Haber fotoğrafı anında gelişen olayları saptar. Çoğu düşünülerek, plânlanarak çekilmiş fotoğraflar değildir. Haber fotoğrafının zaman zaman rastlantısal olarak gelişmesine karşın, fotoğrafın seçimi ve kullanılması rastlantısal değildir. Burada gazetenin ideolojisi ön plâna çıkar. Aynı olayı görüntüleyen pek çok kareden bir veya birkaçını fotoğraf editörü kullanılacak olan kareyi saptar. Haber fotoğrafçısı anı saptamaya çalışır. Bundan sonrası, hangi kare ya da karelerin kullanılacağı fotoğraf editörüne bağlıdır (Algan E.,1999:33).
Haber fotoğrafı teknik ve içerik olarak değerlendirilebildiği gibi bu işlemler özellikle gerçeği saptırmak için de yapılabilir. O halde editörler güzel bir kare için olduğu kadar gazete politikasına uygun bir kare için de kadraj yaparak, karelere müdahale edebilirler.
Medya kuruluşlarının bünyesinde önemli sorumluluk taşıyan editörler, genel yayın yönetmenleri, fotoğraf editörleri her zaman en son sözü söyleyenlerdir. Son sözü söyleyen bu kişilerin doğrudan bağlı oldukları medya sahipleri vardır. Medya sahiplerinin kendi kuruluşları üzerindeki güç ve kontrollerini bu kişiler aracılığı ile kullandıkları da artık hepimiz tarafından bilinmektedir. Günümüzde medya sahipleri adına bu gücü kullananlar ise çoğunlukla meslek ilkelerini, meslek etiğini hiçe saymaktalar. Türkiye’de editörlerin bağımsız olarak çalıştıklarını, bağımsız olarak karar aldıklarını söyleyemeyiz. Editörün her şeyden önce gazetecilik mesleğinin gereklerine bağımlı olmasına “editör bağımsızlığı” denir. Editör bağımsızlığının olmadığı yerde doğru habercilik de olamaz. O halde demokratik bir ortamın sağlanması için editöryal bağımsızlığın mutlaka olması gerekir. Ne yazık ki idealde olması beklenen editöryal bağımsızlık ilkesinin varlığına Türkiye’de rastlayamamaktayız. Sebebi ise gayet açıktır: Medyanın son derece ticarileşmiş olması ve editörlerin medya sahibinin/patronunun hizmetinde çalışmasıdır.
Yayımlanacak fotoğrafın etik değeri sadece onu çeken fotoğrafçıya değil aynı zamanda yayımlanmasına karar veren editöre de bağlıdır. Doğru kareyi yayımlamak ya da yanlış kareyi yayımlamamak için fotoğraf editörünün ve haber fotoğrafçısının etik sorumluluğunun gelişmiş olması gerekir.
Liberal çoğulcu medya sisteminde bir haber fotoğrafının, onu destekleyen fotoğraf altı yazısının, metnin ve manşetin anlamı çoğu zaman medya patronunun maddi ya da manevi çıkarlarıyla yakından ilişkilidir. Bunu gözetenler yine editörlerdir. Haber fotoğrafçıları, fotoğraflarını çekerken çalıştıkları kurumun çizgisini göz önünde bulundurmak zorundalar. Bu yüzden her şeyden çok fotoğraf editörlerinden gelebilecek tepkileri öngörerek fotoğraflarını çekerler.
Liberal-çoğulcu yaklaşım gazeteciliğin bir etik kurallar bütünü olduğunu belirtir. Günümüzde sorumlu yayıncılık anlayışına dayalı basın politikası geçerlidir. “Sosyal sorumluluk kuramı”na göre gazeteciler vatandaşlara doğruyu aktarmalı ve onları doğru olarak bilgilendirmelidir. Peki bu kuram işliyor mu? Gazeteler yüzeysel olarak bile incelendiğinde bu soruya olumlu yanıt verilmesinin imkansız olduğu görülecektir. Nesnellik, tarafsızlık ve objektif gazetecilik olgularına artık şüpheyle bakmak gerekir. Çünkü haber fotoğrafçısı izlemeye gittiği bir olayı, kendi çalışma stili, kendi kültürel birikimi, kendi dünya görüşü çerçevesinde, fotoğrafçılık becerisiyle ve en önemlisi çalıştığı kurumun ideolojisini göz önünde bulundurarak görüntüler. Yani deklanşöre basıldığı an fotoğrafta kurgu, fotoğrafta taraflılık başlar. Aynı şekilde fotoğraf editörleri de çoğu zaman kurum ideolojisini ve tirajı göz önünde bulundurarak seçimlerini yaparlar. | |
Fotoğraf 4: Cumhuriyet Gazetesi, 5 Mart 2004, vitrin sayfa
|
| |
Fotoğraf 5: Zaman Gazetesi, 5 Mart 2003, vitrin sayfa
| |
Dün Ankara'ya gelen Rauf Denktaş'ı çoğunluğu Ülkü Ocakları, Atatürkçü Düşünce Derneği, İşçi Partili ve Saadet Partili gençlerin oluşturduğu yüzlerce araçlık konvoy karşıladı. Yukarıda aynı olayın ayrı ideolojilere sahip fikir gazetelerinde kendi ideolojilerine uygun olarak gazetede nasıl kullandıklarını açıkça göstermektedir. Cumhuriyet Gazetesi Denktaş’ı karşılayan kalabalık işçi grubunu ellerindeki pankartlarla gösterirken, Zaman Gazetesi bu bilgiyi sadece alt yazıda vermeyi tercih etmiştir.
|