18 Nisan 1826. Bugün karsimizdaki eve birileri tasindi galiba. Sokak esyadan geçilmiyor. Sanirim komsularimiz bayagi zengin bir aile.
20 Nisan 1826 Yeni komsularimizin bir kizlari var ki üf, üf. Ama benim gibi birine yüz verecegini sanmiyorum.
21 Nisan 1826 Kizi arastiriyorum. Arkadaslara da sözünü ettim kimse tanimiyor.
24 Nisan 1826 Adini ögrendim: Sylviya.. Artik onu görmeden duramiyorum.
2 Mayis 1826 Hava bu günlerde bayagi ilik. Bahar kendini hissettiriyor. Sylviya bu sabah bahçede minik bir sortla jimnastik yapti. Onu seyrederken ise geç kaldim.
5 Mayis 1826 Bu kiz beni öldürecek. Simdi de dekolte giysi ile bahçe de günesleniyor. Arkadaslara anlatiyorum inanmiyorlar.
6 Mayis 1826 Resmini çizmeye çalistim ama olmadi. Hiç benzemedi. Ne yapsam da onu bir kagida resmetsem. Öyle bir icat olsa ki, insanlar, yüzler aynen kagida geçse. Memlekette ise yarar icatlarla ugrasan yok ki..
8 Mayis 1826 Ögle üzeri Daguerre ugradi. Bir kitapta okumus. Gümüs metali Isigi görünce karariyormus. Aklima bir seyler geliyor ama emin olamiyorum.
10 Mayis 1826 Önünde mercek bulunan, isik da geçirmeyen bir kutu icad ettim. Daguerre bunun Camera Obscura oldugunu söyledi. Güya bunu benden baska herkes biliyormus.
11 Mayis 1826 Bu gün deney günümdü. Mutfaktan gümüs tepsiyi yürüttüm ve bir güzel parlattim. Camera obscura'ma yerlestirdim. Gizlice Sylviya'ya yönelterek mercegin kapagini açtim. Ilk deneme birbuçuk, sonraki ise üç saatlik süreydi. Ama nafile. Hiç bir iz çikmadi. Sylviya da kalkip eve girdi.
14 Mayis 1826 Okudugum kitaplar yumurta akini öneriyor. Tepsiye alti yumurta kirdim. Hizmetçi bana güldü. Hollanda peyniri eklersem daha da güzel olacagini söyledi.
21 Mayis 1826 Yasasin! Bu gün kahvalti masamin görüntüsü tepsi de belirdi. Siseler, tabaklar harikaydi. Hizmetçi Carmina'ya gösterdim. Çok sasirdi. Ona el hareketi yaptim. Yarin Sylviya söyle iki saat kipirdamadan güneslense tamamdir. Bekle Sylviya, geliyorum anam...
24 Mayis 1826 Bu sabah hava nefisti. Sylviya böyle günlerde hep güneslenirdi. Ama onu erkende bir arabaya bindirdiler ve sanirim çok uzaklara bir yere gönderdiler. Ne Obscura bahtim varmis. Icadimi kirdim. Üzerinde görüntü olusan tepsiyi de Daguerre'e verdim.
30 Mayis 1826 Bu gün kendime bir keman aldim. Keman ögrenicem.

FOTOFILOZOFI

• "Fotografçi eline, beline, deklansörüne hakim kisidir." Tarik Bin Muttalip
• "Fotograf makinesi, konu ile göz arasina ustaca yerlestirilmis bir kaç yassi cam parçasi, biraz çelik ve aliminyum ile azicik plastikten ibarettir." Edison
• "Her fotografçi önünden vinlayan kursunun önden görüsünü çekebilir ama tab edemez.." Robert Capa
• "Fotografçi, ölüyü bile ölümsüz kilan benzersiz bir sanatçidir." Agatha Christe
• "Net edilmis bir objektif önünde herkes esittir." Kont Vinchester
• "Nü fotograflarindaki bazi gümüs molekülleri, kuskusuz digerlerinden daha sanslidir." Tao
• "Bir kadinin son pozu menapozdur" Freud
• "Bana birkaç pozluk film verin, dünyayi yerinden oynatayim." Archimedes
• "Gümüs iyonlarini en iyi karartana usta fotografçi derler.". Madam Curie
• "Güzel bir olayi tek bir deklansör darbesiyle sonlamaya gönlün el vermiyorsa motorlu çalis." Daimler Benz
• "Fotograf, ilk notasi deklansör sesiyle baslayan senfonidir." Herbert Von Karajan
• ..."Sedir agacindan bir gemi yap ve ona cümle bitkilerden bire örnek ve hayvanlardan birer çift ve aileni ve inananlari yerlestir. Bi de fotografçi eklemeyi unutma.." Eski Ahid, Bab 18