|
|
İZZET KERİBAR
1936 yılında İstanbul'da doğdu. Genç yaşından itibaren fotoğrafa ilgi duydu ve askerliğini yapmak için gittiği Kore'de tekniğini geliştirdi.
Büyük bir aradan sonra, 1980 yılında tekrar fotoğrafa yöneldi. O yıldan beri yoğun olarak fotoğraf üretmektedir.
İFSAK üyesi ve FOG Fotoğraf Grubu'nun aktif bir elemanıdır. Uluslararası Fotoğraf Federasyonu tarafından 1985 yılında A.FİAP, 1988 yılında da E.FİAP (Ekselans) ünvanları ile onurlandırılmıştır.
1982 yılından bu yana çok sayıda kişisel sergi ve gösteri gerçekleştiren Keribar, fotoğraf kurslarında hocalık yapmakta, yarışma jürilerinde yer almaktadır.
1991 yılında Fransız Kültür Bakanlığı tarafından Fransız Kültür Merkezi'ndeki etkinlikleri için "Akademik Başarılar Şövalyelik Ünvanı" ile onurlandırılmıştır.
Aynı yıl Natıonal Geographıc Traveler (USA) Dergisi'nin uluslararası yarışmasında 16.00 fotoğraf arasından ikinciliğe layık görülmüştür. 1992 yılında İsrail'de yayınlanan Jerusalem Post Gazetesinin Kudüs konulu fotoğraf yarışmasında 6.300 katılım arasından birilinciği kazanmıştır.
1993 yılında, Ballantine Whisky'lerinin organize ettiği Uluslararası Fotoğraf Yarışması'nda ise ikincilik, üçüncülük ve 1 mansiyon olmak üzere, 13.000 katılım arasından 3 ödüle birden layık görülmüştür. İki yıldan beri Türkiye'nin en büyük seyahat dergisi ATLAS'ta yazı ve fotoğrafları yayınlanmaktadır. Son olarak 1996 yılında Fuji Avrupa Basın Fotoğrafları yarışmasının birinciliğini kazanmıştır.
Belki yaşamak için fotoğraf çekmiyorum, ama güzel fotoğraflar çekmek için yaşıyorum. Bu söz, İzzet Keribar'ın yaşam felsefesini güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Bugüne kadar kazanmış olduğu ulusal veya uluslararası ödülleri bir liste şeklinde sıralamak yerine, İzzet Keribar'ın fotoğraflarının niye beğenildiğini anlamaya çalışalım. Çünkü, çektiği fotoğraflarda, titizlikle yerleştirilmiş bir kompozisyon, dikkatle hesaplanmış bir ışık ve denetlenmiş geri planlarla ortaya çıkan sonuçlar var. Fotoğrafları izleyicinin üzerinde hoş bir iz bırakabiliyor. Bunun nedeni yalnız sağlam kompozisyonlar değildir. Seçtiği konuların genelde dünyamızdaki güzellikleri yansıtması da ayrı bir huzur verebiliyor.
İzzet Keribar Fotografları hakkındaki görüşlerini şöyle açıklıyor: Fotoğraflarıma ne güzel dedikleri zaman aşırı bir şekilde sevinip heyacanlanmıyorum. Ancak benim yokluğumda, bu bir İzzet Keribar fotoğrafıdır dediklerinde çok mutlu oluyorum. İşte yukarıda sayılanlar bir fotoğrafçıya has tarz oluşturuyorsa, yapılan çalışmalar, emeğe verilen yıllar ve özveri ile sevgi boşa gitmemiş oluyor.
FUJİ AVRUPA BASIN FOTOĞRAFLARI YARIŞMASI
İzzet KERİBAR |
Geçen yıl olduğu gibi, 1996 yılında da bu popüler yarışmaya 20 ülke katıldı. Şahsen ben Atlas dergisinin fotoğrafçılarından olduğum için ve Sn.Halim Kulaksız'ın da teşvikleriyle katılmaya karar verdim. Türkiye'den katılım pek fazla olmadı. Nedeni, basın fotoğrafçılarının eserlerinin belki de çalıştıkları yayınlarda olması olabilir. Fuji yarışmayı iyi duyurduğunu iddia ediyor.
Bir zaman sonra Türkiye'de 3 branşta ilan edilen yarışmanın sonuçları bildirildi. Ben röportaj dalında birinci seçilmiştim. Diğer dallarda (spor-haber) birinci olan fotoğrafçıların eserleriyle ikinci bir eliminasyon yapılarak, birincilerin birincisi seçildim ve böylece Avrupa'yı benim temsil etmem sözkonusu oldu. Ve 2 Şubat günü Vılnıus'e (Litvanya'nın başkenti) hareket ettik. Halim Kulaksız Türk jürisi, Cem Sarp Fuji Genel Müdürü ve ben ufak bir grup oluşturduk.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Fuji Yarışmasından resimler. Daha büyük görmek için lütfen resimlerin üerine tıklayınız.
|
Avrupa ülkelerinden gelen (toplam 20 ülke) gruplarla ve organiztörlerle yaklaşık olarak 150 kişilik bir kafile oluşturduk. Bizi Vilnius'te hem gezdirdiler hem de başkentin en iyi otellerinden Vıllon'a yerleştirdiler.
Pazar günü, hava şansımıza açık olduğundan gezimiz güzel geçti. Ancak biz gezerken jüri işbaşındaydı. Akşam saat 18.00'de herkesin sunmuş olduğu altışar fotoğraflık portfolyaların bulunduğu büyük salon açıldı ve ilk kez fotoğrafçılar rakiplerinin eserlerini görebildi. Benim favorilerim Danimarka ve Fransa oldu. Rus, İspanyol ve Litvanyalı'nın yapıtları da hiç küçümsenecek gibi değildi.
Güzel bir akşam yemeğinden sonra, FUJI'nin Avrupa sorumlusu Mr. Shigetaka Komori kürsüye çıkarak sonuçları ilan etmeye başladı. Malum iyi niyetli konuşmalardan sonra, önce hepimize birer sertifika verildi. Daha sonra 6 mansiyon dağıtıldı. Fransa-Danimarka-İngiltere-İspanya ve Türkiye (2). Yani bana iki adet verdiler.
Daha sonra 3.olan Danimarka (Jan Dago), ikinci olan Patrıck Robert (Fransa) kürsüye çağrıldı ve beklenen an gelince, heyecan artık dorukta, TV'ciler, fotoğrafçılar hep görev başında büyük sonucu bekliyordu. "TÜRKİYE" denince, kalbim duracak sandım. Flaşlar, alkışlar, video çekimleri. Kürsüye çıkıp, teşekkür ettikten sonra bu zaferin aslında Türk fotoğrafçılığına ait olduğunu söyledim.
Benim basın fotoğrafçılığıma gelince; Basın fotoğrafçıları genelde savaş muhabirleri sıfatıyla katılıyor ve doğal olarak, kan, savaş ve dehşet kokan eserler sunuyorlar. Benim yapıtlarımın, rahat ve huzur verici olması, bu seneki jürileri farklı bir şekilde etkilemiş ve çoğu jüri üyesi bana tam puan verdi. Böylece yarışma gelecek yıl Türkiye'ye taşınmış oldu.
|
|