1. Estetik Düşünce Düşünce ve estetik; sanatta varlığı, gerekliliği ve zorunluluğu yadsınamayan iki temel ve önemli olgudur. Bu olguların varlığı ve birlikteliği, sanata güzellikler ve zenginlikler kazandırır. Bir sanat yapıtının üretimi öncesindeki aşamalar düşünüldüğünde, düşünce ve imgelemin en temel ve öncelikli aşamalar olduğu görülür. Doğru ve güzel temelli düşünsel aşama, yapıtın değer olmasına yöneliştir. Her düşünce, her imgelem güzeli yaratmaz, güzele götürmez. Sanatçının kişilik ve karakter altyapısı, birikim ve deneyimleri, yapıtın üretim öncesi tasarım ve imgelem aşamalarında kendini gösterecektir. Sanatçıyı güzele götüren süreç bu dönemdir. Sağlıklı ve pozitivist bir kişilik altyapısına sahip sanatçının yapıt üretimi güzel temelli olacaktır. Kendisiyle barışık olmayan, olamayan, güzeli ve güzellikleri ruhunun ve kişiliğinin derinliklerine yediremeyen bir sanatçının yapıtlarıyla güzele ulaşması zordur! Bu, katı bir hüküm gibi görünse de, ciddi bir analizle konunun önemi kavranabilecektir. Zaten, değil midir ki; sanatçının yapısı, ürettiği – üreteceği yapıtların ruhunu oluşturur. Sanattaki bu ayrışmazlık, üretilen yapıtların değer olup olmadıklarını belirleyebilecek en ciddi olgudur. Düşüncelerde var olması gereken estetik içerik ve nitelik, üretimin her aşamasında sanatçıdan yapıtına yansıyacaktır. Estetizmden uzak ya da yoksun bir sanatçının yapıtları ile güzele ulaşması, izleyicilerine güzeli ve estetizmi yaşatması hiç kolay olmayacaktır. Bir sanatçının kişilik altyapısını, karakteristik özelliklerini, kendisiyle barışıklığını ya da optimistliğini, estetizme yakınlık ve uyumluluk boyutunu, onun dışından tümüyle anlamak zor olduğu içindir ki, bu sorgulama ve analizi, her sanatçı kendi iç dünyasında yapmak ve değerlendirmek durumundadır. Estetizmi içselleştirdiği ölçüde sanatçı güzele, güzellikler üretmeye yakın olacaktır. İzleyiciler ya da diğer sanatçılar, sanatçının kimliği ile yapıtlarına yorum getiremezler: yapıtları, zaten sanatçının iç dünyasının ve estetik düşünce ve değerlerinin tümüyle dışa yansımasıdır. Bir sanatçının yapıtları, doğru bir analiz ve irdeleme sonucunda, o yapıtı üreten sanatçının estetizme ne denli yakın ya da uzak olduğunun göstergesidir. 2. Estetizm imgelemi ve imgelerde estetiğin varlığı
Her güzel olan, öncelikle düşüncelerdeki güzel hayallerle başlar. Güzeli hayal eden (imgeleyen) onun için tüm iç dinamikleriyle en aktif şekilde beyninin tüm hücreleriyle harekete geçer. Güzel, doğru ve pozitivist niteliklere sahip olmayan bir kişilik yapısı, güzeli hayal etmeyi bile beceremeyecektir. Güzeli hayal etmek için altyapınızın ve birikimlerinizin buna elverişli ve estetik temelli olması gerekir. Bir sanatçı, öncelikle kendi varlık temellerini, değerlerini ve estetizme ne denli yakın olduğunu ya da olabileceğini objektif bir şekilde analiz etmek ve irdelemek durumundadır. Eğer kendi kişilik ve estetik altyapısı bu durumdan uzak ise öncelikle bu durumu düzeltmeye çalışmalıdır. Sanatçı, kendi kişiliğinin, güzeli ve güzel olan her şeyi gerçekten seven ve yeni güzellikler yaratabilecek bir içsel zenginliğe sahip olduğunu keşfetmek, bilmek, anlamak ve buna inanmak durumundadır. Güzelin var olduğuna ve kendisinin de yeni güzellikler ve yeni değerler yaratabileceğine inanan bir sanatçı, öncelikle bir yapıt yaratmanın öncesinde güzellikler hayal etmenin gerçeklik boyutunu yaşamalıdır. Yaşanacak bu boyut, sanatçıyı güzelliklere yönlendirecektir. Ve tabii ki, her güzel, güzel hayallerle, hayal etmeyle başladığına göre, başarılı bir sanat yapıtı için zor başarılmak üzeredir: sanatçı, estetizm imgelemi için doğruya yönelmiş demektir. Bir sanatçının imgelerinde estetizm var ve sürekli olmalıdır. Sanatçının her zaman güzeli düşünen, güzeli arayan ve hep güzeli hedefleyen bir yapıya sahip olabilmesi için, tüm hayallerinin ve düşüncelerinin estetik içeriğe sahip olması, estetik değerlerle dopdolu olması gereklidir. Güzeli imgeleyen her sanatçı, yüzünü, yönünü güzelliklere çevirmiş, güzellikleri hedeflemiş olur. Hayal ve tasarımla başlayan estetik düşünsel gerçeklik ve güzele yönelim, sanatçının yeteneksel değerleri oranında, bir şekilde mutlaka üretilecek sanat yapıtlarına da yansıyacaktır. Bu mutlaklık, sanatın, sanatçının ve sanat yapıtlarının varlık gerçekliğinin temel nedenidir.
3. Güzelin imgelemi ve yaratmak için düşünmek Sanatçının kişilik, karakter ve estetik altyapısı ile içsel değerler bütününün, estetizmin varlığı konusunda gerekli tüm içeriğe sahip olduğunu varsayarak, bir sanat yapıtının yaratımında sahip olunan bu içsel estetik değerlerin, yapıtın yaratılması sürecinde ne tür düşünme aşamaları yaşadığını irdelemeye başlayalım. Sahip olunan estetik içsel değerler bütünü, sanatçıyı doğrudan, tartışmasız ve sorunsuz bir şekilde güzele yöneltecektir. Güzele yönelmek, güzeli hayal etmenin sonucunda olasıdır. Estetik bir düşünsel altyapı ve içsel zenginliğe sahip sanatçı, hayal ettiği güzellikleri, estetik içeriği ve nicelikleri yapıtına yansıtabilmenin içsel kaygılarını yaşayacaktır. Hayal edilen güzellik; tasarımsal estetik ya da tüm işlevselliği ile estetizm, sanatçının tüm duyularıyla yapıtına yönelmesini sağlayacak, yapıtına odaklayacak ve hayallerindeki kusursuz güzelliği ve estetizmi yapıtında görebilmenin, yapıtına yansıtabilmiş olmanın tatlı zevkini yaşatacaktır. Yapıtın üretim – yaratım sürecinin her bir aşamasında, içsel denetim mekanizmasıyla kendisini, düşüncelerini hep güzelle özdeş hissedecektir. Sanatçı, hissedilen bu güzellik özdeşliğini yapıtına yansıtabildiği, yapıtında görebildiği oranda başarıyı ruhunun derinliklerinde yaşayacak ve değer olabilmiş bir sanat yapıtı yaratabilmiş olmanın haz ve mutluluğunu yaşayacaktır. Güzel’in; güzelin hayalinin, güzel düşüncelerin tümüyle yapıta yansıtılabilmesi, sanatçının içsel estetik değerler bütününün yapıtta yaşatılması anlamına gelecektir. Böylesi bir yapıt, sahip olduğu estetik içerik ve estetik zenginlik nedeniyle, sanatçıyı, zorlu bir üretim süreci sonunda başarıya ulaştırmış olacaktır. Doğal olarak her sanatçının en büyük hedefi, güzeli bulmak ve yapıtına yansıtmak; ya da hayallerinde yarattığı estetik biçim ve niteliklere sahip “güzel”i duyumlaması ve düşünsel süreç sonunda yapıtlarında yaratmasıdır. Ancak, her sanatçının temeli ve en büyük hedefi olan güzeli bulmak ve yapıtına yansıtarak yaşatmak ve ölümsüzleştirmek eylemi, sürecin düşünsel aşamasında estetizmi dolu dolu yaşaması ile doğru orantılı olarak yapıtına aktarması, düşünsel dünyasının zenginliği boyutunda gerçekleşebilecektir. “Güzel”e ulaşmayı her sanatçı mutlaka ister; ama ona ulaşan, onu elde edenler ancak güzeli yaratmak için yoğun bir estetik düşünsel süreç yaşayan, titiz ve özenli teknik çalışmalarını başarıyla sonuçlandıranlar olacaktır. Yaratmak için düşünmek... Her düşünen birşey yaratamaz! Düşüncelerimizin akılcı altyapısı ve doğru bilgi zenginliğimiz ve doğru dayanaklarımız, yaratıcılığımızı doğrudan etkiler. Bir sanatçının, yapıtının üretim aşaması öncesinde, imgelem ve tasarım aşamasında, çokça, derin ve yoğun bir şekilde düşünmesi gerekir. Bu derin ve analitik öndüşünme süreci, birşeyler yaratmaya yönelmenin ilk aşamasıdır. Gerekli donanıma sahip olan sanatçı, estetik, derin ve yoğun düşünceleri sonunda tasarladığını yaratmayı becerebilecektir. Birşeyler yaratabilmek için düşünerek, sahip olduğu doğru, zengin bilgi altyapısıyla, deneyim ve birikimleri oranında sonuca - başarıya ulaşabilecektir. 4. Estetizmin düşüncelere hakimiyeti Nasıl ki her düşünce bir sonuç, bir şey yaratmıyorsa; her düşüncenin estetizmle özdeş olması da beklenmez. Bu bir varlık gerçeğidir. Düşüncelere estetizmin hakimiyeti, eğitimle belki bir yere kadar sağlanabilir, ama sanatsal anlamda yaratıcılığa eğitimle sahip olunmaz. Bireysel çabalar insanı bir yere kadar götürebilir; sanatsal başarılar da kazandırabilir belki. Ama gerçek anlamda estetizmin düşüncelere hakimiyeti durumu, sonradan eğitimle bir yere kadar verilebilse, kazanılabilse de, her birey için kolay ve olası değildir. Düşüncelerine estetizmin hakim olduğu sanatçı, güzele ulaşma ve güzeli yaratma başarısında, kendi öznel kontrol değerlerinin dışında kalarak her zaman estetzmin içinde olacaktır. Hep estetik düşünecek, estetizm çerçevesinde hayaller kuracak, tasarımlar yapacak ve hep kendisini “güzel”e doğrudan odaklanmış bulacaktır. Hani denir ya: “her çizdiği, her yontusu, her notası, her karesi bir değer olan sanatçılar!” İşte, düşünceleri tümüyle estetizmin etkisi altında bulunan, her soluğu sanat olan insanlardır bunlar. Vurgulamak gerekir ki; sanatçının içsel değerlerinin zenginliği, kendisiyle barışıklığı ve estetizmle özdeşleşmiş düşünsel dünyası, “güzel”e ve güzel değerlere doğrudan odaklanmış olacaktır. Her sanatçının kendisini ciddi ve objektif bir şekilde sorgulaması ve değerlendirmesi, acımasız analizler ve irdelemeler yapması gereken en önemli konu da budur. 5. Sonuç Her sanatçının zorunlu birtakım gereksinimleri vardır. Bu gereksinimlerin en son sıralarında yer alacak olanlar ekipmanı, araç gereçleridir. Sahip olunan ekipmanın değeri ne olursa olsun, insanı sanatçı kılmaya asla yeterli olamaz. Sanatçının temel gereksinimlerinin en başında yer alması gereken, sanatçı kişiliğin gerektirdiği düşünsel dünyasında estetizmin hakimiyetidir. Estetizmle özdeşleşememiş bir insanın gerçek anlamda sanatçı bir kişiliğe sahip olması beklenmez ve umulmaz. Estetizmden yoksun bir düşünsel dünyaya sahip bireyin, diğer her şeye sahip olması, onu sanatçı kılmaya yetmeyecektir. Sanatçının en temel gereksinimi, varlık nedeni olan düşünsel estetizmdir.
Mahmut Özturan
Aralık. 2009 www.mahmutozturan.net
|