"GEZGİN
FOTOĞRAFÇILAR"
CARLO NAYA
Engin Özendes (ESFIAP)
http://enginozendes.com
İtalya'da Vercelli'nin doğusunda
küçük bir köy... Sonradan yolu fotoğrafçı olarak Osmanlı İmparatorluğu'na
düşecek Carlo Naya, 1816' da burada doğdu. Ailesinin isteği üzerine
erkek kardeşi Giovanni ile birlikte Pisa Üniversitesi'nde hukuk
okudu.
Babasının ölümünden sonra İtalya'yı,
Avrupa'yı, Asya'yı ve Afrika'yı dolaştı. 1835 yılında Venedik'in
resimlerini yaptı. 1839 yılında Paris'ten aldığı Daguerreotype
ekipmanları ile fotoğrafçılığa başladı. 1840 yılının Mart ayından
Eylül ayına kadar, Prag ve Viyana'yı gezdi.
1845 yılının bahardan yaza dönen
günlerinden birinde kardeşi ile birlikte Osmanlı'nın başkenti
İstanbul'a geldi. Bu büyüleyici kente öylesine bağlandı ki, burada
kalıp mesleğini sürdürmeye karar verdi.
8 Haziran 1845 tarihli Ceride-i
Havadis gazetesine bir ilan verdi :
"Paris'ten İstanbul'a gelmiş olan ressam ve fotoğrafçı C.Naya,
insan fotoğrafı çekimlerinde çok hünerli ve kusursuz bir görüntüyü
hatta güneşe dahi ihtiyacı olmaksızın birkaç saniye zarfında çıkarıyor.
Her gün sabah 12'den akşam 12'ye kadar yaptığı çalışmalarla, resmin
kıymetine ve büyüklüğüne göre 60 kuruştan 100 kuruşa kadar fiyat
veriyor. Birkaç kişi birlikte çekildiği takdirde pazarlık yapılabilir.
Fotoğrafçının yeri Beyoğlu'nda Doğruyol'da
Moskof Sarayı (Rusya Sefareti) karşısındadır. İsteyenler oradan
sorabilirler. "
Çalışmalarını bu stüdyoda sürdüren
Naya, İstanbullu'lara değişik çekimler yaparak özel fotoğraflar
sundu. Ceride-i Havadis gazetesi'nin 27 Aralık 1848 tarihli sayısına
bir ilan daha verdi.
"Daguerreotype tabir olunan,
usul üzere birkaç dakika zarfında güneş kuvveti ile ahzü resim
eylemek sanatında maharetli olan Naya nam iki karındaş Dersaadet'e
gelip, Beyoğlu'nda Dörtyol ağzında Rusya Sefarethanesi karşısında
vaki, Jerulamu adlı kişinin hanesinde oturdukları ve herkesin
istediği büyüklükte karakalem veya renkli, maden veya kağıt üzerinde
ve birkaç kişinin dahi resmini birden uygun fiatla çıkarıp, büyüklük
ve uğraştırmasına göre, elli kuruştan yüz kuruşa kadar para gerektireceği
ve oraya gitmeden kendi evinde resim çektirmek isteyenler ile
ayrıca pazarlık yapılacağı ve daguerreotype aletlerinin bir kısmının
satılık olup, kısa bir zaman içinde öğretilmek üzere isteyenlere
gösterileceği ve çekilen resimlerden iyi çıkmamış olanlarının
geriye alınabileceği ilan olunmuştur."
Carlo İstanbul'a adım attığında
ne kenti böylesine güzel bulacağını ne de yaptığı çalışmaların
bu kadar ilgi çekeceğini düşünmemişti. Oniki yılını bu egzotik
kentin en Batılı yeri olan Pera'da tamamladığında, daha nice yıllar
Boğaz'dan esen serin rüzgarları soluyacağına, stüdyonun tavanına
gerili perdelerle ışığı kontrol ederek ünlü ya da ünsüz pek çok
kişinin portresini çekmeye devam edeceğine inancı tamdı.
1857 yılında yardımcısı, o güne
kadar hiç ayrılmadığı kardeşi Giovanni'yi kaybetti. Bu acı ölüm
onu, bu anılarla dolu aşık olduğu kentin sokaklarında gezemez
hale getirmişti. Aynı yıl İtalya'ya dönerek Venedik'e yerleşti.
Bir fotoğraf gereçleri atölyesi kuran Naya, kısa zamanda bu piyasada
çok tanındı. Carlo Ponti'nin dükkanında kendi fotoğraf baskılarını
sattı. Venedikli bir optikçi ile çalıştı.
Restorasyon komitesi başkanı Pietro
Selvatico Estense, Naya'yı çağırıp 1864'den beri sistemli bir
biçimde Venedik üzerine yaptığı çalışmalarının bir dökümünü hazırlamasını
söyledi.
1866 yılında ilk albümü "Venedute
di Venezia 1866" yayımlandı. Bunu Venedik üzerine çok sayıda
albüm izledi. 1882 yılında fotoğraf çekimlerine devam ederken
yaşamını yitirdi. Ölümünden sonra yayımlanan son albüm ise, işte
bu çalışmalarından oluşmaktaydı.
|