|
|
|
otur Stirkoff
sağolun efendim.
ayaklarını uzatabilirsin.
çok lütufkarsınız efendim.
Stirkoff, anladığım kadarı ile adalet ve eşitlik gibi konuları irdeleyen yazılar yazıyormuşsun; coşku ve kurtuluş hakkı üzerine de, doğru mu bu Stirkoff?
evet efendim.
dünyada geniş anlamda bir adalet sağlanabilir mi sence?
hiç sanmam efendim.
öyleyse bu boktan yazıları neden yazıyorsun? kendini iyi hissetmiyormusun?
son zamanlarda pek iyi değilim efendim. deliriyorum gibi geliyor bana.
fazla mı içiyorsun Stirkoff?
tabi efendim.
kendinle oynarmısın?
sürekli efendim.
nasıl?
anlayamadım efendim?
yani nasıl bir yöntem kullanıyorsun?
dört-beş çiğ yumurta ve yarım kilo kıymayı dar ağızlı bir vazoya döküyorum. müzik olarak vaughn williams veya darius milhaud seçerim.
cam mı?
hayır .m.
yahu vazoyu soruyorum, cam mı?
değil efendim.
hiç evlendin mi?
defalarca.
ters giden neydi Stirkoff?
her şey efendim.
hayatının en iyi sevişmesini anlat.
dört-beş çiğ yumurta ve yarım kilo kıymayı...
tamam tamam!
öyledir efendim.
daha iyi ve adil bir dünya özleminin aslında, çürümeden ve başarısızlık duygusundan kaynaklandığının farkında mısın?
evet efendim.
baban kötü müydü?
bilmiyorum efendim.
bilmiyorum ne demek?
yani kıyaslamak güç efendim. sadece bir babam oldu.
benimle kafa mı buluyorsun Stirkoff?
hayır efendim: dediğiniz gibi adalet yoktur.
baban seni döver miydi?
sıra ile döverlerdi efendim.
hani bir tek baban vardı?
herkesin tek bir babası vardır efendim. annemi kastetmiştim. o da kendi payına düşeni alırdı.
seni sever miydi?
kendisinin bir uzantısı olarak evet.
sevgi başka nedir ki?
iyi bir şeye önem verecek kadar sağduyu sahibi olmaktır. kan bağı gerekmez. kırmızı bir deniz topu veya tereyağlı kızarmış ekmek de olabilir bu efendim.
tereyağlı kızarmış ekmeğe aşık olabileceğini mi söylüyorsun Stirkoff?
her zaman değil efendim. bazı sabahlarda, güneş ışınları belli bir açıdan gelirken olabilir, aşk habersiz gelir gider.
bir insanı sevmek mümkün mü?
iyi tanımadığınız biri ise belki. ben insanları pencereden izlemeyi severim.
sen bir korkaksın Stirkoff?
kesinlikle efendim.
senin korkak tanımın nedir?
bir aslanla silahsız dövüşmeden önce tereddüt eden insan.
peki cesur adam kimdir?
aslanın ne olduğunu bilmeyen adam efendim.
herkes aslanın ne olduğunu bilir.
herkes aslanın ne olduğunu bildiğini sanır efendim.
budala tanımın nedir.
zaman ve kan ziyan edildiğinin farkında olmayan insan
bilge diye kime denir ozaman?
bilge insan yoktur efendim.
o öyleyse ahmak da yoktur. gece yoksa gündüz olmaz. siyah yoksa beyaz olmaz.
özür dilerim efendim, ben her şey ne ise odur diye düşünüyorum. başka şeylere bağımlı olmaksızın.
o dar ağızlı vazolara fazla girip çıkmışsın sen, Stirkoff? her şeyin zaten olması gerektiği gibi olduğunu anlamıyormusun ? yanlış diye bir şey yoktur.
anlıyorum efendim. olan olmuştur.
kelleni vurdurursam ne dersin?
bir şey diyemem, efendim.
demek istediğim şu: kelleni vurdurursam ben irade, sense hiç olursun.
başka bir şey olurdum efendim.
benim seçimim altında.
ikimizin de efendim.
rahat et! rahat et! uzat ayaklarını.
çok lütufkarsınız efendim.
hayır, ikimizde lütufkarız.
elbette efendim.
demek zaman zaman delilik hissediyorsun Stirkoff?! peki bu durumlarda ne yaparsın?
şiir yazarım.
şiir delilik midir?
şiir olmayan her şey deliliktir.
yani?
çirkinlikt deliliktir.
çirkin nedir?
kişiye göre değişir.
delilik gerekli midir?
vardır.
gerekli midir?
bilmiyorum efendim.
çok şey biliyormuş havalarındasın. bilgi nedir?
mümkün olduğu kadar az şey bilmektir.
ne demek o?
bilmiyorum efendim.
bir köprü inşaa edebilir misin?
hayır.
silah yapabilir misin?
hayır.
ikisi de bilgi ürünüdür.
köprü köprüdür, silah ta silah.
kelleni vurduracağım Stirkoff.
sağolun efendim.
o niye?
beni motive ettiğiniz için. motivasyon sıkıntısı çekiyorum efendim.
ben adaletim.
belki.
ben üstünüm. seni işkenceye yatıracağım, çığlıklar atacaksın. ölümünü dileneceksin.
şüphesiz efendim.
ben senin efendinim, anlamıyormusun?
beni yönetebilirsiniz. ama yapabileceğiniz şeyler ancak yapılabilir şeyler olacaktır.
zekice konuşuyorsun ama işkence altında bu kadar zeki olamayacaksın.
sanmıyorum efendim.
bana baksana. darius milhaud, waughn williams dinlemek ne oluyor? beatles' ı duymadın mı?
onları herkes bilir efendim.
onları sevmez misin?
onlardan nefret etmem.
nefret ettiğin şarkıcı var mı?
şarkıcılardan nefret edilmez.
şarkı söylemeye çalışan birinden?
frank sinatra.
neden?
hasta bir toplumun hastalığının depreşmesine neden olduğu için.
gazete okur musun?
tek bir gazete.
hangisi?
open city.
gardiyan! şu adami işkence odasina götürün ve derhal işlemlere başlayin!
efendim, son bir istekte bulunabilir miyim?
evet
vazomu yanıma alabilir miyim?
hayır, bana lazım!
efendim?
yani el koyuyorum. zapta geçsin. gardiyan bu sersemi derhal götür! ve bana biraz şey getir...
ne efendim?
altı yumurta ile yarım kilo kıyma...
gardiyan ve mahkum dışarı çıkarlar. kral öne doğru eğilip düğmeye basar, teypte vaughn williams çalmaya başlar. bitli bir köpek, güneşin altında titreşen harikulade bir limon ağacına işerken dünya dönmeye devam eder.
charles bukowski-pis moruğun notları'ndan
| | Pis Moruğun Notları ( Notes of a Dirty Man) Parantez Yayınları |
|
|
|
Ziyaretçi Sayısı:1001354
|
|
|
Copyright and "Fair Use" Information
Dergimiz ticari bir kuruluş olmayıp amatör bir yayındır. Fotoğrafçıları ve dünyada yapılan fotoğraf çalışmalarını tanıtmak amacıyla bilgi ve haber yayınları yapmaktadır.
Bir kolektif anlayışıyla çalıştığı için makalelerde yer alan fotoğraflar ve alıntıların sorumluluğu makalenin yazarına, fotoğrafçısına aittir.
Dergide yer alan içeriklerden ve ihlallerden derginin herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Fotoğrafya'da yayınlanan yazıların, fotoğrafların ve kısa filmlerin sorumluluğu
yazarlarına/fotoğrafçılarına/sanatçılarına/film yönetmenlerine aittir.
Dergimiz fotoğrafla ilgili gelişmeleri duyurmak amacıyla çalışmaktadır. Ek olarak, ülkemizde yeterince tanınmayan yabancı fotoğrafçılar ve fotoğraflarıyla ilgili bilgi de aktarmaktadır. Makalelerde yer alan fotoğraflar HABER amaçlı kullanılmaktadır. |