|
|
|
BÜLMETEN ÜZERİNE
BÜLMETEN, Trabzon Fotoğraf
Sanatı Derneği (FOTO FORUM) Bültenine ekli bir sayfa olarak
ilk kez Mayıs 1990'da yayımlanmıştır. Bu gün de yayımını
aynı şekilde sürdürmektedir.
BÜLMETEN adı Bülten sözcüğünün
karşıtı olarak düşünüldü. Bu arayış içinde BÜLTMEYEN, GULTEN,
BÜLTEMEDEN gibi adlar gündeme geldi. Ancak okuma rahatlığı
nedeniyle BÜLMETEN'de karar kılındı.
BÜLMETEN, bir fotografik
mizah sayfasıdır ve her yönüyle Fotoğraf dünyasını konu
alır. Dernek içi olayları, dernek üyeleri ve yöneticileri,
başka derneklerle üyeleri, TFDB üye ve yöneticileri onun
uğraşı alanına girer.. Anlatımında Fotografik terimleri
kullanır. Bu nedenle ancak fotoğrafla ilişkili olanların
rahat anlayabileceği bir sayfadır.
BÜLMETEN'in çıkışında iki
amaç güdülmüştü: Birincisi; BÜLMETEN'i okurlarını gülümsetmek,
ikincisi de üyeleri ve yöneticileri kırmadan uyarma görevi
üstlenmek.
BÜLMETEN'in bu ilk sayısında
yönetim kurulu üyeleri tanıtılıyor, Trabzon'da toplanan
FDÇK ile ilgili bir yazıya yer veriliyordu. Bir trafik kazasında
aramızdan ayrılan, Antalyalı Önder Afşarkoca'nın da yazı
içinde olanca sevimliliği ile yer aldığını göreceksiniz.
Keyifli okumalar dileğiyle,
M. Reşat Sümerkan
|
FDÇK TOPLANTISININ PERDEARKASI
BULMETEN muhabiri sizin için
izledi: Duymuşsunuzdur, 12 -13 Mayıs 1990 tarihleri arasında
Fotoğraf Dernekleri Çalışma Kurulu (FDÇK) toplantısı Trabzon'da
derneğimiz ev sahipliğinde yapıldı. 6 Konuk derneğin katıldığı
toplantının ertesi günü bir de gezi düzenlendi. Konuklar
Trabzon ve çevresini çok sevdiler. Gezimizin güzergahı Sumela
Manastırıydı. Maçka yakınlarında, vadinin karşı yamacındaki
bir köyün fotoğrafını çekmek için durduk. İFSAK grubunun
müzik yeteneğini de böylece öğrendik. Çünkü karşı köye bakıp:
Orda bir köy var uzakta O köy bizim köyümüzdür İFSAK'ta,
ifmasakta O köy bizim köyümüzdür Diye güzel bir okul şarkısı
söylediler. Ardından hep birlikte yaylım deklanşör ettik.
Poz poz anı fotoğrafları çektirdik. Bulunduğumuz yer geniş
bir çimenlikti. Bunu görünce dayanamayan AFSAD'lı ve BUFSAD'lı
arkadaşlar el ele tutuşup AFSAD'arım, BUFSAD'arım Ustam
ölmüş ben satarım Ustam bu bir Nikondur Satsam üç beş milyondur
Zambak -Zoom bak Dön biraz vizörden bak Diye oyunlar oynadılar.
Hep birlikte gülüştük. Ama bu iş en çok KASK'lıların hoşuna
gitti. Kasıklarını tuta tuta gülmeye başladılar. Hatta Muzaffer
Sütlüoğlu bir ara o kadar güldü ki, KASKeti başından yere
düştü. Sumela eteğinden akan Altındere, eriyen kar sularıyla
coşmuştu. Çağlayanlardan yükselen su zerrecikleri objektiflerimizi
ıslatıyor, görüntü kalitesini yok ediyordu. Konuk AFAD'lı
arkadaşlardan biri bana yaklaşarak ''AFADersiniz, acaba
güderiniz var mı ?'' diye sordu. ''Elbette'' diyerek güderimi
verdim. Ey Altındare! Sen ne fotoğrafçıların kanına girmişsindir.
Büyük çağlayanın yanından geçerken Cengiz Akduman'ın dipte
yatan Bronica'sı için 1/125 saniye saygı duruşunda bulunduk.
Bir manga fotoğrafçı da üç el saygı flaşı patlattılar. Bu
sırada konukların en uzun boylusu olan ANFAD'lı Önder Afşarkoca,
vadinin dibinde ayakta durup Sumela'yı kuşbakışı çekmeye
başladı. Hemen makinaları ona verip bizim için de çekmesini
istedik. Sumela'nın güzelliğine dalan konuklar hareket saatini
farkettiklerinde ancak yarım saatleri kalmıştı. Çok telaşlandılar.
Başkan Şekip: ''Tamamdır, hallederiz'' diyerek 40 km. lik
yolu on dakikada alıp onları otogara ulaştırdı. Fotoğraflar
çektirdik, vedalaştık. Onlara mendil sallayıp ''Gene gelun
da..'' dedik.
|
YÖNETİCİLERİMİZİ
TANIYALIM ŞEKİP İSKENDER
Derneğimizin başkanıdır. Yomralı İskenderler ailesinin biricik
oğludur. İlk fotoğraf derslerini Alaminütçi Hacı Haydar Ağa'dan
almış, bir süre de Üsküdar Musiki Cemiyetine devam etmiştir
. Şekip Bey, 1988'de derneğin başına geçince ilk olarak iç
durumu düzeltti. Sonra da Bosna sorununu bahane ederek Sırbistan'a
savaş açtı. Ancak FIAP kralı 2. Şarl araya girerek barış sağlandı.
Ardından Bayburt'a çekim seferi düzenledi. Ordugahını Masat
Deresi kıyısına kurarak çekimleri bizzat yönetti. Hatta çekim
sabahı makinasının kayışını bağlayarak yanındakilere: ''Çekimde
bana bir şey olursa, beni Canon'umla gömesüz'' diye vasiyette
bulundu. Bunun üzerine emrindeki fotoğrafçılar ''Kodak, Kodak''
diye haykırarak görüntülerin üzerine atıldılar. Şekip Bey,
derneğini huzura kavuşturduktan sonra 1990'da komşuları olan
AFSAD devletine, İFSAK imparatorluğuna, BUFSAD Krallığına,
KASK Şövalyelerine, AFAD Şahlığına ve ANFAD Dükalığına elçiler
göndererek Trabzon'a davet etti. Derneğini ve ülkesini onlara
tanıttı. Büyük İskender Şekip, antika meraklısıdır. Koleksiyonları
vardır. Gençliğinde judo çalışmıştır. Evlidir. 1 adet karısı,
judo'da kahverengi kuşağı ve ikisi kız dört uşağı vardır.
|
FOTOĞRAFİK ATASÖZLERİ
* Zenitini kurtaran kaptandır
* Aşağı tükürsen Canon,
yukarı tükürsen Pentax
* Bu günün pozunu yarına
bırakma
* Nikon gelecek yerden
Zenit esirgenmez
* Bi Sinan' a güvenirdim,
onu da Lubitel'le yakaladım
* Ağlamayan çocuğa Mamiya
vermezler
* Zenit'li dostun olacağına
Canon'lu düşmanın olsun
* Sonradan görme Canon'dan
dönme
* Köprüyü geçene kadar
Zenit''e Canon derler
* Yanan poz bir olaydı,
ağlamak kolaydı
* Dostumdan bir kaset
istedim. Verdi gittim çektim, vermedi çektim gittim
* Baktın kar havası,
diyafram kıs körolası
|
FOTO TEMEL ÖĞRETİYOR /
Nü Çekimleri:
Haçan ki nü düşünmektesun,
uygun bi kız alursun. Stüdyohaneye getirursun. Ona soyunma
odasıni gösterup: ''Ha burda kenduni anadan nü hale koy,
sonra da beni çağır bakayim'' dersun Oradan ayrilur öbür
işlerunlan meşgul olursun. Birazdan zil öter. Demek ki nü
artık hazırdur. Gider bakarsun ki bi içum nü karşinda duriy.
Bu çok zor ve sabirluk istiyen bi durumdur. Benum başuma
da gelmiştur:
Fotociyim ezelden
Bir nü seçtim güzelden
Bağa oldi bişeler
Uy, uy Emine'm
Haçan baktum vizörden
En kisa zamanda nü çekimlerini
tamamlaman gerekir. Çekim bitince da nü yü hemen birak gitsun.
Aksi halde üç günde kendine gelemezsun.
|
|
|