GÖRSEL TASARIM ÖGELERİ
NOKTA
Öğr. Gör. Tülay ÇELLEK
Nokta, görsel anlatımın temel ögelerinden
biridir. Objektif tanımı ile yer belirleyici bir işarettir. Görsel
olarak nokta; bulunduğu yere göre küçük, merkezsel benektir. Bir
nokta mekan içindeki ( uzaydaki ) bir pozisyonu ( durumu ) gösterir.
İki çizginin birleştiği ya da kesiştiği yeri gösterebilir, bir düzlemin
köşesini, bir işareti, bir yeri belirler. Nokta düzensizliğin içinde
ilk düzen elemanıdır. Nokta, geometrik olarak görselliğin anlatımında
çeşitli büyüklüklerde, boş ya da dolu yuvarlaklar olarak değerlendirilir.
Biçimi oluşturan elemanlardan biri olan nokta, düzen içerisinde
sözü bulunan bir elemandır. Noktanın yüzey üzerinde sayıları arttıkça
etkileri de değişik olur. Tek başına durgunluğu ifade eden nokta
çoğaltıldıkça giderek dinamizme, ritme ya da kargaşaya dönüşebilir.
Noktalar yanyana geldiklerinde birbirleriyle ilişkiye girer, bu
bağıntı bazen çizgiselliğe bazen de lekeselliğe dönüşebilir. Noktanın
yanına ikinci bir nokta geldiğinde kompozisyon ilkeleri başlar.
Nokta bulunduğu yer ve çevreye göre noktadır. Evren içinde dünya
noktadır. Çok uzakta bir uçak ta nokta izlenimi verir. Renk olarak
ta gri imajı verir.
Ayrıca bir çok alanda görselliğin dışında da kullanılır. Örneğin;
suyun kaynama noktası, erime noktası, patlama noktası, birleştirme,
kesişme noktası... Canlı ya da cansız doğaya baktığımızda çok sayıda
ve sınırsız olanaklar gösteren noktasal oluşum ve etkilerle karşılaşırız.
Çeşitli böceklerin dış görünüşlerinde, büyüyen-küçülen, düzenli-düzensiz,
renkli-renksiz benek ya da birimlerin oluşturduğu doku örnekleri...Bazı
bitki ve hayvanların yapılarında noktasal düzenlere rastlanır.
Resimsel anlatımda nokta; denge, hareketi durdurma ( nokta koyma
) vs. olarak kullanılır. Belli büyüklük ve küçüklükte noktalar,
renk unsuru ile birlikte matematiksel sistemlerde düzenlenerek kullanıldığında
optik bir takım anlatımlara olanak sağlar. Nokta diğer görsel anlatım
ögeleri ile ilişkili olarak yeni anlatım olanakları verir. Nokta
tek başına durağandır. Noktaların, büyüklük-küçüklük farkları, ışık
ve renk değişiklikleri, yanyana gelişlerinde aralık ve sıralanış
farklılıkları zengin görsel etkiler elde edilmesine olanak sağlar.
Görsel anlatımda nokta
- Farklı büyüklükte noktalar
- Eş büyüklükte tek düze
- Farklı ışık değerlerinde noktalar
- Eş ışık değerinde noktalar
- Farklı renklerde olan noktalar
- Aynı renkte olan noktalar
- Eş aralıklı, eş büyüklükte noktasal
düzenleme
- Giderek sıklaşan-seyrekleşen
eş büyüklükte noktaların oluşturduğu düzen
- Eş büyüklükte noktaların toplanıp
dağılarak ( sıklaşan-seyrekleşen) oluşturduğu serbest düzen
- Eş büyüklükte, ışık değerleri
belli aralıklarla değişen sistemli noktasal düzen
- Büyüyen, küçülen noktaların oluşturduğu
sistemli düzen
- Büyük-küçük noktaların oluşturduğu
serbest düzen
- Büyüyen küçülen noktaların, sıklaşması,
seyrekleşmesi ile oluşan serbest ve ritmsel düzen
- Eş büyüklükte noktalarla farklı
renkler kullanılarak oluşturulan serbest ve ritmik düzen
- Değişik renklerde ve büyüklüklerde
noktaların oluşturduğu ritmik ve serbest noktaların oluşturduğu
düzen
- Farklı büyüklükte sıklaşan -
seyrekleşen
- Belli bir sistemle büyüyen -
küçülen
- Serbest bir düzen içinde toplanan
- dağılan
- Değişik büyüklüklerde ve değerlerdeki
noktaların oluşturdukları serbest ya da geometrik düzen
- Üçten fazla noktanın düzeni
- İki boyutlu noktalar düzenlemeleri
- İki boyutlu farklı değerdeki
noktalarla çeşitlemeler
- Eşit değerdeki noktaların düzenlemeleri
- Aynı ve farklı renklerdeki renkli
noktalarla düzenlemeler
Noktanın sanat tarihindeki yerine
bakacak olursak; noktayı diğer elemanlarla birlikte yani çizgiyle,
lekeyle kullanan sanatçıların yanında tamamen noktayla çalışan sanatçılar
da vardır.
Noktayı da kullanan sanatçılar; Matisse, M. Ernst, E. Degas, F.
Pıcabıa, Pollock, P. Klee, M. Marika, S. Munakota, T. Cragg ( heykel
), K.Gilbert, Vasarelly C. Ağacıkoğlu ( fotoğraf-gren ) I.Maeda
( fotoğraf) A. Kertész ( fotoğraf) F. Marsal ( fotoğraf ) Michael
Neusüss ( fotogram ) Stockhausen ( müzik )
|
|
|
Pollock, 1943
|
Cemil
Ağacıkoğlu
|
Tony
Cragg, 1980
|
|
|
|
Ichiro
Maeda, 1997-98
|
|
Andre
Kertész, 1930
|
PUANTİLİZM
(İng. Pointillism) Puantilizm Türkçe’ye “Noktacılık” biçiminde çevrilebilecek,
Fransızca (Pointillisme)dan kaynaklanan sözcük, Yeni-İzlenimci akımın
bünyesindeki bir eğilim ve teknik için kullanılır. Bu eğilimdeki
ressamlar amaçladıkları resimsel etkiyi renkleri küçük noktacıklar
biçiminde gruplayarak elde etmişlerdir. En ünlü pointilist sanatçı
G. Seurat’tır. (1859-91).
|
|
G.Seurat, 1884-85
|
A.Derain,
1905
|
Pointilizme bugün artık
kullanılmayan “Divisionnisme” adı da verilmiştir.
Resimde belirli bilimsel ilkeler üzerine kurulmuş yeni bir yöntem
geliştirdiler.(G.Seurat ve dostu P. Sicnac, H.E. Cross, C.Angrano,H.Edmond)
|
|
H.E.Cross, 1908
|
K.Utumara
|
TEKNİK: Işığın yarattığı bir izlenimin, gözün retina tabakasına
bir an yansımasıyla sentez olayı meydana gelir. Bunu resimde ifade
etmek ise (herhangi bir ışık kaynağının kullanıldığı yerde) renk
tonlarının optik olarak, gözde birbirine karışmasını resim aracılığıyla
gerçekleştirmek gerekir. Bu karışım olayı ışığın yayılma derecelenmelerine
ait kontrast kurallarına göre oluşmalıdır.
Tamamlayıcı Renkler
Sarı + Kırmızı = Turuncu
Mavi + Sarı = Yeşil
Mavi + Kırmızı = Mor
UYGULAMA
- “Nokta” konulu
saydam gösterisi
- “Nokta” konulu
film gösterimi -Görüntü Norman Mc Laren
- “Nokta” konulu
Modern Dans gösterisi
- 35x50 Boyutundaki
resim kağıdı 15x15 boyutlarında karelere ayrılır. Nokta elemanı
ile öncelikle siyah beyaz tekniğiyle düzenleme yapılır.
|
|
M.Ü. Çalışması
|
M.Ü.
Çalışması
|
- Daha sonra yapılacak
araştırmada, yorumda farklı programların kendi dilleri, teknikleri
ile uygulama yapılmasına olanak tanınır. Böylece ortak alınan
Temel Tasarım dersinde öğrenilenler farklı alanlarla ilişkilendirilerek
yaratıcılığın ön plana çıkarılması sağlanır.
İletişim Tasarımı
Programı; nokta elamanı ile bilgisayara dayalı düzenleme.
BİLGİSAYARDA ‘NOKTA’ TASARIMI
Nokta, eni boyu ve yüksekliği olmayan boyutsuz bir elemandır. Gerçekte
böyle ideal bir varlık bulunmadığından, noktayı bütün boyutları
biribirine eşit olan küre (yüzey üzerinde daire) ile belirtmeyi
seçtim. Yaptığım işte bir gurup beyaz daire siyah zemin üzerinde
perspektife göre giderek uzayan ya da kısalan sıralar halinde dizilerek,
iki boyutlu bir yüzeyde derinlik etkisi yaratmaktadır. Dairelerin
üzerindeki siyah boşluklar karanlık alanları belirtmekte, beyaz
ve gri kısımlar ise sahnedeki bir ışık merkezinden yayılmaktadır.
Aydınlık ve karanlığın bu biçimde dağılımı derinlik etkisini arttırmaktadır.
Bu tasarımı yaşama geçirirken Kinetix firmasının 3DMAX adlı yazılımını
kullandım. Bu bir üç boyutlu tasarım ve canlandırma yazılımıdır.
Tasarladığım şey, iki boyutlu çizim yazılımlarıyla da yine daireler
aracılığıyla göz kararı bir perspektif kullanılarak ekrana aktarılabilirdi
ama daha az gerçekçi ve uygulaması daha uzun olurdu. İşe yazılımın
sanal uzayında bir küre yaratarak başladım. Sonra eş boyutta bir
küre yaratabilmek için ilkini aynı düzlem üzerinde kopyaladım. Ardından
bu ikili gurubu, aynı yöntemle dörde yükselttim. Bu şekilde sekiz,
onaltı derken gözümü tatmin edecek kadar küre oluşuncaya dek devam
ettim. En sonunda düz bir yüzey üzerinde sıralanmış biçimdeki küreleri,
bu kez de yz, zx gibi birbirine dik koordinat düzlemleri üzerine
yansıtarak kopyaladım. Böylece aynı köşe noktasında birleşen, bir
küpün duvarları gibi birbirine dik yüzeyler üzerinde sıralanmış
kürelerden oluşan ve yüzey üzerinde derinlik etkisi veren bir görüntü
elde ettim. ( O. SİMİTÇİLER )
Fotoğraf- Video Programı ; nokta
elemanı ile fotoğrafa dayalı düzenleme
FOTOGRAM
Objektifsiz fotoğraf yöntemi olan fotogram, yarı saydam ya da saydam
olmayan objelerin siyah-beyaz veya renkli fotoğraf kağıdı, fotoğraf
filmi ya da ışığa karşı duyarlaştırılmış herhangi bir obje üzerine
yerleştirilerek pozlanması ve normal kağıt banyosu işlemlerinin
yapılmasıyla elde edilir. Pozlama sırasında verilen f-değerlerine,
objelerin saydam, yarı saydam ya da saydam olamamalarına; hareketli
ya da hareketsiz olmalarına göre gri tonlar artar ya da azalır.
Objenin dışında şablon da kullanılabilir. Baskı sırasında agrandizör
objektifinde orta f-değeri seçmek ( 5.6f, 8f gibi ) gri tonları
daha rahat elde etmeyi sağlar. Objektif önüne dokulu camlar konarak
çok değişik sonuçlar da alınabilir. Fotogramda kompozisyon çok önemlidir.
Bundan dolayı baskı öncesi tasarım gereklidir.
Fotogramın tarihçesine bakacak olursak; Fütürist akımın içerisinde
şekillenmiş olan vortisizm’in temsilcilerinden fotoğrafçı Alvin
Langdon Coburn’un “vortograph”ları bu akımın şekillenmesinde önemli
rol oynamıştır. Çünkü onun çalışmaları soyut anlamda ilk fotoğraflardı.
Kübizmin ardından sanatçılar artık “görsel deneyler” yaparak soyut
fotoğraflar elde etmenin yollarını aramaya başlamışlardı.
Paul Klee, Wassily Kandisky, Laszlo Moholy-Nagy, Man Ray soyut çalışmalara
mühürünü vurmuş; dadaist ve konstrüktivist sanatçılardı. Soyut görüntüler
elde etmek için fotogram, sertleştirme, S/B ve renkli tonlara ayırma,
solarizasyon, optik bozulma yöntemleri kullanılmıştı.
Fotoğrafın teknik gelişimi içerisinde en önemli bulgu; gümüş nitratın,
güneş ışığından etkilenerek kararmasıdır. 1725 yılında Alman kimyacı
Johann Heinrich Schulze tarafından bulunan olay, gümüşün ışık etkisiyle
indirgenmesidir. Bu bulgudan yola çıkarak Thomas Wedgwood, Humphry
Davy ile birlikte ışığa karşı duyarlaştırılmış ( gümüş ile ) kağıt
üzerine yaprak, böcek kanadı koyarak güneş ışığı altında saatlere
pozlandırmışlardı. Ancak o tarihlerde sabitleştirici ( hypo ) henüz
tespit edilmediği için elde edilen görüntüler kalıcı olmamıştı.
1835 yılında Fox Talbot “photogenic drawing” ( fotoğrafik desenler
) adıyla dantel ve botanik örneklerini ışığa karşı duyarlaştırdığı
kağıdın üzerine koyarak görüntü almıştı. Talbot’ta ilk çalışmalarında
sabitleştirici kullanmamış fakat daha sonra Sir John Herschel’in
önerisiyle hyposülfit ( sodyumtyosülfit ) kullanarak görüntüyü kağıda
kalıcı olarak aktarmıştı.
Bu anlatılanlar, hem fotoğrafın ilk teknik gelişimleri hem de ilk
fotogram çalışmalarıdır. Fotogram, gümüş nitratın ışığa karşı duyarlılığını
bulan “Schulze”i anmak amacıyla “Schulzegrafi” olarak da adlandırılır.
Gelişim sürecinde kullanılan bu yöntem daha sonraları sanatsal ifade
aracı olarak da kullanılmıştır. 1918 yılında Zurich’de Chistian
Schad “schadographs” yapmak için kitap ve gazete parçalarını kullanmıştı.
Bu çalışması fotogram’a uygulanan ilk soyut yaklaşımdı. 1920 yıllarına
gelindiğinde Man Ray “rayograph” ile soyut çalışmalarda bulunmuştu.
Macar sanatçı Moholy-Nagy gene aynı yıllarda ( 1920 de ) Berlin’e
gelerek konstrüktivist resimlerini üretmek için deneyler yapmış
sonunda telefon resimlerinin fotogramını gerçekleştirmişti. 1923
yılında Welmar’daki Bauhaus’da görev aldığında ışık deneyleri ve
kayıtlari için fotogram kullanmıştı. Fotoğraf kağıdını tuval, değişken
elektrik ışığını ressamın boyası gibi kullanarak fotogram’da ışıkla
resim yapma olanağı yaratmıştı. Reklam tasarımında kullanılmaya
başlayan fotogram zamanla sanat çalışmalarının içine girmiş, ikinci
dünya savaşı sonrasında soyut sanata koşut olarak yeni bir anlayışla
fotogram geliştirilmiştir. Günümüzde fotogram tek başına uygulandığı
gibi eski fotografik baskı yöntemleriyle karma şekilde uygulanmaktadır.
Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü ( Duysal Tasarım Programı, Müzik
Toplulukları Programı ); nokta elemanı ile müziğe - sese dayalı
düzenleme
Müzikte Puantilizm
( Nokta ) : Tek ögeden başlayıp ona yapılan eklemelerden oluşan
bir süreç sonucunda yapılar oluşturulur. Kompozisyonda puantilizm,
her biçim noktadan, yani tek bir notadan üretilmelidir anlayışına
dayalıdır. Tek tek aralıklar ve ilişkileri söz konusudur.
Modern Dans Programı
; nokta elemanı ile dansa - devinime dayalı düzenleme
Bileşik Sanatlar
Programı ; nokta elemanı ile boya , kolaj vb. malzemeyle gerçekleştirilen
görsel düzenleme
Sanat Yönetimi Programı ; nokta elemanı ile söze, yazıya
dayalı düzenleme
Malzemeler: Resim kağıdı, siyah çini mürekkebi, tarama
ucu, rapido, pilot kalem, fırça, kolaj malzemeleri , Fotoğrafi
malzemeleri, cetvel vs.
YTÜ SANTAS
|