|
|
|
SÖYLEŞİ
Dünya turundan yeni dönmüş birisi olarak gezginci ruhundan yani kendinden söz eder misin?31 Temmuz 1986, Ankara doğumluyum. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler bölümü mezunuyum. Sonrasında Londra Üniversitesi’ne bağlı School of Oriental and African Studies (SOAS)'de Küreselleşme ve Kalkınma üzerine yüksek lisansımı yaptım. Mezun olduktan sonra Türkiye’ye dönüp istifa ettiğim Aralık 2012 ayına kadar, dört sene boyunca Avrupa Birliği projelerinde çeşitli Bakanlıklar ile çalıştım.Ankara’da yaşamanın ve şehrin griliğinin herkes üzerinde farklı bir etkisi oluyor. Birçokları gibiAnkara’dan kaçmaya uğraşanlardan hiç olmadım. Aksine şehrin renksizliğini, gezdiğim gördüğüm yerlerden getirdiğim canlılıkla doldurmaya çalıştım. Çalışırken her fırsatta kendimi yollara attım. Gerek Türkiye içinde, gerekse yurtdışında. 1,5 gün Beyrut’a, 2 gün Kosova’ya gitmeye zaman kısıtlı diye hiç üşenmedim. Bayramların, tatillerin hesabını tutar oldum. Sonunda önceden belirlenmiş tatil süreleri bana yetmeyince işimden istifa ettim. Aralık 2012 – Haziran 2014 arasında 17,5 ay boyunca Asya, Kuzey, Orta ve Güney Amerika’yı kapsayan bir tur gerçekleştirdim. 29 ülke ve yüzlerce şehir gezdim. Türkiye’ye Haziran ayında döndüm. Döner dönmez da Gaziantep’e taşınıp uluslararası bir örgüt bünyesinde Suriyeli mültecilerle çalışmaya başladım.Fotoğraf çekmek senin için gezmenin bahanesi mi? Yoksa gidemeyenlere oraların görüntüsünü getirmek midir? Ya da hiçbiri mi?Aslını isterseniz benim için fotoğraf çekmek, gezmek ile beraber büyüyen ve gelişen bir olgu oldu. Çok fazla gezmeye ve görmeye başladığım noktada, gördüklerimi sadece görüp geçmek bana yetmedi. Tanık olduğum insanları, manzaraları, renkleri hem sevdiklerimle paylaşayım istedim, hem de bu görüntüleri kalıcı hale getirip saklayabileyim istedim. Gezdikçe fotoğrafa olan merakım daha da arttı. Gittiğin yerlerde burada daha fazla kalabilseydim dediğin ya da çekemediğin fotoğraflar oldu mu?Steve McCurry’nin bir röportajında okumuştum. Birçok kere “mükemmel kare”yi yakalayabilmek için aynı mekâna tekrar tekrar gittiğini, doğru ışığı ve açıyı yakalamak için çok uğraştığını belirtiyordu. Önceliğiniz fotoğraf yerine gezmek olunca bu çok mümkün olmuyor. Her seferinde yakalamanız gereken bir otobüs, bir tren oluyor. Bulunduğunuz mekânda gün doğumu harika karelere imkân verecek olsa da o saatlerde sokaklarda bulunmanız sizin açınızdan tehlike yaratabiliyor. Benim durumumda fotoğraf merakım yüzünden planladığımdan uzun zaman geçirdiğim çok yer oldu. Malezya’da bir mağaranın ağzından bir kuşun geçmesini bekleyeceğim diye tam iki saat vakit geçirdim. Japonya’da sırf arka planı hoşuma gitti diye bir apartmanın önünden birilerinin geçmesini bir saat boyunca bekledim. Sonunda bir görevli yanıma gelip neyi beklediğimi sordu. Fotoğraf tamamen sabır işi. Benim de yetersiz zaman nedeniyle içimde kalan çok kare olmuştur.Yolculuğa çıkmadan yaptığın ön çalışma var mı? Neleri içeriyor?Yolculuğa çıkmadan önce çok kapsamlı bir çalışma yaptım diyemeyeceğim. Dünya haritasını önüme açıp görmek istediğim ülkelerin bir listesini yaptım. Bu ülkelerde ne kadar süre harcayacağımı tahmini olarak yanlarına yazdım. Tabii ki evdeki hesap çarşıya bir türlü uymadı. Ulaşım ücretleri, hava koşulları, vize problemleri yaptığım planın tekrar tekrar değişmesine neden oldu. Buna ek olarak okuduğum makalelerden, internet üzerinden araştırmalardan ülkelerde gezmek ve görmek istediğim belirli şehirleri belirledim. Bunların birçoğunu da görmeyi başardım.Gezgin fotoğrafçının yola çıkarken çantasında bulundurması gereken ekipman neler olmalı? Bu cevaplaması biraz zor bir soru. Ben ilk yola çıktığımda DSLR makineme ek olarak üç adet lens taşıyordum; ama sürekli hareket halinde olmak ve üçüncü dünya ülkelerinde yolculuk etmek büyük ve göze batan bir makine ile benim için oldukça zor oldu. Hem fotoğraf çekerken rahat hareket edebilmeme engel oluyordu, hem de dikkat çekiyordu. Bu nedenlerle yolculuğumun tamamında yanımda cep telefonu ve compact bir fotoğraf makinesi taşıdım. Bu yüzden benim yola çıkarken çantamda bulundurduğum ekipmanlar da farklılık gösterdi; ama olmazsa olmazlarım: yedek batarya ve örümcek tripod.Deneyimlerinden yola çıkarak yerel halkla iletişim konusunda gezgin fotoğrafçılara neler önerirsin?Fotoğraf çekerken yerel halkla iletişim için genel kurallar dünyanın neresinde olursanız olun değişmiyor. Aynı dili konuşamasanız da tek bir bakış, tek bir gülümse o kadar çok kapı açıyor ki. Sırf fotoğraf çekmek için yanlarına yaklaştığım, el kol hareketli ve çat pat kelimelerle anlaştığım insanların evlerinde kendimi çay, kahva içerken, yemek yerken bulduğum çok olmuştur. Siz samimi olduğunuz sürece, insanlar da size bu samimiyetle yaklaşıyorlar. Fotoğraf çektirmek istemeyen, durumdan rahatsız olan insanlar ise hemen kendilerini belli ediyorlar; üstelememek gerekiyor. Bildiğim kadarıyla yalnız seyahat ediyorsun. Kadın ve fotoğrafçı olarak zorluklarla karşılaştın mı? Karşılaştıysan nasıl başa çıktın?Uzun bir süre boyunca birçok ülkeyi kapsayan bir yolculuk gerçekleştirdiğinizde ister istemez zorluklarla karşılaşıyorsunuz. Tek başına gezen bir kadın olduğunuzda bu zorluklar iki katına çıkıyor üstelik. Bunlardan en önemlisi güvenlik hususu. Bütün yolculuğum boyunca iki kere soyuldum, bir kere de gasp girişimine denk geldim. Bu nedenle yolculuklar sırasında olabildiğince dikkatli ve algılarınız açık hareket etmeniz lazım. Fotoğrafçı olarak da aynı nedenlerden dolayı ziyaret edemediğim mahalleler, sokaklar çok oldu. Başıma iş açmamak adına birçok keresinde yerellerin uyarılarına kulak asmayı tercih ettim.Fotoğraflarını; gittiğin ülkelerin sosyal yaşamını, doğasını, mimarisini, tarihi dokusunu vb. öncelikle çekerim tarzında mı çekiyorsun?Genelde belgesel türünde fotoğraf çekmeyi seviyorum. Fotoğraflarımda gezdiğim ülkelerin kültürel ve sosyal yapısını yansıtmayı seviyorum. Bu nedenle içinde insan olan fotoğraflara yöneliyorum. Önceden ayarlanmış ve kurmaca fotoğraflardan çok, anı yakalayan fotoğraflar daha çok hoşuma gidiyor.Dünyanın pek çok ülkesinden gezgin fotoğrafçılar yollarda. Seyahat fotoğrafçılarının örgütlü bir yapısı var mı ve sen onlarla iletişim kuruyor musun?Instagram ve facebook gibi sosyal medya araçlarından organize olup fotoğraf turlarına çıkan insanlara çok denk geldim; ama benim bizzat iletişimde olduğum bir grup ne yazık ki yok. Fakat yolculuğum sırasında karşılaştığım fotoğraflardan gördüğüm ve öğrendiğim; genelde hem gezgin, hem de fotoğrafçı olanların bireysel yolculuklardan yana oldukları.Biraz da bundan sonraki yolculuk planlarından söz eder misin?Yolculuk etmek bir virus gibi. Bir kere bünyenize işledi mi kolay kolay vazgeçemiyorsunuz ve etkisinden kurtulamıyorsunuz. Dünya turundan dönmemin üzerinden daha birkaç ay geçmesine ragmen Gaziantep’e taşındım. İşim gereği bölgedeki şehirler arasında çok sık yolculuk yapıyorum. İşten artakalan vakti de kendime ayırmayı ihmal etmiyorum. İki ay olmasına ragmen Şanlıurfa, Antakya, Mardin, Adana ziyaret ettiğim şehirler arasında. Bu yolculuklar artarak devam edecek. Uzun vadede ise planlarım arasında aralık ayı içerisinde kuzey ışıklarını görmek adına İskandinavya yolculuğu bulunuyor. Orta Asya ve Afrika da görmek istediğim ve yakın zamanda ziyaret etmeyi planladığım yerler arasında.
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1001182
|
|
|
Copyright and "Fair Use" Information
Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir. Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır. |