Aydın Doğan Ödülü Ara Güler'in
Türkiye'nin en büyük
ödülü olan Aydın Doğan Ödülü'nün bu yıl ki sahibi Ara Güler oldu.
Her yıl değişik bir alanda verilen ödül, 1999'da Görsel Sanatlar
dalında verildi. Ödülün Seçiciler Kurulu'nda Şakir Eczacıbaşı,
Ali Akay, Alev Ebüzziya, Jale Erzen, Meriç Hızal, Doğan Hızlan,
Hüsamettin Koçan bulunuyordu. Hakkında en çok yazı yazılan, inceleme
yapılan fotoğrafçı olan Ara Güler'in fotoğraflarına değişik bir
açıdan bakıyor Orhan Alptürk.
Kendi Cehennemi
Yaşadığım coğrafyada, yani bu ülkede, Türkiye'de çocukluğumdan
beri çevremdeki yakınlarımdan, büyüklerimden, dostlarından en
çok duyduğum söz, nasihat, "karşındakini olduğu gibi kabul et"
olmuş ama bunu yerine getirene pek rastlamamışımdır.
Büyük bir çoğunluk, ötekini kendine benzetmenin, öteki2liği yok
etmenin peşinde olarak karşıma çıkmaya devam etmektedir.(Acaba
bu da ölümsüzlüğü arayışın başka bir yolumudur!...) Bir "kendili'ği,
"öteki" olmadan oluşturmanın/kurmanın olası olduğu yanılsaması
sürüp gitmekte... Ve böylesi bir ihtiyacın, sabit bir "kendi'nin
varolabileceği yanılsamasının da yüzyıllardan bu yana süregelen
bir öğreti olduğunu, ne anlamak ne de anımsamak istemeyiz sanki.
İşte böylesi bir ülkede,
yıllardır Ara Güler fotoğraflarına baktığımızda, onların bana her
zaman anımsattığı,"kendi" cehenneminde çırpınan insanlar olur. Çünkü,
onun görüntüleri bana, benden farklı olanları. Ara Güler'in bakışında
anlatır.(Farklıdan söz ediyorsam, benzer yanların varlığından söz
etmem kaçınılmazdır.) Bilirim ki, baktıklarım, üzerine düşündüklerim
"fotoğraf" adı altında, bir biçimler, imler, göstergeler örgüsüdür.
Ve bunları kendi algılarının, duyumsamalarının sonucunda oluşturmuş,
benim karşıma bir algılam olarak koymuştur Ara Güler. G. Deleuze'nin
deyimiyle Ara Güler fotoğraflarında artık uz-görendir, bir haline
gelendir. Yaşanmışlığın algısal durumlarından ve duygusal geçişlerinden
taşar. Fotoğrafındaki kedi (göstergesi), salt, biçimsel analojiyle
iki çocuk yargısına vardığım çocukların önünden kaçıp gider. (Eski
İstanbul Anıları. Sf. 44) Bu yüzden de; "insanların fotoğrafçısı
olarak, insanların sevinçlerini, dramlarını, yaşama tarzlarını,
korkularını, insana ait her şeyi kaydetmek istiyorum" der.
O, fotoğraflarında önceden saptanmış, sınıflandırılmış bir pencereden
bakmaktadır yeryüzüne. Klasik Gerçekci Fotoğraf anlayışından sonuna
kadar yaralanır. Ve bunu hiç saklamadığını şöyle dile getirir ;"Magnum
usulü ya da bir röportaj fotoğrafı çektiğim zaman arada ben varım
demektir, buradaki fotoğraf benim hislerime ve bilgilerime göre
ayarlanmıştır. İşte o zaman ona imzamı atarım" (Ara Güler'e Saygı,
sf. 7)
Geniş açılı objektifin yarattığı perspektifle her şey onun istediği
gibi yerleşir. Y da yerleştiğini gördüğü anda hiç sakınmaz deklanşöre
basar. Perspektif'in sıradüzen anlayışı içinde insani daha doğrusu
Ara Güler'in betimlediği insan; kendi yarattığı, içinde yaşadığı,
varolduğu mekanda, uzamda her zaman en önemli olandır. Ön planda
olandır. Mekan hiçbir fotoğrafında insanı ezemez, önüne geçemez.
Her şey insan içindir. Bu yüzden olsa gerek.
Ara Güler / Foto Muhabiri
1928'de İstanbul'da
doğdu. Lisedeyken film stüdyolarında sinemacılığın her dalında çalıştı.
Yine aynı yıllarda Muhsin Ertuğrul'un açtığı tiyatro kurslarına
devam etti. Amacı, rejisör yada oyun yazarı olmaktı. Gazetecilik
yaşamına 1950'de Yeni İstanbul gazetesinde başladı. Aynı zamanda
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne devam ediyordu. Askerlik
görevinden sonra Hayat dergisine gidi ve fotoğraf bölümü şefi olarak
1961'e kadar çalıştı. 1956'da Time-Life Türkiye'de büro açınca,
bu yayın grubunun Yakın Doğu muhabiri olarak çalışmaya başladı.
1958'de Paris-Match ve Der Stern dergilerinin de Yakın Doğu muhabirliğini
üstlendi. Aynı yıllarda Henri Cartier-Bresson ile tanışarak Paris
Magnum Ajansı'na katıldı. 1961'de İngiltere'de yayınlanan Photography
Annual, onu dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımladı.
Aynı yıl ASMP'ye (American Dergi Fotoğrafçıları Derneği) kabul edildi
ve bu kuruluşun tek Türk üyesi oldu. 1962'de Almanya'da, çok az
fotoğrafçıya verilen "Master of Leica" ünvanını kazandı. Aynı yıl
fotoğraf dünyasının çok önemli bir yayını olan ve İsviçre'de çıkan
camera dergisi, onunla ilgili özel bir sayı hazırladı. 1961'de ABD'de
basılan Mariana Noris'in Young Turkey adlı yapıtında fotoğrafları
kullanıldı. 1967'de Japonya'da çıkan "Photography of the World"
antolojisinde Richard Avedon ile birlikte bir dizi fotoğrafı yer
aldı.1970'de Türkei adındaki fotoğraf albümü, Almanya'da yayınlandı.
Sanat ve sanat tarihi konularındaki fotoğrafları ABD'de Horizon,
Time-Life ve Newsweek kitap bölümlerince ve İsviçre'de de Skira
Yayınevi tarafından kullanıldı. Lord Kinross'un 1971'de basılan
Hagia-Sophia (Ayasofya) kitabının fotoğraflarını çekti. Skira Yayınevi
tarafından Picaso'nun 90'ıncı yaş günü için hazırlanann Picasso,
Metamorphose et Unite adlı kitabın İngilizce, Fransızca ve Almanya
baskılarında kapak fotoğrafı onundu. 1967'de Kanada'da açılan 'İnsanların
Dünyasına Bakışlar" sergisinde, 1968'de New York Modern Sanatlar
Galerisinde düzenlenen "Renkli Fotoğrafın On Ustası" adlı sergisi
ve aynı yıl Almanya'da Köln'de, Fotokino Fuarı'nda yapıtları sergilendi.
1972'de, Paris Ulusal Kitaplık'ta sergisi açıldı. 1975'de ABD'ne
davet edildi ve bir çok ünlü Amerikalının fotoğrafını çekti. Bu
gezinin ardından hazırladığı Yaratıcı Amerikalılar sergisi, dünyanın
bir çokkentinde açıldı. Bu arada , Bertrand Russel'dan Winston Churcill'e,
Arnold Toynbee'den Picasso'ya, Salvador Dali'ye kadar birçok ünlü
kişinin fotoğrafını çekti. Bu röportajlar arasında en ünlüsü, fotoğrafçılara
poz vermeyişiyle bilinen Picasso ile yaptığı Picasso Röportajları'dır.
1979'da Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin foto muhabirliği dalındaki
Birincilik Ödülünü aldı. 1980'de fotoğraflarının bir kısmı Karacan
Yayıncılık tarafından "Fotoğraflar" adı altında kitap haline getirildi.
1986'da Hürriyet Vakfınca basılan, Prof. Abdullah Kuran'ın yazdığı
"Mimar Sinan' kitabını fotoğrafladı. Aynı kitap, 1987' de Institute
Of Turkish Stades tarafından İngilizce olarak yayımlandı. 1989'
da Hil Yayınları, yıllardır fotoğrafını çektiği sinema dünyasının
ünlülerini 'Ara Güler'in Sinemacıları' kitabında topladı. 1991'
de Dış İşleri Bakanlığı için Halikarnas Balıkçısı'nın ( Cevat Şakir
Kabaağaçlı ) ' The Sixht Continent ' adlı kitabını fotoğrafladı.
Bu arada Güney Amerika dışında, bütün dünyayı gezerek röportajlar
yaptı ve çektiği fotoğraflar Magnum Ajansı kanalıyla çeşitli ülkelere
dağıtılarak birçok dergi ve gazetede basıldı. 1989'dan başlayarak
'Day and The Life... ' programına katıldı. Endonezya, Malezya ve
Brunei'de dünyanın en ünlü fotoğrafçılarıyla birlikte çalıştı. Yıllardır
üstünde çalıştığı Mimar Sinan yapıtlarının fotoğrafları, 1992'de
Fransa'da Edition Arthaud, ABD ve İngiltere'de ise Thames and Hudson
tarafından 'Sinan, Architect of Soliman the Magnificent' adı ile
lüks bir baskıyla yayınlandı. Aynı yıl, Living in Turkey adlı kitabı
yine Thames and Hudson tarafından ABD ve İngiltere'de, Archipelago
Press tarafından Singapor'da 'Turkish Style' başlığıyla, Albin Michel
Yayınevi tarafından Fransa'da 'Demeures Ottomaanes de Turqie' adıyla
yayınlandı. '90lı yıllarda art arda 'Eski İstanbul Anıları', 'Bir
Devir Böyle Geçti Kalanlara Selam Olsun', 'Yitirilmiş Renkler',
Yüzlerinde Yeryüzü' adlı kitapları yayınlandı. Ara Güler'in Fotoğraflarının
büyük bir bölümü Paris'te Ulusal Kitaplık'ta, ABD'de Rochester Eastman
Müzesi'nde ve Nebraska Üniversitesi Sheldon Koleksiyonu'nda, Almanya'da
Köln'de Museum Ludwig'de Das İmaginaire Photo-Museum'da bulunuyor.
*("Ara Güler'e Saygı" adlı kitaptan alınmıştır.)
Ara Güler'in Kitapları
Öster om Eufrat (Fırat'ın Ötesi), Tidens Förlag, İsveç, 1960.
Young Turkey, Metin: Mariana Noris, Med & Company, New York, 1964.
Topkapı Sarayı-Sultan Portreleri, Doğan Kardeş Yayınları, İstanbul
, 1967.
Türkei Terra Magica, Münich, 1970.
Hagia Sophia, Metin : Lord Kinross, Newsweek Books, New York, 1972.
Yaratıcı Amerikalılar, Amerikan haberler Merkezi, 1975.
The Splendour of Islamic Calligraphy, Thames & Hudson, Londra, 1976.
Harems, Chene & Hachette, Paris, 1980.
Fotoğraflar, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1980.
Fikret Mualla, Metin: Turan Erol, Cem Yayınları, İstanbul, 1980.
Bedri Rahmi, Metin : Turan Erol, Cem Yayınları, İstanbul, 1984.
Mimar Sinan, Metin : Prof. Dr. Abdullah Kuran, Hürriyet Vakfı yayınları,
İstanbul, 1986.
Mimar Sinan, Metin : Prof. Dr. Abdullah Kuran, Institute of Turkish
Studies, Washington, D.C. , 1987.
Sinemacılar, Hil Yayınları, İstanbul, 1989.
The Sixth Continent, Metin : Halikarnas Balıkçısı, T.C. Dışişleri
Bakanlığı Kültür Dairesi, Ankara, 1991.
Sinan Architect os Soliman the Maginificent, Metin : John Frelly
& Stephanos Yerasimos, Themes & Hudson, Londra ve New York, Ed.
Arthaud, Paris, 1992. Living in turkey, Metin : Stephanos Yerasimos,
Thames & Hudson, Londra ve New York, 1992.
Demeures ottomans de Turquie, Metin : Stephanos Yerasimos, Albin
Michel, Paris, 1992.
Turkish Style, Metin : Stephanos Yerasimos, Archipelago Press, Singapur,
1992. Eski İstanbul Anıları, Dünya Şirketler Grubu yayını, İstanbul,
1994.
Bir Devir Böyle Geçti Kalanlara Selam Olsun, Ana Yayıncılık, İstanbul,
1994. Yitirilmiş Renkler, Dünya Şirketler Grubu, İstanbul, 1995.
Yüzlerinde Yeryüzü, Ana Yayıncılık,İstanbul, 1995.
Babil'den Sonra Yaşayacağız, Öyküler, Aras Yayınları, 1996.
Film Kahramanının Sonu (16 mm. Belgesel) İstanbul, 1975.
"Dünyada
her şey insanlar için yapılır. İnsan olmadığı zaman hayat olmaz."
Demekte hiçbir sakınca görmez. Fotoğrafın dışında, yani gerçek
yaşamda, algılarımızla, duyumlarımızla, sahip olduğumuz bilgi
ile ; toplumsal, tarihsel, ideolojik yer alışımızdaki bir dünyada
insan, bir pencerenin önünde yada karşısında değil içinde yer
almaktadır. Daha doğrusu almalıdır. Tek bir pencerenin önünde,
ya da karşısında durmanın çeşitli akıl yürütme biçimlerinden sadece
bir tanesi olduğunu unutmaya başladığımızda "öteki'ni de unutup,
"kendi" cehennemimiz içinde hapsolduğumuzun bilincine, ayrımına
varmak zorundayız.
Böylesi unutkanlıklarda Ara Güler'in fotoğrafları bize, 'kendi'nin
dışında daha nice nice canların olduğunu anımsatır. Bu yüzden
onun algılamlarını kullanmasını, okumasını bilirseniz, onun açtığı,
önümüze koyduğu pencerelerin sizi içeriye hapsetmediğini görürsünüz.
Bütün dünyaya atlayabileceğiniz bir penceredir onun pencereleri.
Zamanda ve uzamda sizi 'kendi' cehenneminden dışarı davet eden
bir eşlik gibidir. Ama o eşiği atlamak, tabii ki yürek ister.
İnsanca, tüm insanlığı kapsayacak bir sevgi ister. Bilgi ister
ama iktidar için değil, paylaşım için bilgi ister.
Ara Güler'in her bir fotoğrafı bir anlatı, bir dile getiriştir.
Bu dile getirişlerinde bütün anlatılarda olduğu gibi nesnel gerçeklikten
yola çıkar. Bu yola çıkış, insanın nesnel gerçeklikle kurduğu
ilişkinin bir 'bilgi' ilişkisi olduğunu unutturamaz. Daha doğrusu
unutturmamalıdır. Yoksa, kendimizi mutlak bir doğru arayışının
metafizik sarmalında bulmamız hiçte zor olmayacaktır. Ara Güler
de dile getirişlerinde, anlatımlarında nesnel gerçeklikten bir
artalan olarak yararlanmaktadır.
Yine bir söyleşisinde şöyle der Ara güler ; "Fotoğraf ise varolanı
çeker, varolanın içinde bir estetik, bir dram, bir mana yakalar
..." Ama bizim unutmamamız gereken bu 'yakalar' eyleminin Ara
Güler'in eylemi olduğudur. Onun varolanla ilişkisidir. Bu 'yakalar'
Ara Güler'in bilgi ile olan ilişkisidir. Nice fotoğraflar Ara
Güler ...
Seçiciler Kurulu'nun Ödül Gerekçesi
Seçiciler Kurulu, bu kararı alırken Ara Güler'in fotoğraf alanında
1950'lerin başlarında yaptığı özgün çalışmalar, insana ve evrensel
olarak paylaşabilecek konulara getirdiği bakış, duyarlık ve yenilikler,
ayrıca kendi kuşağı içinde dünyada öne çıkmış fotoğrafçıların
düzeyinde verdiği yapıtlar. Türk fotoğrafçılığını dünya platformuna
taşıması ve yeni kuşak fotoğrafçılara öncü olması, sanatından
hiçbir zaman ödün vermemesini göz önüne almış ; ayrıca Pamukbank
Fotoğraf Galerisi'nde açılan sergisi üç dilde 'Ara Güler'e Saygı
/ Hommage an Ara Güler / Tribute to Ara Güler' adıyla yayınlanan
kitap dolayısıyla ödülün verilmesini uygun görmüştür.
Orhan Alptürk
Ana Sayfa
|