Back to Main Page

Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim



Editörden

13. İstanbul Fotoğraf Günleri

5. Fotoğraf Sempozyumu

Ankara'da İlk Fotoğraf

Intermizah

Karanlık Oda Teknikleri

Fotoğraf Üzerine Notlar

Uzağa Gitmek İsteyen Yüz

Sanat ve Sanatçı Üzerine Bir Deneme

Bir Ayrıntı

Çerçevenin Saydamlığı

Camera Obscura

Küçük Bir Kamera Obscura Hikayesi

Sürrealist Fotoğraf

Doğa Fotoğrafçılığı

Hayat kurtarmak mı, fotoğraf çekmek mi ?

Kitaplık

Özel Efektler

Anlam ve Mecaz

Mavi Piramit 7557 Grubu

Negatifadam

Portfolyo; Melih Şahin

Portfolyo; Tahir Ün

Portfolyo; İsa Özdemir

Linkler



Sayı 2

BİR AYRINITI

"Sanatçi nedir?, Yasam nedir?, Beraberinde neleri getirir?. Kendimi düsünmekten alamadigim bir gün, bu satirlari yazmaya basladim.

Yasam; toplumda iletisim içinde olmaktir. Niçin insan iletisim içinde olmak ister? Çünkü insan, yalnizliga karsi ilikleri donduran bir ürpertiye sahiptir. Bu yalnizlik duygusundan kurtulmak için olsa gerek; insanlar ifade sekilleri kendilerininkine benzeyenlerle iletisim kurarlar. Bu iletisim bazen iki bazen ikiden fazla kisiyle grup noktasina ulasir. Toplumdaki iki iletisimden bahsetmek istiyorum sizlere. Birinde kisi baskalarinin beklentilerine uyarak güvenlik kazanma yoluna gider; fakat kendisi olmayi unutur. Ve böyle insanlarin elinde yasam bir kum gibi akip gider. Unutmayalim ki; insani yalnizliktan kurtaracak tek yol boyun egme degildir.

Diger yol; insanla ve dogayla kurulan, kendiliginden olan ve bireyi bireyselligini devre disi birakmaksizin dünyaya baglayan iliskidir. Insanlarin bu tür iliskilere girmeleri, kendilerinin yasayabilmesi az görülendir; ama neyse ki bundan tamamen yoksun degiliz. Eminin sizler de benim gibi, kendiliginde olan; duygulari, düsünceleri ve eylemleri toplumun yarattigi bir robotun degil, kendi özlemlerinin ifadesi olan insanlari taniyorsunuzdur. Bu sekilde kendini ifade edebilen her kisi, hiçlik duygusu içindeki insan grubundan eksilen "bir " kisidir. Bunlar gibi toplumda az rastlanan; fakat görmedigimiz bir büyünün etkisine kapilmisçasina onlara ulasma çabasi içinde oldugumuz bu insanlari saniyorum sanatçi diye ifade etmek yerinde olur. Balzac'in ifadesiyle sanatçiyi; kendi kendine ifade edebilen bir birey, Fromm'a göre ise; sapmalari ve özlemleri nesnel yapitlarla ifade eden kisi olarak tanimlayabiliriz. Sanatçilar ve disinda kalanlar arasindaki fark ise; "eski tarz bir fotografçi ile yaratici bir ressam arasindaki kadardir." der üstat.

Simdi söyleyecegime karsi çikanlar olsa da; hayat, sunulmus bir armagandir bizlere. Öyleyse biz insanlar onu kendi istedigimiz gibi tüm benligimizle yasayabilmeliyiz. Oysa birileri hayati istedigimiz gibi tüm benligimizle yasayabilmeliyiz. Oysa birileri hayati istedigimiz gibi yasamamizdan, kendimiz olmamizdan dahi rahatsizlik duyuyorlar. Okumak, yazmak,bozmak bagirmak, çigirmak, oksamak; Insani,denizi, dogayi kucaklamak, nefretlerimizi ve sevgilerimizi dile getirmek, coskulu olmak, sözün kisasi; çiglik çigliga tüm seffafligimizla yasamak istiyoruz.

Çok sey istemedigimizi biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki; coskuyla kopmaz sekilde baglidir yaratici düsünmek. Oysa toplum, her zaman oldugu gibi su günlerde de coskusalligimizi sinirlandirarak ütopik bir kavram haline getirmeye çalisiyor yaraticiligi. Coskusuz düsünmek sanki ideal olanmis gibi sunuyor. Sanatçilarda ise bastirilan bu cosku siir, resim, dans fotograf vb. Uzun sözün kisasi; sanat olarak ortaya koyuyor kendini. Fakat sanatçilar kadar sansli olmayip, bu yetenekten yoksun olup kendi olabilmis insanlarin varligini kabul etmek gerekir.

Tüm bunlarin disinda bir insan tipinden daha bahsetme geregini duyuyorum. Bunlar topluma boyun egmeme cesaretini göstermis; fakat sanatçi gibi kendini ifade edemedigi için çeliski yazisi ne yazik ki yenilgiyle sonuçlanmis; nevrotik tip diye nitelendirilen insanlardir. Fromm'a göre; "Nevrotik kisi tam boyun egmeye karsi girisilen savastan vazgeçmemis olan, ama ayni zamanda da büyülü yardimci figürün almis olabilecegi figür ne olursa olsun, ona bagimli kalan insandir. Nevrozun ise; her zaman için temelde basarisiz bir girisim olarak anlasilmasi gerekir." Freud da Fromm gibi bu insanlarin sorunlarini, "Içgüdüsel dürtülerin toplum degerleri tarafindan yarattigi çatismadir." diye tanimlamaktadir. Çevremde çok sik duydugum ama duymaya hala alisamadigim ve hiç bir zaman alisamayacagim "sana dayanamiyorum hayat" çigligi atan, nevrotik olma yolunda ilerleyenlere tek çözümün sanat oldugunu hatirlatmak isterim. Tüm bunlar bir kenara sizlerde benim gibi bir sürü insan taniyorsunuzdur.; oturdugu yerde bireysellik, özgürlük diye kolunu dahi kipirdatmadan elde etmeyi bekleriz. Oysa sanatçi, elde etmeyi istedigi belki de edemedigi bu özgürlügün en azindan bunu simgeledigini düsündügü denizi, gökyüzünü, kuslari, dogayi, maviyi, tüm çiplakligiyla kadini ve erkegi yapitlarina aktarmaya çalisarak özgürlüge ve beraberinde kendine bir adim daha yaklasir.Bütün bu anlattiklarimin isiginda bir insan düsünün : Bas kaldiran. Sizce bu kisinin baska bir siniri olabilir mi? Iste sanatçi, yani sinir tanimaz siradan ve kliselerle degil, kendine özgü yapitlarla her seyden önce kendiligindenligi ve bireyselligi savunandir. Ayrintilarla ugrasandir. Ve ayrintilarin yasama pirilti katan yildizciklar oldugunu bilendir sanatçi.