|
|
Fotoğraf : İçeriği Anlaşılamayan
Kolay Uğraş
Susan SONTAG'a Saygıyla
Fotografın sanat olup olmadığı ayrımını ortaya koymadan, fotograf
sanatçılığını tartışmanın pek anlamı olmayacağı kanısındayım. Fotograf,
bir meslek uygulaması ve bir sanat yoludur. Aynı şey diğer sanatlar
için geçerli olabileceği gibi (düz yazı, grafik gibi) geçerli olamayacağı
sanat dalları da vardır (müzik, şiir, heykel gibi). Bazı sanat dallarının
bir arada kullanıldığı birleşik sanatlar da vardır (sinema, tiyatro
gibi). Yani fotograf tek başına bir sanat uygulaması değildir, ama
fotografla sanat da yapılabilmektedir. Bu anlamda fotografı tanımlamamız
gerekirse; fotograf sanatı, teknikle estetiğin bir araya gelebildiği
bir uğraştır. Fotograf, akıp giden zaman içinde her şeyi aynı umarsızlıkla
izleyen insanların göremediklerini gösteren ve bakmayı öğreten bir
uğraştır. Fotografçı önce kendi gözünü eğitir, sonra da izleyicininkini.
Bilinen anekdottur, yüzyıllar önce resmi yapılmış bir kişinin yaşadığını
hiçbir şekilde iddia edemezsiniz, bu yalnızca bir varsayım olarak
kalır. Ama yüz elli yıl önce fotografı çekilmiş bir kişinin yaşadığının,
bu dünyada bir yeri olduğunun kesin kanıtıdır fotograf. Kanıtıdır
da, fotograf artık bir kanıt olarak kullanılamamaktadır. Çünkü fotograflar
yalan söyleyebilmektedir. Fotograflar yalan söylüyorsa bu, fotografçının
yalan söylemeyi istediğini göstermektedir. Fotografın dürüstlüğü,
fotografçının dürüstlüğü ile eş anlamlıdır. Gelişen teknoloji karşısında
sözü edilen dürüstlüğü korumak, direnebilmek olanaksızdır. Böylece
fotograf kendini (kim bilir?) dürüstlük gibi bir yükten kurtarmakta
ve sanat olma yoğunluğunu artırmaktadır. Fotograf artık bilgisayar
başında, yaratıcısının bile daha önce hiç görmediği mekanları konu
almakta, gidilmemiş ve görülmemiş mekanlar sanal ortamlarda bu ileri
teknoloji sayesinde yaratılmaktadır. Aslında elde edilen görüntü,
fotografın o tanık olunan anının görüntüsü değil, (hala deniliyorsa
eğer, adına fotografçı denilen kişilerin) düş gücüyle oluşturduğu
bir teknolojik modern resim, bir bilgisayar tasarımıdır. Bunu yapan
ise fotografçı ya da fotograf sanatçısı mıdır? Yakın bir gelecekte
gündemi bu tartışmanın oluşturacağını söylemek kehanet sayılır mı?
Türk fotografı bir birikime sahip midir? Bu birikim kolay elde
edilebilecek bir şey değildir. Gerçek anlamda bir üslup sahip
fotografçılarımız iki elin parmaklarını geçmezken, dünya fotografı
içinde bir yere sahip olmamız kolay olmayacaktır. Kişisel uğraşlarımız
sayesinde Uluslararası Fotograf Federasyonu'na (FİAP) İstanbul'daki
bir derneğimiz adına üyeyiz, ama diğer ülkeler bizi ne kadar tanıyor,
biz onları ne kadar tanıyoruz? Dünyada neler oluyor, kim neler
yapıyor diye merak edip de bir fotograf katalogu almak için bir
asgari ücretlinin bir aylık maaşının yarısından fazlasını gözden
çıkartmak gereklidir. Fotografik ekipmanların ve sarf malzemelerinin
tamamıyla yurtdışından gelmesi ve sıradan bir vatandaşın alım
gücünün üstüne çıkması, fotografı bir burjuva sanatı haline getirmiştir.
Bu yüzden fotografımız, amatörlerimiz sayesinde daha çok 'naif'
olarak ilerlemektedir. Bu gün portre fotografı çeken biri, yarın
doğa fotografçılığına dönmekte, sonraki gün belgesel fotograf
çalışmakta ve ne yazık ki bu süreçte bir tarz oluşturamamaktadır.
Belli bir tarzı oluşturanlar ise çoğunlukla belgesel fotograf
tarzında çalışanlar ve basın fotografçıları olmuştur. Ama burada
kurgusal fotograf çalışan sanatçıları dışlayacak değiliz. Ama
fotografta bir tarz oluşturmak gerçekten zor ve uzun soluklu bir
çalışmayı gerektirmektedir.
Her gün dünyada milyonlarca fotograf üretiliyor ve biz bunların
bir kısmıyla karşılaşıyoruz. Fotograflarla ortaya çıkan görüntü
bolluğu, çeşitli görünümler, insanlar, mekanlar vs... hepsi birden
bizim algılarımızı köreltmemize neden olmaktadır. Keskin bir görüşe
ve hatta buradan yola çıkarak bir fotograf anlayışına ulaşamayışımızın
başlıca nedeni bu görüntü bolluğudur. Yani 'bize dayatılan görüntüler..'
Bu yüzden yaşama dair ve yaşamın içindeki tüm beğenilerimizi her
gün milyonlarcası üretilen bu fotograflar belirlemeye başlamıştır.
İyinin ve kötünün bu iç içe geçmişliğinden arınıp 'doğruya' ulaşabilmek
kolay olmamaktadır. Çünkü bu aşamada doğru ile yanlış da iç içe
geçmiş bulunmaktadır. Fotografın yerini bu 'sayısal ' görüntüler
almakta ve her aşamada mükemmellik, insanlara dayatılan bir mesaj
olmaktadır. Bu kadar çok tüketilen fotografta taklit olmayan bakış
açıları bulmak zorlaşmakta ve sayısal fotografa giden yolun bir
adım önünde 'an' fotografı önem kazanmaktadır. Görüntü kirliliği,
gelecekte had safhaya çıkacak, yalnızca fotograf malzemesi ve
fotograf aygıtları kullanılarak elde edilen görüntüler galerileri,
sergi salonlarını ve müzeleri dolduracaktır.
Cengiz Oğuz Gümrükçü
AFSAD Üyesi / Fotografçı
Ana Sayfa
|
|