|
|
|
Murat Selam
Hindistan’ın en kutsal şehri – VARANASİ
Geldiğim andan itibaren kendimi bir film setindeymiş gibi hissettiğim bir yer oldu Varanasi. Agra’dan yaptığımız bir tren yolculuğu sonunda gün doğarken vardık şehrin yeni kısmına.
(Foto.1,2) Tren istasyonlarında bir Hindistan klasiği olan ineklere de rastladık tabii.
(Foto.3) Ancak Varanasi’nin kalbi Ganj nehri kıyısına kurulmuş olan eski şehirde atıyor. Araç trafiğinin giremediği eski şehre daracık sokaklardan yürüyerek ulaşıyoruz.
Varanasi ya da eski adıyla Benares, Hindistan'ın Uttar Pradeş eyâletinde bir şehir. Hindularca kutsal sayılan Ganj nehrinin sadece tek bir kıyısında yer alıyor. (Foto.4) Şehir binlerce yıldır ibadet etmek için ülkenin her yanından kara ve nehir yoluyla gelenleri misafir ediyor.
Varanasi, şehrin koruyucu ve aynı zamanda yok edici tanrı olan Şiva Vishwanat’ın şehri olarak Hinduizm’in en kutsal yerlerinden biri.
Birçok Hindu 2.500 yıldan bu yana, ibadetin yanısıra aynı zamanda Hindu kültür ve bilim merkezi olan bu şehre hac amacıyla geliyor.
İbadet eden Hinduların hoşgörüsü karşısında şaşırdığımı söylemem gerekiyor. İnsanları ibadet ederken fotoğraflarken mümkün olduğu kadar tele ve zoom objektifler ile çalışarak rahatsız etmemeye çalıştım. Kimi zaman fotoğraflarken farkedildiğimde hoşgörülü davranarak ve el sallayarak rahatsız olmadıklarını belirttiler.
Nehrin Varanasi şehrine ait tüm kıyısı Ghat adı verilen merdivenler ve basamaklardan oluşuyor. (Foto.15) Bu şekilde yüze yakın yanyana sıralanmış Ghat var. Yerlerde yatan çok sayıda insana rastladık. Taşlarda bu kadar rahat yatan başka bir millete rastlamadım.
Nehir kıyısında Hinduların kutsal banyolarını aldıkları Gahtlarda renkli manzaralar oluşuyor.
Ganj nehrinde yıkanmak günahlardan arınmak anlamına geliyor. Son derece kirli görünen nehir suyunu içenlere bile rastladık. Bir ingiliz düşünür “Bu su o kadar kirli ki mikrop bile yaşayamaz!” demiş.
Varanasi, dindar Hinduların ölüm için özellikle tercih ettikleri bir yer.
Orada ölmeyi ve öldükten sonra yakılıp küllerinin nehre atılmasını isterler. Burada ölmek ve yakılmak ruhun yeniden dünyaya gelmesine tekrar Dünya’da çile çekmesine engel olmak demekmiş. Bir kişinin yanması için 360 kg. civarı oduna ihtiyaç oluyormuş.
Yani bu iş kolay ve ucuz bir iş değil. Bu nedenle Varanasi’de ölüsü yakılan kişiler genelde üst kasta mensup kişiler oluyor.
Çocuklar, din adamları ve hamile ölmüş kadınlar, kötü hastalıklara yakalananlar yakılmıyorlarmış. Onların ölüleri taş bağlanarak ganj nehrine atılıyormuş. Yakılma sırasında kadınların bulunması yasak. Eskiden Hindistan’da ölen adamların yanında karılarının da canlı canlı yakıldığı (Sati) bilinmekte. Bu korkunç gelenek İngilizler tarafından yasaklanmış. Ölü yakılma törenleri sırasında fotoğraf çekilmesi konusunda dikkatli olunması gerekiyor. Uzaktan fotoğraf çekilmesine aldırış etmiyorlar ancak yakından ve ölü yakılan alana girerek fotoğraf çekilmesi yasak.
Neredeyse 24 saat ölü yakılan, kutsal banyoların alındığı Ghat’larda başka önemli bir faaliyet de çamaşır yıkamak! Kaldığımız otellerin de çarşaflarının burada yıkandığını allahtan son gün öğreniyoruz.
Varanasiye gidildiğinde kaçırılmaması gereken iki olay var. Hindistan’da birçok şeyin tanrısı olduğu gibi Ganj nehrinin de tanrısı var. O da Ganga. Sözünü ettiğim bu iki olay Ganj nehri tanrısını kutsama töreni (Ganga Aarti). Biri gün doğumunda, diğeri ise gün batımında gerçekleşiyor. Törenler ilginç ritüelleri, renkli görüntüleri ile son derece güzel anlara tanıklık etmenizi sağlıyor.
Sabah Ganj nehrinden gün doğumunu izlemek ise ayrı bir güzellik.
Yılın belirili zamanlarında Naga Baba adı verilen çıplak dolaşan Hindulara rastlamak mümkün. Bu kişiler kutsal banyolarını aldıktan sonra yanmış külleri üzerlerine sürerek bir hayalet görünümünü alıyorlar.
Renkli İnsanları, Hindu Rahipleri (Sadular), 365 gün devam eden törenleri ile bu Dünya’da ilginç ve mistik olarak adlandırılabilecek ender yerlerden biri Varanasi. Her Gezgin ve Fotoğrafçı için eşi bulunmaz bir mekan.
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1001735
|
|
|
Copyright and "Fair Use" Information
Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir. Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır. |