YARIŞMALARDA JURİ SORUMLULUĞU
Ali Rıza Akalın
Mersin Deniz Ticaret Odasını, TFDB'nin
2000/9 no'lu patronajı almış olan fotograf yarışması; "MERSİN
ve DENİZ" düzenlendi.
47 fotografçının 138 yapıt ile
katıldığı yarışma sonuçlandı. Ödül kazanan ve sergilenmeye değer
bulunan fotografların sanatçılarını kutluyorum.
Özellikle ödül kazanan fotografları
tanıyabilmek için, kataloğun yayınlanması beklenirken, Mersin
Deniz Ticaret Odası'nın dergisi adresime ulaştı.
Kaliteli baskısı ve zengin içeriği
ile albeni yaratan bir meslek dergisi. "MERSİN ve DENİZ" konulu
yarışmanın haberi ve "ÖDÜL" kazanan fotografların da yer alması
ile daha da renklenmiş.
Dergi ile oluşan ilk etkileşim geçip,
ilgimiz gereği yarışma fotograflarına yakından baktığımızda ciddi
bir şaşkınlık yaşıyorum. Fotograflarda "DENİZ" var. İyi hoş da
"MERSİN" nerede? Deniz ile Mersin'in birlikteliğini, etkileşimini,
Mersin yaşamı kesintilerinin belgelenerek geleceğe taşınması değil
miydi amaç?
Açık denizde balık avlayanların
görüntüsü altında "Mersinli Balıkçılar" yazmak ne kadar inandırıcı
ve ne kadar "MERSİN" anlatımlı. Ağların arka tarafında
uzanıp dinlenmekte olan balıkçı "MERSİN" de mi? Yoksa "MERSİN"
li mi? Ödül kazanan fotograflardan birinin değil MERSİN'de, değil
bir deniz kıyısında büyük bir havuz kenarında çekilmiş olduğunu
iddia etsem, hangi juri üyesi ortaya çıkıp; "Hayır bu fotograf
MERSİN'de ve DENİZ kıyısında çekilmiştir" diyebilir. Varsa böyle
bir juri üyesi sayfalarımız kendisine açıktır.
Bir tek "Seçici Kurul Özel Ödülü"
verilen fotograf; simgesel olarak denizi ve somut olarak da Mersin
görüntüsünü bir fotograf içinde yoğurmak gerekliliğinden yola
çıkarak oluşturulmuştur.
Umarım ki eleştirilerimizin hiç
birinin, fotografların teknik ve estetik değerlerine yönelik olmadığı
dikkatlerdedir.
Fotograflar değil, juri sınıfta
kalmıştır. Konuda MERSİN'i çıkartmışlar, kalmış DENİZ
Ülkemiz fotograf yarışmalarında
"JURİ GEREKÇELİ RAPORU" yazma geleneği yerleşmedi. Oysa her juri
üyesinin kendisini korumak hakkı vardır. Formda isimleri yazılı
olan tüm üyeler değerlendirmeye katılmışlar mıdır? Seçimde ne
gibi bir yöntem izlenmiştir? Tüm sonuçlar oybirliği ile mi belirlenmiştir?
Birincilik (ya da herhangi bir ödül) ödülü hangi üyenin oyları
ile verilmiştir? Juri bu ödülü verdiği fotografta, hangi değerleri
görmüştür? (Başka bir ifade ile; fotograf hangi değerlere sahiptir
ki ödül kazanmayı başarmıştır?) bu ve bunun gibi bir çok sorunun
yanıtını "JURİ GEREKÇELİ RAPORU"nda bulmuş olsaydık, daha köklü
ve kişisel değerlendirme yapabilirdik.
Fotografın, fotografçının, juri
üyelerinin saygınlığını kollamak için atılacak ikinci adım, (bazı
aksaklıklarım olmasına karşın, ilk adımın "PATRONAJ" verme konusunda
atıldığını düşünüyorum). JURİ GEREKÇELİ RAPORU'NUN mutlaka düzenlenmesi
olmalıdır.
Ne yaptığının bilincinde olmak
isteyen kişilerin dikkatinden kaçmadığına inandığım bir bilgiyi
aktararak noktalamak istiyorum yazımı.
8. Devlet Fotograf Sergisine katılma
koşullarının maddesi aynen şöyle idi: "Eserler, sergilenmeye hazır
ve sanatçı tarafından İMZALANMIŞ olarak teslim edilmelidir".
Kişisel olarak, son derece saygın bulduğum, kısır tartışmaların
(dedikoduları) aşılacağını düşündüğüm, juri üyelerinin
kişiliklerini yücelteceğini umduğum bu uygulamada
gördüm ki, sergileme alan birçok fotograf
imzasız idi. Daha beter olarak da; ödül alan fotografların hiçbiri
imzalı değildi.
Yazdık, çizdik, dilekçelerimiz
Kültür Bakanlığı'nın çeşitli birimlerinde dolaştı durdu. Son durak
Müsteşarlık oldu. Bizimde nefesimiz tükendi.
Belli ki, GEREKÇELİ RAPOR yazmak
zahmetine katlanmayarak juri, özgüvenini de yitirdiğinden, tüm
ödülleri imzasız fotograflara vererek işin içinden sıyrılmayı
seçmiştir.
9. Devlet Fotograf Yarışması da
"imza" koşulunu taşıyor. Dilerim ki bu kez saygınlık fırsatı kaçırılmaz.
Sevgili dostlar; bir yarışmaya
katılan şiirin, hikayenin, romanın, resmin, heykelin, müzik parçasının
üzerinde onu oluşturan sanatçının ismi-imzası var da, fotografın
niye olmasın? Bu korku niye?
Kalın Sağlıcakla.
Ali Rıza Akalın
|