|
|
|
KİTLE TURİZMİ BAĞLAMINDA FOTOĞRAFSEYAHAT FOTOĞRAFININ ARKA PLANIBir Japon turist dünya turunu tamamlayıp evine döndüğünde meraklı arkadaşının gördüklerini anlatması talebine; “henüz fotoğraflara bakmadım” diye cevap vermiş!Özellikle kitle turizmi perspektifinden bakıldığında fotoğraf makinası seyahatin neredeyse zorunlu bir eşyasıdır. Susan Sontag diyor ki: “Fotoğraflar bir yandan insanlara gerçekdışı bir geçmişin hayali sahipliğini verirken, diğer yandan da insanların içinde güvensiz oldukları boşluğa sahip olmalarına yardım eder. Böylece fotoğraf, modern etkinliklerin en tanımlayıcılarından biriyle, turizmle art arda yürür. Çok sayıda insan tarihte ilk kez düzenli olarak alışık oldukları çevrenin dışına kısa süreler için geziye çıkıyorlar. Yanına bir fotoğraf makinesi almadan zevk için gezmekse kesinlikle çok garip bir davranış sayılır. Fotoğraflar gezinin yapıldığının, programın yürütüldüğünün, eğlenildiğinin su götürmez kanıtlarını sağlar. Fotoğraflar aile, dostlar ve komşuların bulunmadığı yerlerde yürütülen tüketim dizilerini belgeler. Ancak insanlar daha çok gezdikçe, yaşamakta oldukları şeyi gerçek kılan araç olarak fotoğraf makinesine olan bağımlılıkları hiç azalmaz. (…)Deneyimi doğrulamanın bir yolu olan fotoğraf çekme, aynı zamanda -deneyimi fotojenik olarak aramayla sınırlayarak, onu bir görüntüye, bir anı eşyasına çevirerek- deneyimi reddetmenin bir yoludur. Gezmek, fotoğraf biriktirmek için bir strateji haline gelir. Fotoğraf çekme etkinliğinin kendisi rahatlatıcıdır ve gezi sırasında şiddetlenebilecek olası genel yön kaybetme duygularını yatıştırır. Turistlerin çoğu, karşılaştıkları her dikkate değer şeyle kendileri arasına fotoğraf makinesini koyma zorunluluğu hissederler. Başka bir tepki göstermekten emin olamadıkları için fotoğraf çekerler. Bu hareket deneyime bir biçim verir: dur, fotoğraf çek ve yoluna devam et." (Sontag s. 23-24)Günümüzde dünyanın bütün meşhur merkezleri kalabalık turist gruplarıyla dolup taşıyor. Kitle turizminin geçmişin hac seyahatlerinin seküler bir versiyonu olduğu değerlendirmesi yapılıyor; “Tıpkı bir hacı gibi, turist de kültürel bakımdan kutsal yerleri ziyaret etmekle bir tür erdem kazanıyor ve orada bulunduğunun kanıtını sunma gereğini duyuyor. Bir grup fotoğrafı, modern hacılık nişanı sayılıyor artık.” (Abulafia s. 308)Turistler, turizm broşürlerinde rehber kitaplarında, web’de ve paylaşım sitelerinde gördükleri Eyfel, Pisa, İspanyol Merdivenleri, Barselona, Londra ve İstanbul görüntülerinin on binlercesi arasına orada olduklarını kanıtlamak üzere kendi çektiklerini ve özçekim’lerini de ekliyor ve artık sadece gördüklerini anlatmakla kalmayıp yedikleri kebabı, risottoyu, içtikleri sangriayı da Facebook’ta paylaşıyor.Martin Parr otuz yıl boyunca fotoğrafladığı turizm olgusunu “Küçük Dünya” albümünde çok çarpıcı fotoğraflarla anlatır.
Martin Parr 1990, ITALY. Pisa. The Leaning Tower of Pisa. From 'Small World'. 1990
Martin Parr 1991 GREECE. Athens. Acropolis. From 'Small World'. 1991.
Martin Parr 1994, TURKEY. Kalkan. From 'Small World'. 1994. Son otuz yıldır ucuz havayolu taşımacılığının yaygınlaşması ve global refahın artması ile giderek artan sayıda insan seyahat ediyor. Turistler, broşürlerin sunduğu “bakir plaj”, “keşfedilmemiş şehir” ve “misafirperver ahali”nin izini sürüyor. Böylece popüler yerler giderek daha da hareketli hale gelirken, tecrübe kazanmış maceraperest turistler de dünyanın daha uzak köşelerini hedefliyorlar. Ziyaret ettikleri diyarlarda boyunlarında fotoğraf makineleri, bir otobüs dolusu turistin görüntüden çıkmasını bekleyip o mekânın evvelden medyadan aşina olduğu ve kendilerinin de oraya gelmesini teşvik eden fotoğraflarının replikalarını yeniden ve yeniden yaratıyorlar. Turizm endüstrisi de son derece rafine bir pazarlama stratejisi içinde gerekirse onların kendilerini birer “bağımsız gezgin”, “kaşif” “vahşi yaşam gezgini” ve “gezgin fotoğrafçı” olarak hissetmelerini de sağlıyor. Tatil anılarımız, fotoğraflarımız marifetiyle bir yandan olumlu propaganda yaparken, öte yandan yerel özgüllükler aşınıyor ve her yer aynı tekdüze “turistik” karaktere bürünüyor.Bütün bu gelişmelerin kümülatif etkisi ise büyüyen bir klastrofobi hissidir. Artık hiçbir yerde fotoğraf makineli turist yığınlarından kaçmak mümkün değildir. Öte yandan turist yığınları, ince bir sanat ve tarih beğenisine dayanan gözde uğrak yerlerini görülmeye değer kılan nitelikleri yok etme tehlikesi yaratıyor. Mesela Louvre müzesini bir pop star görmek ister gibi sacece ve sadece Mona Lisa tablosu için ziyaret eden –özellikle uzakdoğulu- turistlerle güvenlik görevlilerinin itiş kakışları ve tüm uyarılara rağmen çakan flaşlar hayret vericidir.Turist fotoğrafçıların “master kopyaları” olan profesyonel seyahat fotoğraflarının ise önemli bir özelliği çoğu kez ayartıcı bir egzotizm ve “ötekileştirme” vurgusu yapmalarıdır. Doğu sıklıkla edilgen ve dişil olarak betimlenirken Batı baskın ve erildir. Avrupa dışı alem, Batı’nın oyun sahası gibi temsil edilir. Güncel seyahat fotoğrafçılığında, kartpostallar, seyahat broşürleri ve turistik eşyalar üzerinde kolonyalist bir vizyonun izleri hâlâ görülebilir. Seyahat broşürlerine egemen ve zımnen ekonomik güç ilşkilerini içeren bu fotoğraf dili, turist fotoğraflarının kurgusunu da belirlemektedir. Avrupa turizmi nispeten farklı –görece eşitler arası- bir ilişkiler seti iken, Batı dışı bölgelerde seyahat edenlerin büyük ölçüde Batılı olmaları kendiliğinden genel ve fotoğraf makinesi sahipliği anlamında farklı ve eşitsiz bir ekonomik güç ilişkisi de ortaya koymaktadır. Bu durum, fotoğraf çeken akıllı cep telefonlarının yaygınlaşması ile belki bir ölçüde düzeliyor gibi görülebilir. Ne var ki bugün ülkemizde hâlâ hatırı sayılır bir fotoğraf sever şehirli kitle arasında, boyunlarında pahalı fotoğraf makineleriyle profesyonel gezi fotoğrafçılarının rehberliğinde, -kendi Orient’lerine- toplu “otantik” köy ve köylü fotoğrafı çekim gezileri yapmak pek revaçtadır.Bu bağlamda Türkiye’de bugün yöresel “turistik değerleri” ve “güzellikleri” yansıtacak fotoğrafların kolayından temini amacıyla özellikle belediyeler tarafından desteklenen veya düzenlenen çok sayıda DOGAY benzeri “görüntü avcılığı” ve “foto safari” yarışmaları ve “ülkemizin kültürel ve doğal değerlerinin” tanıtımına yönelik onlarca fotoğraf yarışması yapılıyor. Bu yarışmalar bugün, hem Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) ve onun bileşeni çok sayıdaki amatör fotoğraf derneğinin, hem de Devlet Fotoğraf Yarışması’nın üstelik de “sanat fotoğrafı” yanılsaması olarak en önde gelen meşgalesini oluşturuyor.
17. Uluslararası Doğada Görüntü Avcılığı Yarışması (DOGAY)’dan bir görüntü. Kaynak:(dunyabulteni.net) Sonuç olarak, gezi ve fotoğraf bir diğerinin olmazsa olamazı gibi duran iki şey gibi görünse de; ben derim ki; bir kez de makinenizi almadan seyahate çıkın, insanları gözleyin, sesleri dinleyin, sokakları arşınlayın, müzeleri sindire sindire gezin, güzel yemekler yiyin, ören yerlerinde esen rüzgârın uğultusuna kulak verip eski sakinlerini düşleyin, parklarda sıt üstü uzanıp, geçen bulutları seyredin, bakın görün, kendinizi hiç olmadığı kadar özgür hissedecek, dahası çevrenizi de özgürleştireceksiniz.Kaynakça:
- Susan Sontag Fotoğraf Üzerine, Türkçesi Reha Akçakaya, Altıkırkbeş, Mayıs 1993, İstanbul - David Abulafia,(Ed.)Tarih Boyunca Akdeniz Uygarlıkları, Oğlak Yayıncılık, 2004, İstanbul - Liz Wells, (Ed.), Photography:A Critical Introduction, 4th ed. Routlege 2009,London http://www.dunyabulteni.net/haber/259946/bu-da-foto-oryantalizm (10.10.2014) https://www.magnumphotos.com/C.aspx?VP3=SearchResult&ALID=29YL53G7RT3
Yararlı Kaynaklar:
http://www.isikozdal.com/oryantalizm-gorsel-izler-ve-gunumuz-fotograf%20sanati-01.pdf (10.10.2014) http://www.suryaniler.com/konuk-yazarlar.asp?id=1107 http://www.martinparr.com/2012/too-much-photography/ (10.10.2014) http://uk.phaidon.com/agenda/photography/picture-galleries/2011/may/25/martin-parr-discovers-its-a-small-world-after-all/ (10.10.2014)
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1000708
|
|
|
Copyright and "Fair Use" Information
Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir. Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır. |