve çok kolay ulaşılabilen düşler vaat edebilmesindedir. Calinescu kiçi ister “statü arama” teorisi isterse modernitenin, yaşamın renksizliğinden zevkli bir kaçış olarak görelim, kiç kavramının taklit, sahtecilik, hırsızlık, aldatma ve kendini aldatma estetiği olarak adlandırabileceğimiz kavramlar etrafında odaklandığını söyler. Kiç yalan söylemenin özel, estetik bir formu olarakmantıklı bir şekilde tanımlanabilir. Böylece, güzelliğin açıkça satılıp, satın alınabileceği “modern” imgesiyle ortaklık kurar. Kiç, tarihte güzelliğin değişik formlarıyla arz talep yasaları pazarına sunulan herhangi diğer ticari nesne gibi toplumsal dağıtıma tabi tutulduğu iddiasını kaybedince ve dağılımı standartlarla belirlenebilir hale gelince fabrikasyonu oldukça kolay hale dönüşür. Bu gerçek, doğanın bile ucuz sanata benzer bir şekilde sunulduğu bugünün dünyasında, sahte güzelliğin her tarafa yayılmasını ifade etmektedir. Calinescu kiç kavramını; kültürel endüstrileşme ve kitlelere geniş ölçüde üretilmesiyle oluşan sahte bir olgu olarak açıklar. Kitle iletişim olanaklarının arttığı yüzyılda kiçin yükselmesi doğaldır. Üst düzey yaşamın masrafından kaçan insanlar, çevre ve kültürün baskısı altında sanki ona malikmiş gibi davrandılar. Kiç; bu manevi yaşama ucuza malik olma çabası gibi algılanabilir.Greenberg tüm popüler kültür ürünlerini ve figüratif eğilimleri kiç olarak kabul etmiştir. Greenberg, yeni girilen bu çağda sanatın içine sızan kitle kültürüne ait yoz formlara dikkat çeker ve “Avangard ve Kiç” adlı makalesinde kiçi ve saf sanatı şöyle değerlendirir: “T.S. Elliot tarzı bir şiirle Tin Pan Allay tarzı bir şarkıyı ya da Braque tarzı bir resimle Saturday Evening Post tarzı bir kapak resmini bir ve aynı uygarlık üretmiştir.” Greenberg bu çağda ortaya çıkan çok farklı türlerdeki bu formlara ve hiçbir zaman bir araya gelmeleri mümkün olmayacak, yukarıda örneklenen türlere nasıl bir kültürel anlayışın izin verdigini sorar. Bu, kanımca, postmodernizmde çokkültürcülüğün başlangıcının işaretidir. Greenberg, oluşan bu yoz ortamdan kurtuluşun avangard pratiklerde olduğunu söyler. Avangard, toplumdan ve ideolojilerden kendini kopararak sanatın en üst düzeyine ulaşmıştır.Amerika’da 40-50’li yıllarda popüler kültürün yavaş yavaş yaygınlaşıp çeşitli sanat pratikleriyle sunulduğu bir dönem ve sosyal gerçekçi figüratif resmin gündeme geldiği bir ortam oluşuyordu. Greenberg bu oluşumları kiç olmakla suçluyordu. Bunların başında Rus ressam İlya Repin vardı. Greenberg öncü sanatın içine düştüğü tehlikeden sorumlu olarak bir çığ gibi büyüyen kitle kültürünü görür. Aslında büyüyen, kitle kültüründen çok bu kültürü kendi sanat pratikleri için kullanacak olan postmodern kültürün filizleridir. “Her nerde bir öncü varsa, orada aynı zamanda bir artçı da görürüz. Doğrusu bu ya, öncünün ortaya çıkışıyla eşzamanlı olarak sanayileşen batıda ikinci bir yeni kültürel oluşum gündeme geldi: Almanların ‘Kitsch’ dediği şey.” Greenberg’in bu tanımlamaları gereği, bir şeyin ne olduğunu söylerken onun ne olmadığını da söylemiş oluyoruz. Yeni sanatı tarif ederken sanat ne değildire de cevap vermiş oluyoruz. Kiç, sanat ne değildirin cevabıdır.Greenberg, daha önce alıntılandığı üzere Adarno, Calinescu, H. Brosch, Baudrillard ve diğer düşünürler gibi, kiçin oluşumunu altkültürün yukarı doğru hareketine bağlıyor. Kent ortamında bu altkültürün yarattığı talebi karşılamak için yeni formlar üretilir. Greenberg’e göre bu bayağılığın, yapaylığın, taklitçiliğin yani kiçin kültürüdür. Bu kültür, kültür endüstrisiyle bütün dünyaya yayılmış olan ilk evrensel kültürdür. Modernizmin ta başlangıcında hedef olan evrensel kültürü, evrensel estetiği modernizm değil, kiç başarmıştır.Postmodern kuramcılar arasında adı geçen fakat kendisini postmodern olarak tanımlamayan Baudrillard’ın kiç değerlendirmesi modernist eleştirmenlerle benzeşir. Baudrillard da kiçi modern nesnenin önemli kategorileri arasına koyar ve kültürel bir kategori olduğunu söyler. O da daha önce belirtildiği üzere tüketim toplumunun yer değiştirmeleri esnasında ortaya çıktığını, genel olarak taklidi, klişeyi barındırdığını ve piyasa düzeniyle sıkı bir ilişki içerisinde olduğunu belirtir. Kiç nadir, benzersiz nesnelere yeni değerler kazandırır. Bu değer piyasa değeridir ve tüketimle ilgilidir. Kiç değersiz olmasına rağmen geniş verimliliğe sahiptir. Bu verimlilik kiçin çok çeşitli kitlelerce tüketilmesinden kaynaklanır. Diğer yandan nadir nesneler sınırlı miktarda ama maksimum ayırt edici özelliklere sahiptir. Baudrillard’a göre kiç güzelliğin ve orjinalliğin karşısına kendi simülasyon estetiğini koyar. Nesneleri değişik boyutlarda daha küçük, daha büyük olarak yeniden üretir. Malzemeyi taklitettikçe eder.Şimdiye değin kiç, modernleşmeyle hız kazanan sosyoekonomik gelişmelerin neden olduğu fenomenlerle açıklanmaya çalışıldı. Sosyolojik düzlemde öne çıkan kiç, hep altkültüre (kitle kültürüne) ait denilebilecek sınıflara atfedilen bir olgu olarak ifade edildi.Kulka kiç olgusunu daha spesifik örneklerle açıklayıp onu tanımlamada kendi oluşturduğu bir formülü önerir. Bu formülasyon doğrultusunda örneklerle kiç ve sanat ayrımı yaparak “Kiç ve Sanat (Kitsch and Art)” kitabında kiçi kötü bir estetik kategori olarak konumlandırır. Kiç, modernizmin karşı çıkıp uzak durmaya çalıştığı ticari kültürün ta kendisini sanat hayatına sokma girişimi olmuştur. Endüstriyel olarak üretilmiş her türlü günlük kullanım nesnesi belli bir ironi çerçevesi içine sokmadan kullanılır. Bu hazır nesnelerin kullanımının temeli Duschamp’a kadar uzanır.Modernizmin kiç diye tarif ettiği ticari kültürün sanat alanında kullanımının ilk ve yaygın örnekleri “pop art”la başlar. “Postmodernizm başka şeylerin yanısıra, sanat ile kültürü daha çok sayıda kişinin icrasına, daha farklı kesimlerin izlenmesine açık hale getirilme girişimiydi.” Farklı kesimle kastedilen şey yüksek kültürle kitle kültürünün birleşmesiydi. Modernizmin içe kapanık, toplumdan kopuk hale gelen pratiklerini, postmodern sanatla tekrar hayat ve toplumla birleştirme çabaları gözlenir. Böylece, kiç formlara akademik bir bakış getirmeye çalışılır.Modernizmin hedeflediği yaratıcılığa, yüce amaçlara dayanan, özerk bir sanat herkesin isteyebileceği amaçlardı. Fakat bu arzuların tam tersi bir takım şeylerle sonlandı. Modernizm her yönüyle kurumsallaştırıldı. Kendini hayattan kopararak kalın bir duvar örüp katılaşmaya bıraktı. Yüce bir değere sahip sanat ve nesnesi yavaş yavaş meta değerine dönüştü. Modernizm kiçe ait her türlü kavram ve nesneden ayrı durmayı yok etmeye çalıştı. Postmodernizmin daha demokratik, daha çoğulcu arzusunun bir sonucu olarak, çıkışı romantizm ve sanayi devrimine dayanan kiç kavramı, bugün her alanda görülebilir ve uygulanır duruma geldi. Postmodernizm, modernizmin bu katılığını, antidemokratik gibigördüğü tavrını yıkmaya çalıştı. Fakat bu, özgürlük ve çoğulculuk adına her türlü formun rahatça dolaşım ve kullanımına imkân sağladı. Kötünün, bayağının bile. Modernizmin hayattan ve toplumdan sakınan düşüncesi yerine; hayatın tüm formlarını kullanarak bunu sağladı ama sadece biçimsel olarak. Bu, her şeye izni olan ortamı sağlayan postmodern düşünce; bugün her türlü kiçin medya tarafından sürekli pompalandığı ortamı meşrulaştırmıştır. Her tarafımız kiç ile çevrilidir. Bir zamanlar modernizmde ayıklanmaya çalışılan, kötülenen, dışlanan, yetenekle, elin işiyle yapılan, güzel resmetme, duygusallık gibi olguların postmodern süreçte kısmen kabullenildiği görülse de bunlar yine de diğer biçimler gibi itibar görmez. Sanat postmodern dönemle birlikte daha düşünsel bağlamlarla ve daha çok dil ile ilgilenir. İşlerin çoğu metinler üzerine kurulur, çoğu zaman da hiçbir bağlamsallaştırılmaya gerek görülmeden sanatçının seçimi olarak sunulur.Postmodernizm böyle bir üst yapıyı sağlamıştır. Bugün sanatın modernizmdeki yüce değerinden, aurasından eser kalmamıstır. Özellikle postmodernistler bu kavramları parçalamak, sanatı sıradanlaştırmak, hayatla bir yapma amacını taşırlar. Otantik bir nesne olarak sanatçının dışkısının sergilenmesini veya en adisinden endüstriyel bir kiç formun farklı bağlamlarla sunumunu hangi düşünceyle sanat olarak kabul edebiliriz? Bunu çoğulculuk, modernizm karşıtlığı veya demokrasi adına savunabilir miyiz?Modernizm bir zamanlar kendi içindeki avangardlar tarafından sorgulanmış karşıt olma, sanatı parçalama, hayatla birleştirme yollarını tüketmiştir. Demin örneklenen böyle girişimler bizi bugün ne şasırtıyor ne de bir karşı çıkış gibi algılatıyor. Aynı zamanda bizi sanat olarak da etkilemiyorlar. Sanatın böyle “ayağa düşmesini” nasıl kabul edebiliriz? Gittikçe yabancılaştırıldığımız ve giderek estetiksizleşen bu ortamdan çıkmanın yolu yeteneğin, elin işiyle yapılanın, duyguların yeniden sanata tesis edilmesiyle mümkün olabilecek gibi gözüküyor.Mehmet Aslişen T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Dalı Yüksek Lisans Tezi Özeti
KAYNAKLAR
Anderson, Perry, “Postmodernitenin kökenleri”, çev. Elçin Gen, İletişim Yay, İstanbul, 2002 Batur, Enis Der., “Modernizmin Serüveni”, James Mcfarlane, Modernizm ve zihin, YKY Yay., İstanbul, 1997 Baudelaıre, Charles, “Modern Hayatın Ressamı”, çev. Ali Berktay, İletşim Yay., İstanbul, 2003 Baudrıllard, Jean, “Tüketim Toplumu”, çev. H.Deliçaylı-F.Keskin, Ayrıntı Yay. İstanbul, 2004 Best-kellner, Steven-Douglas, “Postmodern Teori”, çev. Mehmet Küçük, Ayrıntı, İstanbul,1998 Bourrıaud, Nicolas, “Post Prodüksion”, çev. Nermin Saybaşılı, Bağlam Yay., İstanbul, 2004 Bourrıaud, Nicolas, “İlişkisel Estetik”, çev. Saadet Özen, Bağlam Yay., İstanbul, 2005 Burger, Peter, “Avangart Kuramı”, çev. Erol Özbek, İletişim Yay., İstanbul, 2004 108 Clark, Toby, “Sanat ve Propaganda”, çev. Esin Hoşsucu, Ayrıntı Yay., İstanbul, 2004 Connor, Steven, “Postmodernist Kültür”, çev. Doğan Şahiner, YKY, İstanbul, 2001 Foster, Hall, “Tasarım ve Suç”, çev. Elçin Gen, İletişim Yay., İstanbul, 2004 Gans, Herbert J., “Popüler Kültür ve Yüksek Kültür”, çev. E.Onaran İncirlioğlu, YKY, İstanbul, 2005 Gottdıener, Mark, “Postmodern Göstergeler”, çev. E.Cengiz-H.Gür-A.Nur, İmge Yay., İstanbul, 2005 Güngör, Nazife Der., “Popüler Kültür ve İktidar”, Michael Schudson, Akademik Bilinç ve Uyarlılık, Vadi Yay., Ankara, 1999 Harve,Y David, “Postmodernliğin Durumu”, çev. Sungur Savran, Metist Yay., İstanbul, 1996 Jameson, Lyotard, Habermas, “Postmodernizm” çev. Necmi Zeka, Kıyı Yay., İstanbul, 1994 Jameson, Frederic, “Kültürel Dönemeç”, çev. Kemal İnal, Dost Yay., Ankara, 2005 Kumar, Krişhan, “Sanayi Sonrası Toplumdan Postmodern Topluma Çağdaş Dünyanın Yeni Kuramları”, çev. Mehmet Küçük, Dost Yay., Ankara, 2004 Kuspıt, Donald, “Sanatın Sonu” çev. Yasemin Tezgiden, Metis Yay., İstanbul, 2005 Pountaın-robıns, D-D, “Cool Bir Tavrın Anatomisi”, çev. Aslı Ağca, Ayrıntı Yay., İstanbul, 2002 109 Rudherford, Paul, “Yeni İkonolar”, çev. Elçin Gen, YKY, İstanbul, 2004 Sarup, Madan, “Post-yapısalcılık ve Postmodernizm” çev. Abdulbaki Güçlü, Bilim Sanat Yay., Ankara, 2004, Shınner, Larry, “Sanatın İcadı”, çev.İsmail Türkmen, Ayrıntı Yay., İstanbul, 2004 Sımmel, Georg, “Modern Kültürde Çatışma”, çev. T.Bora, N.Kalaycı, E.Gen, İletişim Yay., İstanbul, 2005 Timuçin, Afşar, “Düşünce Tarihi”, BDS Yay., İstanbul, 1992 Touraıne, Alain, “Modernliğin Eleştirisi”, çev. Hülya Tufan, YKY, İstanbul, 2002 Yılmaz.Mehmet Der, “Sanatın Felsefesi, Felsefenin Sanatı”, Greenberg, Öncü ve Kiç, çev. Nazım Özüaydın, Ütopya, Ankara, 2004 Danto, Artur, “After The End of Art and The Peace of History”, çev. Feyzi Korur, Princeton, 1997 Kulka, Thomas, “Kitsch and art” çev. Erdal Akas, The Pennsylvanya State University Presz, Pennsylvanya 2002 Mate,ı Calinescu, “Five Faces of Modernity”, çev. Erdal Akas, Duke Un. Press. Durham, 1987 Nerdrum, Odd, “On Kitsch”, çev. Feyzi Korur, Kagge Forlag, Norhaven, 2001 Smıth, Edward Lucie, “New Art in New York”, Art Today, çev. Canan Boz, Phaidon, 1994 110 Adorno, Thedor W., “Kültür Endüstrisini Yeniden Düşünürken” Cogito, Yaz 2003, sayı: 36, YKY Savaşır, İskender, “Modernleşme ve Modernizm”, Defter Dergisi, Bahar 1995, sayı 23, Metis Yay. Radikal Gazetesi, “Hip-hop Müzik Artık Müzelik”, 2 Mart 2006, yıl 10, sayı 3428 “1940-1945 Avangard sanat”, Sanat Dünyamız, sayı: 59, Bahar 1995, YKY Indiana, Gary, “Komar & Melamid Confidential”, http://www.komarandmelamid.org/pdf/ArtAmerica.pdf , Tarih: 25.03.2006 Komar & Melamid Vitaly & Aleander, “The People’s Choice. Most Wanted & Most Unwanted”, http://www.diacenter.org/km/painting.html Tarih: 20.03.2006 Kuspid, Donald, “Postmodern Rembrandt”, http://www.askart.com/AskART/artists/ Tarih:09.04.2006 Kuspid, Donald, “The North Stripped Bare Odd Nerdrum’s Norwegian Exestentialism Source”, http://members.aol.com/FVOC/comment.html, Tarih: 08.04.2006 Ottmann, Klaus, “Jeff Koons”, http://www.jca-online.com/koons.html, Tarih: 29.03.2006
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1000768
|
|