1. oturacak çok yer vardı oysa. ve düşünülecek ne çok şey... İhtimal bulaşıkları yıkamıştın çıkmadan, çiçekleri sulamış, kedilere mamalarını vermiş ve ihtimal, son bir kez bakmıştın bana. Çıkmadan çıkılamıyor bir yolculuğa bunu öğrendin. Öğrendin bir evde bulaşıklar son kez nasıl yıkanır, son kez nasıl dokunulur bir çiçeğe; son kez nasıl kucağa alınır bir kedi ve nasıl bırakılır kucağından, bir sevgili. Çıkmadan çıkılamıyor bir yolculuğa bunu öğrendin. oturacak çok yer vardı oysa. ve düşünülecek ne çok şey .. 2. bir otobüs yolculuğunda başlamıştı aramızdakiler, adını koyamıyordum ancak anımsadıkça aşk gibi, dostluk gibi naif ve tehlikeli sözcükler gelip içimde yer ediyordu. Gelip içimden yer ediyordu, başını omzuma yaslayıp uyuman; yüzünü görmek istediğimde, saçlarının ağzıma girmesi; içimde yer ediyordu anımsadıkça, uyuyamamışım... bir otobüs yolculuğunda başlamıştı aramızdakiler ve bitivermişti bir tren yolculuğunda; aşk gibi sevgi gibi dostluk gibi naif gibi tehlikeli gibi, sözcükler... bir tren yolculuğunda bitivermişti aramızdakiler, adını koyamıyordum ancak anımsadıkça ayrılık gibi, gitmek gibi, kalmak gibi naif ve tehlikeli sözcükler gelip içimde yer ediyordu. yoktu, omzuma başını yaslayıp uyuman; yüzünü görmek istediğimde saçlarının ağzıma girmesi, yoktu; yoktu; uykum. Bir tren yolculuğunda bitivermişti aramızdakiler ve yoktu aşk gibi ayrılık gibi naif gibi tehlike gibi sözcükler. sözcükler yoktu. sen yoktun. 3. (oturacak çok yer vardı biz hep ayakta kalıyorduk) (düşünülecek ne çok şey vardı yoktu sözcükler...) ya da ben öyle sanıyorum!
Yazarın Notu :
· beni de bu projeye dahil ettiği için sayın bayan ajda alçın’a teşekkür ediyorum. Franco |