Editör

Osman Ürper

Yayın Kurulu

Şeyda Aytem
Ayşegül Çakır






Fotografya Yayın Kurulu
adına İmtiyaz Sahibi
Ş. Uğur Okçu


E-Mail Fotografya
fotografya@ada.net.tr

Yayınlanmasını İstediğiniz
Fotoğraf Haberleri İçin

fotografya@fotografya.gen.tr

ADANET Fotoğraf Editörü

Ş. Uğur OKÇU
 
ara


    Sayılar    Sayı 5    Fotoğrafı Düşünmek
Fotoğrafı Düşünmek Rudy Bender

Temele dönüş atölye çalışmalarımda öğrencilerime iki ifade vurguladım. Çoğu fotoğrafçı kördür ve fotoğraf eski ustaların aracıdır.

Birinci ifade herkese çelişkili görünürdü. Eğer siz kamerayı odaklayabiliyor ya da arabayı sürebiliyorsanız nasıl kör olabilirsiniz. "Etrafınıza bakınmak ve dünyadan gelen görsel ipuçlarına tepki göstermek görmek değildir" diye devam ederdim. Benim kitabımda görmek aktif ve sürekli olarak devam eden "dünyayı nasıl yorumlayacağımıza dair" bir algılama, sınama ve değiştirme işlemidir.

Başlangıçta fotoğraf bütün sanatların içinde öğrenilmesi en kolay sanat olarak görülmüştür. Daguerreotype'e hafızası olan bir ayna denilirdi. Fox Talbot, collotype işlemini doğanın kalemi diye adlandırmıştı. Eğer bir kişinin kimyasal işlemleri öğrenecek kadar sabırlı olduğunu kabul edersek, bütün yapması gereken kamerayı tripoda yerleştirip cisme yönelip lensin kapağını açmak ve odaklayarak gerisini doğaya bırakmaktı. Hiçbir zaman nasıl çekileceğinin öğrenilmesi için yıllar harcanması gerektiği düşünülmüyordu. Fotoğraftaki teknolojik gelişmeler ile görüntü elde etmek için teknolojiyi öğrenmenize gerek dahi bulunmuyordu. Sadece odakla ve çek, gerisini de teknolojiye bırak.

Başlangıçta tamamı çok basittir. Birçoğumuz mutlu birer fotoğraf çekicisi olarak işe başlarız. Vizörümüzün içinden kafaları ve binaları odaklarız ve çekeriz. Bu saçma bir görüştür ve zamanla monotonlaşır.

Birçok kişi Herman amcanın kafasının üzerinden ağaç çıkan şipşağına bakmaktan rahatsız olmaz. Onların Hologram hafıza bankalarında, Herman amcanın binlerce görüntüsü, anısı ve ses kaydı bulunmaktadır. Yaşlı Herman'ın şipşağı, hologramı üç boyutlu görüntüye çeviren bir işarete dönüşür. Hafızalardaki playbacki çalıştırır ve artık onlar baskıyı görmezler. Hatıralarına dönerler. Şipşağın geçmişte yaşananları anımsatma gücü insanları her sene milyonlarca fotoğraf çekmeye yönlendirir.

Fakat bazılarımız için öyle bir gün gelir ki favori fotoğraflarımız bile anılarımızı canlandıramaz olurlar. Kumsaldaki piknik sırasında çekilen favori bir fotoğraf kolumuzu hafifçe yalayan ılık meltemin anısını, suların sürüklediği ağaç dallarının için için yanarkenki acı tadını anımsatamaz olur. Hepsi gitmiştir. Çünkü hisleri devam ettirecek güncel birşey kalmamıştır.

Bu olduğu zaman Herman amcanın kafasından çıkan ağacı görmeye başlamanız çok zaman almayacaktır. Eğer akıllıysanız bu fotoğrafları çekmecenizin arkasına atacak ve sigorta satıcılığı gibi daha üretken bir işe başlayacaksınız. Masumiyetinizi kaybetmişsinizdir. Artık ne kadar çekerseniz çekin hiçbir şey doğru görünmeyecektir.

Yalnız değilsiniz. Edward Weston'a göre ilk kez bir dağı çektiğinizde, o bir dağdır. Gelecek sefer çektiğinizde o artık bir dağ değildir. Yıllarca tekrar tekrar denersiniz. Sonra ansızın o tekrar bir dağdır.

Bu tecrübenin insanları piyasadaki her fotoğraf yayınının her sayısını satın almak ya da piyasadaki film-geliştirici kompozisyonlarının tamamını denemeye çalışmak gibi saldırganca davranışlara yönelttiği bilinmektedir. Daha iyi görüntüyü arama çabası o derece derindir ki tutkunuzu gerçekleştirme sürecinde profesyonele dönüşebilirsiniz. Bu işlem, eğer vazgeçmezseniz, tatmin edici sonuçlar alıncaya kadar yıllarca sürebilir. İşin gerçeği, iyi bir fotğraf yapmak aşağı yukarı Moby Dick'i altetmek kadar kolay bir iştir.

İlk başarılarımızın birçoğu dikkatlice düşünülüp tasarlanmış çalışmalardan çok mutlu kazaların sonucudur. Bir kere başladığımızda ele geçmeyecek görüntüleri ararken sayısız çekim yaparız. Ortalamalar kuralı biz niyetlenmesek de içlerinden bazılarının iyi olacağını söylemektedir.

Fotoğraftaki birçok kariyer mutlu kazalar sonucu başlamıştır. Ne anlatmak istediğimizi anlamak için, en yakınımızdaki bir şehir kütüphanesinin fotoğraf bölümünü ziyaret edin ve değişik fotoğraf dergileri tarafından yayınlanan fotoğraf yıllıklarını inceleyin. Herhangi bir yılda yeni, genç, parlak fotoğrafçılara çok az yer verildiğini göreceksiniz.

Bir yıllığı alın ve genç, parlak fotoğrafçıları bulun. Daha sonra izleyen yılların indekslerinden aynı isimleri arayın. Kaç tanesi sonraki yıllarda tekrar yer almışlar? Çok az yeteneğin ismini tekrar göreceğinize eminim. Bu yeni yıldızlar sadece editörün tarzını ve yılın konusunu bir araya getirebildikleri için oradadırlar.

Hepsi çok sık ve mutlu kazalar ile zaman tecrübelerindeki bazı şeyler o konuyu iyi görmelerini ve çekmelerini önceden hazırlamıştır. Onlar o cismi görüntülemek için doğru zamanda ve doğru yerdedirler. Ve beş kolay fotoğraf çekmiş olarak sahneden çekilirler. Sadece bir elin parmağı kadar fotoğrafçı yıldan yıla yeni görüntüler, gelişme gösteren yeni yaklaşımlar çıkarabilirler.

Eğer bu yayınlardaki isimlerin istatistiğini incelersek çoğunluğunun, herkesin saygı duyduğu ilk çalışmasını yayınlamadan önce fotoğraf ile en az 15-20 yıldır ilgilendiğini göreceksiniz. Eğer bir fotoğrafçı 35 yaşından önce başarabilmişse, o büyük bir ihtimalle ilk fotoğraf dersini dokuz yaşında babasının stüdyosunda almıştır.

Fotoğraf tüm sanatlar içinde öğrenilmesi en karmaşık olandır. Biz sanırım dağı tekrar dağ yaparken fotografik işlemlerin en açık modelini gözardı ediyoruz. Jones and Candit'in fotografik ton şeması teorisi ve bu şemadan ortaya çıkan zone sistemi teorisi resmin görünen küçük bir bölüdür. Ton skalası grafiği ve zone sistemi, bize materyal ve teknikteki farklılıkların ışığın gücündeki farklılıklar ile nasıl doku ve ton değiştirdiğini gözlemek ve kaydetmek için iyi bir malzeme oluştururlar. Farklı teknik işleri düzenleyebilmek için ton döngüsünün dört remel şemasını dahi kullanabiliriz.

Örneğin pozlama sırasında görüntüyü etkileyen işlemleri yansıma eğrisinde gösterebiliriz. Bu gibi konuları, merceklerin yansıması, ışık kaynağı ve teknikleri, filtreler ve filmin önceden pozlanıp sislendirilmesi gibi teknikler ile ton ve dokuyu değiştirme şeklinde listeleyebiliriz. Bu zone sistemini fotoğraf tekniğini öğretmek için iyi bir model yapar. Herşey görüntüye ve kağıda uygun pozlanmış ve geliştirilmiş negatiflerin orta dereceli kağıda basılması sistemine dayanır.

Bununla bereber zone sistemi fotografik işlemlerin tümünü içeren bir model değildir. Bu sistem herhangi bir görüntüde filtrelerin etkilerini ya da konudaki renk değişiminin ektiklerini direkt olarak açıklayamaz. Nihai baskı eğrisini tonlama ile değiştirebiliriz. Fakat değişen görüntü renginin duygusal ve algısal etkilerini zone teorisi ile açıklayamayız. Bu etkiler ancak denemeler ve ustalıkla elde edilebilirler. Kompozisyonun etkilerinden segi dizaynına birçok konu da ton eğrilerinin açıklama alanı dışındadır.

Herhangi bir fotografik işlem modeli bir görüntü yapmanın süreğen ve genel karakteristiklerini düşünmek zorundadır. Minor White'ın zone sistem atölyesindeki çalışmaları, öğrencilerin ilgilerini işlemin bu yanına yöneltme çabalarının bir parçasıydı. Ben maalesef bu atölyenin derslerine katılma şansına sahip olamadım. Fakat 1964 kış döneminde Blair Stop'ın San Fransisco sanat enstitüsünde White'ın kuramları üzerine verdiği konferanslar bu alana tekrar yönelmeme neden oldu. Stop o dönemde fakültenin dekanıydı ve White döneminde öğretim görevlisiyken O'nun yaz aylarındaki birkaç atölye çalışmasına asistanlık yapmıştı.

Kurs süresince Stop, White'ın kullandığı 2 diagramı kopyalamıştı. Onlar "White Üçgen Şemaları"ydı. Birinci üçgenin köşeleri nesne, görüntü ve fotoğrafçı olarak adlandırıldı. Bu üçgen fotoğrafçının etrafındaki konuları ilgilendirmesi, bu dünyadaki nesneleri görüntüye çevirmede nasıl kullanılabileceğini tartışmasını düzenlemek için kullanıldı.

İkinci üçgenin (şekil 2) köşeleri fotoğrafçı, görüntü ve seyirci olarak adlandırıldı. Bu diyagramın konusu, fotoğrafla ilgisi olmayan herhangi bir kişinin konuyla direkt temasa geçmediği halde konuya tepkisini tespit etmek edebilmek ve bunun fotoğrafçı ile bağını keşfedebilmekti. White, öğrencilerinin konuyu görüntünün nasıl yapıldığı ile hiç ilgilenmeyen seyircilerin gözüyle görmeye çalışmalarını sağlamaya çalışırdı.

sek1.jpg  sek2.jpg

Stop'un tartışma için 2 diyagramı tahtaya çizişini seyrederken ansızın nesne, görüntü ve seyirci etiketli üçgeni çizmeyi denedim. Seyircinin nesneyi nasıl algıladığını algılamak için bizim ayrıca, farklı kişilerin aynı görüntüye nasıl algılar geliştirdiklerini ve kendi dünyalarına yerleştirdiklerini bilmeye ihtiyacımız olduğunu hissettim. O zamanlar bu benim için akademik bir soru değildi. Fotojurnalizm kariyerim boyunca sabırla bu konu üzerine eğildim.

Yaklaşık 15 saniye sonra iki diyagramın özelliklerini tek diyagramda birleştiren bir diyagram olabileceği kafama takıldı. Bu diyagram elmas şeklinde olacaktı. Tepedeki noktayı nesne olarak adlandırdım. En alt bölüme de fotoğrafı koydum. Sol ve sağ köşelere sırayla fotoğrafçı ve seyirci yazıldı. Ben ayrıca nesne ile fotoğrafı bir çizgi ile birleştirip bu çizgiye "araç" (zone sistem gibi) adını verdim.

Bu, White'ın diyagramlarının bileştirilmesiyle oluşan, fotoğrafın psikolojik, sosyal ve algısal sürecini incelemeye yönelik ilkel bir modeldir.

sek3.jpg

Bu fotoğraf yapma işlemini keşfetmedeki ilk basit modelimdi. Farklı araçların, farklı teknik işlemlerin başlıklarını oluşturmak ve onların herbirini birbiriyle ilgilendirmek için fotografik ton şemasının dört temel grafiğini kullandığım zaman modeldeki her çizginin psikolojik, sosyolojik ve algısal ilgilerini kavramak zorunda olduğumu ve bu yüzden dağın tekrar dağ olabilmesi için neden bu kadar uzun süre gerektiğini daha iyi anladım.

O günden sonra, model beynimde ilk kez ortaya çıktıktan sonra, o benim için çözülmesi gereken dedektif hikayesi gibi bir şey oldu. Model şu anda çok fazla doğru içeriyorsa da hala bitirilemedi.

Rudy Bender

Çeviri: Devrim Koç




Ziyaretçi Sayısı:1000733
 
   
 
   
 

Barındırma: AdaNET

 

Copyright and "Fair Use" Information

Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.

Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır.

AdaNET Ana Sayfa X-Hall Instagram