YARIŞMALAR VE T.F.D.B.
Ali Rıza Akalın
Herhangi bir alanda faaliyet gösteren
derneklerin federasyon oluşturabilmeleri için tamamlanması gereken
birçok koşulun içinde; "en az üç derneğin, KAMU YARARINA ÇALIŞAN
DERNEK statüsünde olması" şartı da yer almaktadır.
Bu önemli koşul; son yıllarda kazandığı
ivme sonucunda, bir üst organizasyon olan "federasyon oluşturma"
ihtiyacı içindeki fotograf derneklerimizin de önünde aşılması
zor bir engel olarak durmaktadır.
Bu durumda ilgili olarak AFSAD'ın yanısıra diğer fotograf derneklerimiz
de statüyü elde etme çabalarını sürdürürken, resmi olmasa da,
gayri resmi bir biçimde "TÜRKİYE FOTOGRAF DERNEKLERİ BİRLİĞİ"
(T.F.B.D.) kurulmuş ve aktif çalışmalara başlamıştır.
Birliğin varlığını duyurmaya ve
etkinliğin oluşturmaya yönelik çalışmaların ilki; "Fotograf Yarışmalarının
asgari ortak koşullarını belirlemek ve de bu koşullara uyan yarışmalara
"PATRONAJ" vermek" konusunda olmuştur.
Görünen o olur ki, maya tutmaya
başlamış, gerek özel gerekse resmi kuruluşlar bir maddi bedel
ödeyerek, patronaj numarası alma gerekliliğini benimsemişlerdir.
Karşılık olarak dernekler, patronaj almış yarışmaları üyelerine
duyurmakta ve katılımı teşvik etmektedirler.
Ancak, gelinen bu noktada ve özellikle
son dönem yarışmalarda yaşanan olumsuzluklar, T.F.B.D.'nin sorgulanmasını
gerekli kılıyor. Patronaj parasını kasaya koyup, koşulların yerşne
getirilip getirilmediğinin boşverildiği bir dönem yaşanmaya başlandı.
Kazanımların bir adım daha yukarıya çıkartılması, her yarışmanın
mutlaka kataloğunun yapılması, yarışma takvimine titizlikle uyulması,
telif haklarının korunması, saygın bir ödül verilmesi gerekirken,
tam tersine denetimsizlikten kaynaklanan bir vurdumduymazlık yaşanmaktadır.
Ülkemizin tüm değerleri birer birer
erozyona uğradığı, egemenlik haklarının yok sayılmaya çalışıldığı
bir dönemde, İstanbul ve Mersin Deniz Ticaret Odalarının yarışma
düzenlendiğini görüyoruz. T.F.D.B.'nin "patronajı"nı almış yarışmaların
işleyiş takviminde, sergi açılış gününün KABOTAJ BAYRAMI günü
olması çok anlamlı geliyor. Özellikle katkıda bulunmayı görev
sayıyoruz.
Son katılım günü, jüri toplantısı,
sonuç bildirimi günleri gelip geçiyor. Sergi de açılmış. Ancak
sonuçlar duyurulmuyor. Posta da mı bir aksaklık var diye düşündüğümüzün
üzerinden de günler geçince son çare telefona uzanıp soruyorum.
- "Biz ödül kazananlara telefon
ile bildirdik" diye yanıtlıyor sekreter bayan.
- "Ya diğer katılımcılar" dediğimde, bir duraksama yaşıyor. Belli
ki böyle bir kaygısı yok. Dilimiz döndüğünce yöntemi anlatıyorum.
Ama iş onun açısından bitmiş olacak ki, bir liste hazırlayıp,
fotokopi ile çoğaltıp TÜM katılımcılara sonucu bildirmeye bile
niyetli değil. Bana ".....ama Rıza bey o kadar çok masraf yaptık
ki" diyebilecek pişkinliği gösteriyor. Ben pes ediyorum. Ve hala
kazananları bilmiyorum. Çok yakınımda iseler onları kutlamazlıktan
gelen bir garip pozisyondayım demektir.
Mersin Deniz Ticaret Odası'nın yarışmasında da çok benzer şeyler
yaşanıyor. Ancak yarışma sekreteri işin ciddiyetini kavrayacak
nitelikte. Uyarımız üzerine, yarışma sonuçlarını bir liste halinde
hazırlanıp, geçte olsa TÜM katılımcılara duyuruyor. Ve ben çok
yakınımda olup, ödül kazandığını öğrendiğim arkadaşımı kutluyorum.
Benim girişimlerimin, T.F.D.B.
adına patronaj vermiş olan dernekler tarafından yapılması gerekirdi.
Ama görünen o ki patronaj parası tahsil edildikten sonra, prestijin
sözü edilmiyor.
Fotoğraf derneklerimiz, ülkemizin
çeşitli yörelerine oldukça sık "Fotoğraf gezileri" düzenlemektedirler.
Bu seyahatlerin tamamına yakını, karayolu ile yapılmaktadır. Karayollarında
gezen sinsi "CANALICILAR" bizim fotograf dünyamızın önünü de sık
sık keser. Yüreklerimizi yakar.
Bu karayolu terörizmin sürdüğü bir
zaman diliminde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, APK Dairesi Başkanlığı,
Trafik Şube Müdürlüğü "TRAFİK İMAJLI FOTOGRAF YARIŞMASI" düzenliyor.
Ciddi politik kaygılarıma
karşın, ulusal trajedi boyutuna ulaşmış bu konuya mutlaka katkıda
bulunmam gerektiğini kabul etmem için kendime apansız bir baskı
uyguluyorum. AFAD'lı 13 can'ı, YALTA çiftinin, Sami Güner hocayı
ve son olarak Bülent ve Derviş arkadaşlarımı hatırlamam yarışmaya
katılmak kararıma yetiyor.
T.F.D.B.;illâ ki patronaj verdiği
değil, patronaj vermemiş olmakla birlikte, fotoğrafın saygınlığını
sağlamak fotoğrafçıların (en azından bir derginin üyesi olanların)
hakkını korumak ve sonuç olarak kendi varlığını kesin olarak kabul
ettirmek için müdahaleci olmak zorundadır. Aksine bir ilgisizlik,
suskunluk, ilkesizlik T.F.D.B.'yi önce sıradan kılıp daha sonra
"yok" sayılmasına neden olabilir.
Esasen, "Fotoğraf sanatını basitleştiren
etkinliklere patronaj vermek suretiyle yaptıkları olumsuzluğun
farkına varmalarını diliyorum. İlk bakışta "YALÇINLAR" yarışması
(2000/23) fotograf üretimine katkıda bulunacak gibi görünüyorsa
da titiz bir incelemenin, bu yarışmanın koşulunda onur kırıcı
yaklaşımların varlığı görülüyor.
Yarışmacılardan,fotograflarının
kendine iadesi için "üzerine yeterince pul yapıştırılmış zarf"
istenmektedir. Belli ki YALÇINLAR milyarlarca lira ödeyerek elde
edeceği görsel materyali ucuza elde etme çabası içindedir. Geri
gönderme için kasasında üç kuruşluk bir ödeme yapmaya dahi razı
gözükmüyor. Bir RESİM yada HEYKEL yarışmasında böyle bir koşulun
varlığını bilen var mı?
Yalçınlar; "ödül alan ve SERGİLENMEYE
değer görülen" eserleri her türlü malzemede bir çok defa kullanabileceğini
bunun karşılığında "BİR DEFAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE" 30.000.000.-TL
telif hakkı ödeyeceğini belirtiyor. Belli ki YALÇINLAR çok uzun
süre kullanabileceği, Görsel Materyali bedava olan daha ucuza
getirmeye çalışıyor. Ama gerek bu yarışmaya patronaj vermiş T.F.D.B.
gerekse YALÇINLAR bilmelidirler ki "TELİF ESERLERİ YASASI" pek
buna izin vermiyor. Ödül verdiğiniz eserin sahibi olup, onu istediğimiz
yerde, istediğiniz kadar kullanabilmek (fotografçının adını belirterek
ve yapıtın özüne dokunmaksızın) bir etik sorunudur. Eğer "biz
fotograf sanatına katkıda bulunma amacı ile bu yarışmayı düzenliyoruz"diyorsanız
ödül verdiğiniz fotografa ayrıca satınalma bedeli ödeyip ona sahip
olmanız gerekir. Ödül vermediğiniz bir fotografa her kullanılışı
için telif ödemek zorundasınızdır.
Dünya üzerinde bir film festivali
varmıdır ki "bu filme ödül verdik. Bu film bizimdir" diyen? Bilen
var ise söylesin.
Yarışmaya katılıp da ödül yada sergileme
alamadı iseniz, fotograflarınız yarışma sonunda size iade edilecek.
Ancak ödül ve sergileme alan fotografların sahipleri bir anlamda
fotograflarını unutmak zorundadır. Zira YALÇINLAR "bu fotografı
2005 yılında yapacağımız takvimde kullanacağım" derse. Fotograf
sahiplerine gün saymaktan başka bir iş düşmüyor.
Bu koşullarda, YALÇINLAR yarışmasını
değil desteklemek, fotograf sanatının saygınlığı açısından engellemek
gerektiğini düşünüyorum.
Bunun gibi alın okuyun BMW yarışmasının
"d" maddesini, HONDA yarışmasındaki koşullar onur kırıcı değil
mi?
T.F.D.B. ilk toplantısında kendini sorgulamalı, sorumluluk alanını
genişletmeli, denetim ağını kurmalı, yarışmalarda katalog hazırlanması
koşulunu mutlaka şartnameye koydurmalı, patronaj verdiği yarışmaların
juri üyelerinden mutlaka "juri gerekçeli raporunu" istemeli, patronaj
almayanlarla olumsuz koşullarını içeren yarışmalar protesto edilip,
katılınmaması duyurulmalı. Ödüllerin saygın olmasına özen gösterilmelidir.
Bütün bunlardan önce destek numarası
verilmeden şartname mutlaka okunarak denetlenmelidir.
Kalın Sağlıcakla.
Ali Rıza Akalın
|