Hasan Bülent Kahraman
Geçenlerde
Guardian'da reklam dünyasıyla ilgili bir yazı yayınlandı. Yazar, her
şeyin resmedildiği bu ortamda sadece ereksiyon halindeki penisin henüz
afişlere çıkmadığını saptıyordu. Reklamcılık nicedir cinselliği
kullanıyor, son aşama olarak bu yola gidebilir, yeni bir patlama
gerçekleştirebilir diyordu. Cevap, Independent'da yayınlanan bir
haberden geldi: İngiltere'deki televizyon kanallarında cinsellikle
ilgili programlar doygunluk noktasındadır ve bu programlar her gün biraz
daha seyirci kaybetmektedir. Bu bir yana, programlar insanların cinsel
yaşamları üstünde de olumsuz etkiler bırakmakta, onları bu 'heyecan'dan
uzaklaştırmaktadır... Yazar yazısını İngilizvari bir tutuculuk içeren şu
öneri ve yorumla bitiriyordu: Cinsellik tek başına bir programı
taşıyamaz. Mutlaka bir öyküye dayanmalıdır. Bu kavramı işleyen sanatsal
yapıtlar da 'iyi' sanat yapıtları olmalıdır. Gerçekten de
televizyonlarda ortaya çıkan bu cinsellikten kaçış 'sorununun' nedeni bu
olabilir mi? Hem acaba cinsellikten gerçekten de kaçılmakta mıdır?
Sözü
uzatmadan söylemek gerekirse iki sorunun cevabı da hayırdır. Nedeni
açık: Independent yazarının yaklaşımı sanal dünyanın cinsellik kavramına
ve onun yaşanma biçimlerine eklediği boyutlardan habersizdir.
Sanallığın gündelik hayattaki en önemli karşılığı olan Internet
insanlara bu konuda bambaşka olanaklar ve seçenekler sunmaktadır ve
cinsellik daha önce hiçbir dönemde olmadığı kadar çok insanı çekerek
onların yaşamına girmektedir.
Bir grup insan elbette cinselliği
olağan koşullar ve sınırlar içinde yaşamayı düşünebilir. Elbette
cinselliğin estetik bir duyarlılık içinde ifade edilmesi gerektiğini
savunabilir. Ama öte yanda bir de yaşanan bir gerçek var. Cinsellik,
bugün her zamankinden çok daha fazla karmaşıklaşmış, ayrıntılanmış ve
çetrefilleşmiştir. Gene önceki dönemlere oranla bu durumun
yaşanmasındaki en önemli fark 'sapkınlık' kavramının gitgide
hayatlarımızdan uzaklaşmasıdır. Aykırı cinsel tercih ve kimlikler
geçerlilikleri kabul edilerek meşrulaşmaktadır.
Internet de tam
bu noktada devreye giriyor. Cinselliğin eşleniği olan fantezi kavramının
somut olarak yaşanması için sayısız olanak sunuyor. Konuşma odaları,
her türlü görüntünün sunulduğu siteler, insanların eş bulduğu hatlar, en
mahrem durumların kamusal dünyaya açıldığı programlar var orada. Dahası
da var. Geçenlerde bizde de haber olduğu üzere, insanlar yaşamlarının
Internet üstünden hiçbir sansüre uğratılmadan izleyenlere aktarılmasına
razı oluyor. Sansür zaten akla gelmeyecek bir şey. Çünkü eğer ilginiz
kısıtlanan bölüme dönükse hemen doğrudan onu işleyen bir kanal bulmak
mümkün.
Bütün bu olup bitenin önemi galiba şurada. İnsanlar, geç
yirminci yüzyılda özlerini keşfediyor. Onu her türden baskının dışında
kalarak algılamak ve 'kullanmak' istiyor. Gövde politikalarının
sağladığı bu büyük olanağın bir uzantısı olarak da cinselliği doğrudan
ve kendileri olarak, kendi benlikleri ve bedenleriyle yaşıyorlar. Bunun
gerçekleştiği bir ortamda donuk, kurmaca bir imgeyle belirlenen
cinselliğin kimseye vereceği bir şey kalmamıştır. Bu, insanı
tutuklayacağı söylenen sanal dünyanın onu hiç olmadığı kadar
özgürleştirmesi ve insanlığın ilk kez bir cinsel devrim yaşamasıdır.
Bakalım devrim evlatlarını nasıl ve ne zaman yiyecek...
|