FOTOĞRAFÇI TÜRLERİ ÇOKCEPLER Sevgili dostlar; Ülkemizde yaşayan fotografçı türlerini tanıtmaya devam ediyoruz. Yalnız, "Ülkemize özgü" demeyişime dikkat çekmek istiyorum. Zira, bu defa satırlarıma konu olan tür göçmen bir türdür ve onunla dünyanın herhangi bir yerinde, en beklenmedik anda, örneğin gizli sevgilinizle Şubat ayynda Kıbrıs sahillerinde üstsüz güneşlenirken karşılaşabilirsiniz. Çokcepler, bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi Keçeyelekler türü ile akrabadır. Ancak farkları benzerliklerinden çoktur. Örneğin, keçeyelekler genellikle taşıt trafiğine kapalı oldukları halde, bir çokcebi henüz durmamış bir otomobilden, motordan, helikopterden vs. dışarı (veya içeri) atlarken görebilirsiniz. Çokcepler de, tahmin edilebileceği üzere keçeyelekler gibi yelekli bir türdür. Ancak çokceplerin sırtındaki yelek keçeyeleklerinkinin aksine, istendiğinde çıkartılabilir ve genellikle en kalınından branda bezinden yapılmıştır. Bu yelek aslında sırta giyilen bir çantadır. Söz konusu çant -pardon yeleğin üzerinde, türe adını veren sayısız cep yer alır. Bazı ileri vakalarda, bu irili ufaklı ceplerin pantalona, eldivene, hatta ayakkabılara kadar sirayet ettiği görülmüştür. Az yukaryda "sayısız" sözcüğünü abartı için kullandığımız sanılmasın; bir çokcebin kendisi bile zaman zaman yeleğinde daha önce farketmediği yeni cepler bulabilmektedir. Bu buluşun olgun bir çokcebi ne kadar mutlu ettiğini bilmem söylemeye gerek var mı? Cep miktarı hakkında daha iyi fikir verebilmek için, şunu da ekleyelim: ortalama bir çokcep yeleğinin imali için kullanılan kumaş parçaları yan yana eklendiğinde, bir futbol sahasını örtebilmekte, böylece çok daha hayırlı bir iş yapabilmektedir. Lütfen bu cümleyi kayıtlardan çıkartın. Evet, ne diyorduk? Tabii, bir de bu ceplerin içleri var. Keçeyeleklerden söz ettiğimiz bir önceki yazımızda, ceplerinin kullanılmamaktan dumura uğradığını ve zor farkedilecek kadar küçüldüklerini belirtmiştik. Bir çokcep ise yeleğinin ceplerine en az iki farklı 35 mm fotograf makinesi sistemini, 1 yıl yetecek kadar filmini, yedek filmlerini, geçen yıldan unuttuğu yedek filmlerini, en az 100 makara pozlanmış ancak ceplerde unutulmuş/kaybolmuş filmi, pijama, diş fırçası ve çalar saatini, en az yirmi farklı tükenmez kalemini, yarım kilo beyaz leblebisini, fotograf çekerken kadrajına girdiği için tanışmak zorunda kaldığı ve çektiği fotografın bir kopyasını vallahi yollayacağına söz verdiği 1500 kişinin sigara paketlerine, otobüs biletlerine vs. yazılmış adreslerini, ve çok sayıda diğer ıvır zıvırı gelişmiş cepleri sayesinde her an yanında taşıyabildiği için haklı olarak kendisiyle gurur duyar. Çokcepler, gelişme süreçleri içinde yelekleri yavaş yavaş ağırlaştığından, zamanla kendilerinin pek farkında olmadığı müthiş bir bel ve bacak kuvvetine sahip olurlar. Bu kuvvet öncelikle, bir çelik dolap ağırlığına ulaşan yeleği taşıyabilmek için elzemdir. Ancak, sırtından yeleği çıkan bir çokcebin kendisi de kontroldan çıkabilir. Istanbul'da, kalabalık bir şehir hatları vapurundan hızla iskeleye atlarken yeleği her nasılsa sırtından fırlayan yaşlı bir çokcebin, kendisini dehşetle izleyen gözlerin önünde tam 30 metre yüksekliğe sıçrayarak iskele binasının damına düşüşü belleklerimizde tazeliğini korumaktadır. Hatırlarsanız, yelekle birlikte denizin dibini boylayan malzemenin dökümü hiçbir zaman sağlıklı olarak yapılamamıştı. Nitekim, bir çokcebi bekleyen en büyük tehlike de denize düşmektir. Çünkü, görünüşleri çok benzese de, can yeleği takmış bir kişi ile bir çokcebi ayıran temel özellik, su üzerinde kalabilme yeteneğidir. İşte böyle sayın okuyucular. Sıra yavaş yavaş hiçbir şeyi beğenmeyen ve bir büyüğümün dediği gibi "Cehenneme atsalar 'Odunlar yaş!' diye şikayet eden" kendi türüme, yani Negatifadamlar'a geldiğinden, fotografçı türlerini anlatmaya burada son veriyorum. Bir sonraki yazımda bakalım hangi konuda görüşmek üzere. Negatifadam
Orhan Cem Çetin
|