|
|
|
SIRADAN OLAN MI? BOŞLUK DOLDURAN MI? “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışıdır.” (Hegel)
Sanatta yalın anlatımı savunan Minimalizm 1960’lı ve 1970’li yıllarda Amerika’da etkin olmuş bir sanat akımıdır. Richard Wollheim tarafından bu tanımın ilk kez 1965 yılında “Art Magazin” dergisinde kullanıldığı tahmin edilmektedir. Minimalizm akımı, sanatta içerik açısından biçimsel özelliklerin aşırı yalınlığını savunur. Sanat tarihçisi ve eleştirmeni Barbara Rose yazdığı bir makalede minimalizmi ABC sanatı, minimal sanat olarak da tanımlar. Akımın ismi “Cool Art”, “ABC Sanatı”, “Serial Art”, “PrimaryStructures”, “Art in Process”, “SystemicPainting” gibi ifadelerle anılmış olsa da, hiç birisi “minimal” sözcüğü kadar açıklayıcı bulunmamıştır.* Farklı söylemlerle dile gelmiş olsa da sonuçta bu yeni sanat akımı modern sanat ekseninde sadeliği ve nesnelliği ön plana çıkaran bir akım olmakla beraber sanata yeni bir estetik anlayışı, felsefesi ve kavramsallaştırmayı getiren bir akımolarak bilinmektedir. Özellikle tasarım, resim, müzik gibi sanatlarda ön plana çıkan bu çağdaş sanat akımı günümüzde en çok fotoğraf tekniklerinde karşımıza çıkmaktadır. Değişen duyuş ve düşünüş biçimleri fotoğraf sanatında da yeni ifade biçimleri aranmasına neden olmuştur. Başlangıçta mütevazı bir kendini temsil etme aracı olarak ortaya çıkan fotoğraf, kısa sürede akımlar çerçevesinde yeni söylemler ortaya koymaya başlamıştır.
Bu akım çerçevesinde sanat içerisinde görüntüleriminimalize ederek nesnel gerçekliği öznel bir tavırla ortaya koymaya çalışan sanatçı,fotoğraf tekniğinin dayattığı temel ölçütleri reddeder. Fotoğraf sanatında, görüntü nesnelliği ile gören göz arasındaki ilişki, tarih boyunca farklı akımlar ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Her akım başlıbaşına bir gerçeklik ve özerk anlamı birarada barındırır. Fotoğraf sanatında da minimalizm ile duygulardan çok düşünceye önem verilir. Bu bağlamda kavramsal sanatın da işin içine girmesi kaçınılmazdır. Günümüzdekavramsal sanat, en hızlı ve en geniş bir biçimde yaygınlaşan bir akımdır. Kavramsal Sanat’ın içine aldığı sanat hareketlerini listelemek zordur. Birçok hareketten beslenmektedir. "Kavramsallık", Kübizm, Soyut Ekspresyonizm, Dadaizm, Sürrealizm ve Minimalizm'den ayrı tutulamaz hepsini içine almaktadır.Bakıldığında bu akımların öncü sanatçılarının net bir şekildeöne çıkmadığını görürüz.Kavramsal sanat minimal sanatın nesnelerden soyutlanmış, kavramlar üzerine söz söylemek isteyen, belli bir üsluptan uzak, fikrin önemli olduğu yanından etkilenmiştir. Bakıldığında minimal sanat Kavramsal Sanat’ın, bir çeşit ön izlenimidir. Gerçekten, Minimal olarak adlandırılan sanatta, Kavramsal Sanat’daki estetik araştırmayı inkâr vardır. Eser içerisinde, içeriğin yardımı gerekmeksizin gelişen anlatımlarla sanatın sınırlarının gösterilmesini Minimal sanata bağlayabiliriz.
Teknolojinin gelişmesi, sanatta özgür üretim ortamı doğurarak, minimal sanatımodernizmin katı kurallarından kurtarmıştır, özgürleştirmiştir.Minimalist oluşumlara yol gösterici olan ünlü mimar ve tasarımcı Ludwig Miesvan der Rohe “Fakirlik, yoksunluk, eksiklik değildir. Minimalizm; aksine bilinçli bir tercihtir, zor olanı seçmektir, azla çok yapmaktır.” sözleriyle açıkladığı Minimalizm felsefesini ünlü “Less is more” sözüyle “Az çoktur” ifadesini kullanarak özetlemiştir.**
Felsefe ile sanatın daha fazla iç içe geçtiği minimal sanatta sanatçıların eserlerinde genellikle eserin bir parçası niteliğinde geniş düzlükler, boşluklar ve geometrik formlar görürüz. Genel olarak buradaki amaç, izleyicide anlık görsel tepkiler oluşturmaktır. Karmaşık formlardan, geleneksel yapı ve bileşenlerden kaçan minimalist yaklaşım, çıkarımsal tavrı ile en çok fotoğrafta kullanılmakla beraber, kimi noktada içi boşaltılmış anlamlar olarak eleştiriliyorken kimi zamanda sadeliğin gücü olarak yüceltilmektedir.
Fotoğrafta minimalizm denilince akla ilk gelenler, boşluk duygusunu hissettiren açılar, renk kontrastlıkları, yatay, dikey ve diyagonal çizgilerin hâkim olduğu grafiksel anlatılardır. Görsel sanatlarda sanatçının kendi dilini açık bir dille ifade etmesini sağlayan şey kompozisyondur.
Bu noktada ortaya konulan fotoğraf karelerinde minimal sanat, klasik kompozisyon kurallarının ötesine geçerek bir paradoks yaratacak şekilde boşluğu somutlaştırma eylemi sergiler.Sanatta minimalizm çoğunlukla estetik amaçlı bir çıkarımsal tavır olarak tanımlanır. © Nilay Ulug Hegel’in “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışıdır.” sözü minimal sanatı özetler niteliktedir. Minimalist fotoğraf tarzı daha az nesne, daha fazla hayal gücü ve yaratıcılık gerektirir. Minimalist fotoğraflarda, alışagelmiş fotoğraf içeriğinin dışında hissedişler vardır, izlemesi kolay fakat düşündürücü, dinginlik hissi ile beraber dikkat çekici çalışmalardır.
Günümüzde minimal fotoğraf çalışan birçok sanatçı olmakla beraber, son dönem çalışmalarıyla oldukça dikkat çeken bir isim; “RheinII” adını verdiği minimal çalışmasıyla şu an dünyanın en pahalı fotoğrafının sahibi Alman fotoğrafçı AndreasGursky’dir.Ve fotoğrafını “çok minimal bir şekilde çok fazla şey anlatıyor, fotoğraf benim için hayatın anlamı ve olayların gidişatıyla ilgili alegorik bir yapıt” diyerek tanımlamıştır.
© AndreasGursky Sanat tarihi boyunca ortaya çıkan akımlar karşısında, 1960’lı yıllarda sanat akımlarının klasik tavrı gibi kendinden önceki tavırdan beslenenya da karşıt olarak doğan Minimalizmin, şekil ve biçim konusundaki çıkarımsaltavrı, ritimsel ve yalın hallerinin yanı sıra sadeliğin ön planda olduğu, içeriği basit anlatımla oluşturulan bir tarz olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde minimal fotoğraf örneklerine bakıldığında estetik anlayışını sorgulatananlatımıyla bu akım, izleyeni düşünmeye itengörselliğiile ve özellikle seyirciye verdiği psikolojik etkinin önemsendiği bir ifade biçimi haline gelmiştir. Minimalizm bu özellikleri ile günümüzde başta fotoğraf ve resim olmak üzere sinema, müzik, edebiyatve mimarlık gibi birçok sanat dalında halen etkilerini sürdürmekle birlikte kendisinden sonra gelecek sanat akımlarının ortaya çıkmasında da etkili olmuştur.
Sonuç olarak günümüz sanat ortamında minimalizm akımı, fotoğraf alanında ele alındığında, üretilen fotoğrafta içerikten çok biçimsel özelliğin öne çıktığı, sanatçının öznel mesajını minumum görsel, nesne, renk, çizgi, dokuya indirgeyerekortaya koyduğu bir alan olarak kendini göstermektedir.Nesnenin salt grafiksel öğelerinin detaya indirgenerek çekilmiş fotoğrafları minimalist olarak adlandırılmamalıdır. Nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekmek ve nesnenin tarihsel, sembolik anlamlarını minimuma indirmek amacı güdülmelidir.
Kompozisyonlarda sadeleştirme yapılırken durum anlatımını çağrışımlarla yapmak yerine, fotoğrafı içerik olarak her türlü nesnel çağrışımdan arındırmaya çalışılmalıdır. Bu bağlamda minimal sanat bazı noktalarda yanlış algılanmakta, detay ve soyut fotoğraf ile arasındaki sınır çizilememektedir. Minimalistler ayrıntılı olmazlar, bir özneyi betimlemezler. Görülen ne ise odur, arkasında bir şey aranmaz. Gerçekçilik, nesnellik, sadelik gibi oluşumlardan beslenir. Biçimsel yalınlaşma, hazır malzeme kullanımı ve sanatçının malzemeyi kullanırken kişisel izlerine yer vermemiş olması Minimalist anlayışın en tipik göstergesidir. Son noktada Minimalist bir santçı sembollere önem vermez, asılderdi eser - izleyici – mekân arasındaki ilişki bağlamındadır.
Kısaca Minimalizm; çıkarımsal sanat ’tır…Nilay İşlek (Ph.D) Ege Üniversitesi –İletişim Fakültesi Radyo-Tv ve Sinema Bölümü
Kaynakça
Döl, Attila ve Avşar Pelin. "Minimalizm Akımı Kapsamında Nesne Anlayışının Yeniden Değerlendirilmesi". İdil Sanat ve Dil Dergisi, 2013
Germaner, Semra. 1960 Sonrası Sanat. İstanbul: Kabalcı,1997
Kahraman, Hasan Bülent. Sanatsal Gerçeklikler, Olgular ve Öteleri. İstanbul: Yapı Kredi, 1995
Kavrakoglu, Füsun, “Çağdaş Sanat’a varış” http://blog.kavrakoglu.com/ ,2015
Minimal Art, Daniel Marzona, ed. Taschen (Englis Edition), 2004
© Nilay Ulug
© Nilay Ulug
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1000730
|
|