Türümüz dışındaki tüm canlıların tekdüze bir üreme
metodolojisi var. Herhangi bir başka canlı türü olsaydık, “Cinsellik”
temalı bir sayı hazırlamaya kalkışamazdık. Çünkü anlatacak veya
“gösterecek” çok zengin bir malzememiz olmazdı. Oysa sorun şu ki, çok da
kafa yormadan seçtiğimiz dosya konumuzla kısa bir süre içinde nasıl bir
işe kalkıştığımızı anladık. Durumu farkettiğimizde ise aldığımız “haz”
nedeniyle geri dönülemez bir noktaya varmıştık. Hiç bir zaman bu çapta
bir girişim cinsellik mevzuunu her yönüyle ele alabildiğini iddia
edemez. Hele de insan cinselliği gibi sınırları ve zenginliği neredeyse
uçsuz bucaksız bir alana girişmişse... Bir başka engel de ciddi sosyal,
mesleki konum vs. gibi kısıtları bulunan bir ekip olarak hiç birimizin
bu sansürperver devlet tarafından pornoculukla suçlanmayı göze
alamamamızdı. Çıplak kadın başına bile tahammül edemeyen bir sistemde,
nasıl bir sınırlamayla cinselliği, erotizmi hatta pornografiyi
işleyebilecektik? Bir yanda insan aklının cinselliğe ilişkin sınırsız
kapasitesi öte yanda tamamen tahakküme dayalı toplumsal, hukuksal ve
siyasi baskıların varlığı ikilemini nasıl aşacaktık? Bir yanda
özgürlükçü bireyler olarak kendi zihnimizdeki engelleri yıkarken, öte
yandan sınırlarımızı belirlemek için otosansür tartışmaları yapıyorduk.
Bir internet dergisini nasıl poşete sokabileceğimizden, çıkış
tarihimizin mutlaka ayın 31 ‘ine denk getirmeye, adımızı bu sayıya özgü
olarak “Popografya” olarak değiştirmeye kadar akla gelebilecek her tür
espriyi yaparken aslında içimizdeki sinsi “endişe” duygumuzu
gizliyorduk. Herşeye karşın bir görsel kültür
dergisi olarak oldukca cesur ve iddialı ama bir o kadar da nitelikli bir
sayı hazırladığımıza inanıyoruz. Ateşle imhitanımızı geçtik sanırız.
Eleştirilecek pek çok şey vardır elbette. Sizlerin geri bildirimleri
bize yol göstermeye devam ediyor. Bizi eleştirilerinizden de,
önerilerinizden de mahrum bırakmayın. 21. sayı ve
11. yılı bitirirken bu uzun serüvenin sonunda ciddi ve kalıcı bir
birikim yarattık. Derginin sayılarının CD olarak basılması veya en
azından pdf haline getirilmesi yönünde yoğun bir taleple karşı
karşıyayız. Bu gün için elimizdeki insan gücü böylesi bir proje için
yeterli değil. Ama bu kollektif oluşuma katkıda bulunacak gönüllülerin
tekliflerine açığız. Bunu da duyurmuş olalım. Bu
sayıda yayın kurulundan eksiklikleri bizim için yeri doldurulamaz iki
arkadaşımızı uğurladık. Onların emekleri ve katkıları sayılamayacak
kadar çok. Ancak, Mahmut Özturan’ın, yoğunluğu nedeniyle yayın
kurulundan ayrılsa da, dergiye katkıları devam ediyor. Tanımaktan büyük
zevk duyduğumuz Zeynep Şişman ise iş disiplini ve çalışkanlığı ile
derginin belkemiklerinden biriydi. Her ikisini de sevgiyle uğurluyor,
herşey için çok teşekkür ediyoruz. 14 Şubat Sevgililer Gününüz kutlu olsun. 68 kuşağının o şanlı ve asla güncelliğini yitirmeyecek sloganıyla veda edelim... “SAVAŞMA, SEVİŞ...” 14 Şubat 2009
|