İncinmişti. İncinmiştim, Sonra gitti işte. Duvarlarımdaki gölgesini de götürdü. İncinmiştim. Mektuplarına karşılık vermiyordum. Telefonlarına çıkmıyordum. Günün birinde gönderdiği mektup zarfının içinden sadece bir fotoğraf çıktı. Issızlık içime işlemişti o an. Terkedilmiş banklar bir hatırayı kanatırcasına başbaşa; ağaçların , sessizliğin, yalnızlığın ve ayrılığın görüntüsünü büyütüyorlardı. Fotoğrafa bakarken, İranlı Mohammed Reza Shadjarian’ın “ Bidad” ını CD çalara koydum. Santur acıtıyordu zamanı ve ben o banklardan birine oturup fotoğrafın arkasına şunları karaladım. Ona bu fotoğrafı geri göndermek için bir zark arıyorum hala... ORADA KAL Sana orada, eski bir lokomotif Gibi soluyan istasyonda elveda Demiştim ve o an bitiyordu işte Bütün hikayeler gibi bizimki de Yaralı bir hayvan inine dönerken Nasıl kan izleri kalırsa ardında Öyle ayrılmıştık biz de izimizi Bıraka bıraka karlı istasyondan Bu şehir hurda demir yığını Gibi paslandı sen gidince Kar aydınlığında basıldı evler Kahreden bir tipiye tutulduk Kış uzun sürdü diyordu herkes Kar ayrılık mevsimidir ve yollar Yolcular için diyordum ben, bunu Biten bir aşk için söylüyordum Biten bir aşkın sonunda serçeler Gibi üşüyüşün kalmış aklımda İstersen kalayım ya da hiç Gitmeyeyim deyişin kalmış Kar ayrılık harflerine dönerken İkide bir biletini düşürüyordun Perondaki telaş ve gürültü ortasında Küçücük bir sessizliği büyütüyorduk Şimdi aynı istasyon kederle Terliyor ve ben senden kalan Fotoğrafları, gümüş yüzüğünü Unuttuğun saç tokanı, bir de Bana hayretle bakan bir bulutu Yolluyorum bildirdiğin adrese Şimdi büsbütün bitiyor hikaye Ardında hiçbir iz bırakmadan Kal desem kalırdın biliyorum Ama sen orada kal istersen
Yazan : Ahmet Telli |