|
|
CADI
KAZANI, "DOĞANAY SEVİNDİK İLE BİRLİKTE"
ÖZLEM
BAĞCI
(Bu sayfada
yer alan fotoğraflar "Değişen Yüzler-1" sergisinin
fotoğraflarıdır. Her bir çerçeve aynı kişilere ait, farklı
zamanlarda çekilen iki ayrı fotoğraftan oluşmaktadır.
Fotoğrafların altında belirtilen tarihlerin ilki üstteki
fotoğrafa, ikincisi ise alttaki fotoğrafa ait olup, her
iki fotoğrafın çekimi de Doğanay Sevindik tarafından gerçekleştirilmiştir.)
|
Ankara en soğuk
kışını yaşarken, buzlarda düşmeden Doğanay Sevindik'in iş
yerine varmayı başardım. Yeni demlenmiş çay ve dumanı üstünde
poğaçalar eşliğinde söyleşimize başladık.
Doğanay Sevindik,
1961 Ankara Ayaş İlçesi Yağmurdede Köyü doğumlu. 1986'da
G.Ü.İ.İ.B.F. Bankacılık Bölümü'nden mezun olmuş. Sigorta
acenteliği yapmakta.
Fotoğraf macerası 1977'de babasının hediye ettiği "Lubitel"
marka fotoğraf makinası ile başlamış. İlk kareler kendi
mahallesi olan İncirli'den... Mahalledeki tanıdıklar, arkadaşlar,
çocuklar... 1984'te AFSAD'ın fotoğraf temel eğitim seminerine
katılmış. O ana kadar anı fotoğrafları şeklinde devam eden
çalışmalarına yeni bir yön verip sanatsal fotoğraf çalışmalarına
başlamış. 1990'da AFSAD'a üye olmuş. AFSAD'da 1992-93-94-2000
çalışma dönemlerinde yönetim kurulu üyeliği yapmış.
1993'te Haluk Bülent Doğan ile birlikte gerçekleştirdikleri
"Ayaş'tan Görüntüler" fotoğraf sergisi Ayaş ve
AFSAD'ta sergilenmiş.
|
Sevindik,
yarışmaların teşvik ediciliğine inanıyor, 1987 - 2001 yılları
arasında katıldığı 26 yarışmada 16 ödül, 58 sergileme elde
etmiştir.. Yarışmalarda seçici olunmasından yana; özellikle
de konu ve düzenleyen kurum bakımından...
Yarışmalara arşivinde varsa hazır fotoğraf ile katılmış ama
konuyu çok sevmişse özel olarak o konuya çalışarak katıldığı
yarışmalar da olmuş. Örneğin, çalışan çocuklar fotoğraf yarışması...
Yarışmadan aldığı dereceler sonrası yapılan bir söyleşide
"Buruk bir mutluluk yaşıyorum; okulda olması, oyun oynaması
gereken o yaştaki çocukların ağır iş koşullarında çalışması
beni üzüyor." diye dile getirmiş duygularını.
1993'te Ankara Kazıkiçibostanları Mahallesi'nde fotoğraf çalışırken
eski bir arabanın içinde oynayan çocukların fotoğrafını çekmiş
Sevindik. Sonra da olanlar olmuş... Polis, Sevindik'e ne çekiyorsun,
niye, kim için derken karakola götürülüp komisere de aynı
şeyleri anlatması gerekmiş. AFSAD üyesi olduğu teyit edilip
bir daha meskun mahal bölgede valilik izni olmaksızın fotoğraf
çekmeyeceğine dair tebliğ tebellüğ belgesi imzalatılıp serbest
bırakılmış. |
Doğanay Sevindik,
bu olayın peşini bırakmamış; valiliğe başvurmuş. Ankara
Valiliği'nden çok geçmeden bir yanıt gelmiş: Meskun mahal
bölgede askeri ve yasak bölgeler dışında fotoğraf çekmek
için valilikten izin almaya gerek yoktur. Bu yazının Sevindik
tarafından fotoğraf derneklerine gönderilmesiyle olay
Hürriyet Gazetesi'nin Ankara Eki'nde yer almış.
Sevindik'in
nikah töreni de Türkiye'de ilk ve tek bir olaya tanıklık
etmiş: Nikah Fotoğrafı Yarışması(1994). Düğün davetiyelerini
gördüm, Doğanay ve eşi Nalan, nikah törenlerinde birlikte
gerçekleştirdikleri bir fotoğraf sergisi açmışlar. Buna
çok şaşırdım diyemem, ne de olsa iki fotoğrafçının evliliği...
Ama nikah töreninde bir de fotoğraf yarışması düzenlediklerini
duyunca... Nikah töreni sırasında çekilen fotoğraflardan
oluşan bir yarışma, kızları Simay'ın doğumuyla birlikte
bu yarışmanın fotoğrafları katalog olarak yayınlanmış.
|
1997'de "GAP'ta Kadın
ve Çocuk", 1998'de Birecik Barajı'nın suları altında
kalacak Zeugma ile Halfeti ve çevre köylerinin fotoğraflandığı
"Fırat'a Karışan Yaşam, Yaşama Karışan Fırat"
sergilerinde yer almış. 2000'de aynı yerlerin son halini
yeniden çalışmaya gittiklerinde tekneyle fırtınaya yakalanıp
batma tehlikesi geçirmişler.
Bu güne kadar 140 sanatçının
fotoğrafını çekmiş. 1998'de "Sanatçı Portreleri 1"
sergisini açmış; sanatın her alanından sanata gönül vermiş
kişilerin portrelerinden oluşan bir çalışmaymış bu. Bu çalışmasını
hala sürdürmekte.
1998'de BANKSİYODER (Bankacılık
ve Sigortacılık Yüksek Okulu Mezunları Derneği) tarafından
fotoğraf sanatına katkılarından dolayı onur ödülüne layık
görülmüş.
|
Sergi davetiyesinden;
"...Hepimizin çocukluğu
anılarla doludur. Çocukluk, değişimin en.hızlı yaşandığı
süreçtir. Fotoğraf bu süreçte o günlerden bir belgedir.
Bu fotoğraflar genellikle tektir. Fotoğrafı kimin çektiği
de unutulur zamanla. Evin en büyük kardeşi ya da evlenen
ilk kardeş götürür o fotoğrafı, sonra kardeşler arasında
el değiştirmeye devam eder. Çok şey saklıdır o fotoğraflarda.
Elindeki oyuncağı, üzerindeki elbisesi, ayakkabısı o günün
beğenisidir. Çekildiği günü tam olarak hatırlayanlar bile
olur.
On yaşlarında bir erkek çocuğu. Mahalledeki çocuklar fotoğraf
çektiriyordu. Fotoğrafçı parayı hemen istiyordu. İçlerinden
birinin yanında parası yoktu. Çocuk, fotoğrafın parasını
alınca ödemek istiyordu. Fotoğrafçı "Hayır hemen istiyorum"
deyip çocuğu gruptan çıkarttı. Diğer çocukların fotoğrafını
çekti. Çocuk çok üzülmüştü. Ağlayarak evine gitti. O fotoğrafı
arkadaşlarının albümünde gördüğü zaman o günü halen üzüntü
ile hatırlar. O çocuk bendim."
|
Çocukluk günlerinde
yaşadığı bu olay içinde fotoğrafa karşı bir sevgi oluşturmuş,
çocuk fotoğrafı çekmeye olan hassasiyeti de bundan.
1996'da netleşen, fotoğrafa başladığı ilk yıllarda mahallesinde
fotoğrafını çektiği çocuklar bu geçen süreçte ne kadar değişti,
o çocukların tekrar fotoğraflarını çeksem düşüncesi "Değişen
Yüzler" sergisinin temeli olmuş. 1998'de aynı kişilerin
fotoğraflarını tekrar çekmiş ve 1999'da sergisi açılmış
bu projenin. En yaşlı üyesinin Doğanay, en gencinin ise
kızı Simay olduğu 43 kişi yer almış sergide. Bu proje her
10 yılda bir tekrarlanmak üzere tasarlanmış. 70'li yılların
çocuk yüzlerini 2009'da açılacak olan sergide tekrar göreceğiz.
43 kişilik grup 17 Ağustos depremiyle 2 üyesini kaybetmiş,
Doğanay'ın kardeşi Havva ve yeğeni Eylül Deniz 2009'da artık
bu sergide olamayacaklar.
AFSAD Yitirdiklerimiz Kataloğu düşüncesi, 1998'de Adana'ya
fotoğraf sergisi götürürken trafik kazasında vefat eden
Haluk Bülent Doğan ve Derviş Gençkurt'un cenaze törenlerinde
ortaya çıkmış. Kaybedilenlerin anısına kalıcı bir şey yapma
düşüncesiyle 77 - 98 yılları arasında AFSAD'da kaybedilen
13 üye anısına 1999'da AFSAD Yitirdiklerimiz Kataloğu önermiş,
sorumluluğunu üstlendiği kataloga 276 kişi katılmış. Bu
Türkiye de bir ilktir.
|
Yine bir ilk olan ve kampanyası
devam eden Türkiye Fotoğraf Sanatında Yitirdiklerimiz Kataloğu
için 23 dernekten 23 temsilci Türkiye sorumlusu Sevindik'e
bağlı olarak çalışıyor. "Bireyselliğe giden dünyamızda
kampanya usulüyle çıkardığımız ve çıkarmakta olduğumuz kataloglar
örnek birer çalışmadır. Fotoğrafa gönül vermiş kişilere
sahip çıktığımızı, onları unutmadığımızı göstermiş olacağız
böylece. Bu katalog Türkiye fotoğrafçıları için bir sınavdır.
Ben bu sınavı başaracağımıza inanıyorum."
Sevindik depremin acısını
bire bir yaşayanlardan...
17 Ağustos depreminde İzmit'te kız kardeşini ve yeğenini
kaybetti. "Tabi ki bu benim için çok zor bir çalışmaydı.
Benim bu çalışmada yer almam bir tepkiydi. Depremin sonuçlarını
ve sonrasında yaşananları fotoğraflayan çok az kişi oldu.
Yani yeterince belgelenemedi. Biz 11 kişi çalışmayı halen
sürdürüyoruz. 2000 yılında 'Sadece Fotoğrafı' isimli bir
sergi açtık. Türkiye fotoğrafçıları depremde sınıfta kaldı.
Benim tepkimde depremin fotoğraflarını çekmeyen televizyondan
seyredenlere karşıydı"
|
Doğanay da
şu an okumakta bulunduğunuz derginin yayın kurulu üyesi.
Doğanay: "Fotografya ayrı bir zevk; geniş katılımlı,
herkese ulaşmaya çalıştığımız, herkesi eserleriyle, yaptıklarıyla
içine katmaya çalıştığımız bir dergi... Uğur Okçu ve Bülent
Irkkan'ın ısrarıyla girdiğim bu çalışmaya bağlandım, ayrılmayı
düşünmüyorum."
Sevindik, belgesel fotoğraf tarzını benimsemiş bir kişi
olarak anın fotoğrafçısı olarak tanımlıyor kendini. Ama
bu, rastlantı peşinde koşmak anlamına gelmiyor onun için.
Ne de olsa her gördüğümüzü çekmiyoruz diyor. Anın belgelenmesi
o an var, bir dakika sonra yok düşüncesinden yola çıkarak
belgesel çalışanlarının işinin daha zor olduğunu öne sürüyor.
|
Belgesel
fotoğrafı sanat olarak görmeyenlere karşı tepkili. Neyin sanat
olup olmadığının yüzyıllardır tartışıldığını hatırlatarak
biz kendi içimizde S/B, digital, kolaj veya belge diye çatışma
halindeyken başka sanat dalları içinde fotoğrafı sanat olarak
kabul ettirmemiz mümkün değil diyor. Asıl tepkisi sanat tartışmalarının
dışında belgesel fotoğrafa kolaycı, rastgeleci, zahmetsiz
olarak bakanlara üretilen her belgesel fotoğraf sanat fotoğrafı
değilse, doğrudan olmayan fotoğraflarında hepsi sanat fotoğrafı
değil. Hepimizin çıkış noktasının belgesel olduğunu söylüyor
ve ekliyor: "Ben diğer alanlarda çalışanların işlerine
bu sanat değil tarzı konuşmalar yapmam. Her tarzın bakış açısı
farklı, her tarzın vermek istediği mesaja bakarım, sonuçta
eser konuşur. Kalıcı olan da eserdir." |
Doğanay Sevindik,
kendini fotoğrafın hamalı, emekçisi olarak nitelendiriyor,
fotoğrafı yaşam biçimi haline dönüştürmüş biri... Uzun soluklu
projeleri ve ilkeleri seviyor. Açtığı sergilerin çalışmalarının
bir çoğu hala devam ediyor. Planlarına göre bu projeleri
bitirebilmesi için onun 125 yaşına kadar yaşaması lazım.
Fotoğrafta, Bu güne kadar 3 tane ilk gerçekleştirmiş. (Nikah
fotoğrafı yarışması, AFSAD yitirdiklerimiz fotoğraf katalogu,
Değişen yüzler) "Türkiye Fotoğraf Sanatında Yitirdiklerimiz
1923-2000" isimli fotoğraf katalogu çalışması devam
ediyor. Ne diyeyim kendisine uzun ömürler diliyorum.
|
Doğanay:
"16 yaşında başlayıp 125 yaşına kadar sürdürmek istediğim
bu süreçte, her anım fotoğrafla dolu geçti ve geçecek
gibi görünüyor. Bu süreçten geriye beni anlatan, bana
ait olduğu anlaşılan 10 fotoğraf bırakabilirsem ne mutlu
bana..."
|
|
|