FOTOGRAFİ,
YARATICILIK, DİL (I)
Faruk ATALAYER
Anadolu
Üniversitesi GSF Öğretim Üyesi
“Geleneksel olanı idealize eden, egemen kılmaya
çalışan, “gibi olmalı” diye sınır çeken her “doğma”; mollalığın,
tutuculuğun değişme, gelişme, “müdahale”, girişme eylemliliğine
karşı duyduğu öfke çığlıklarıdır.” (Atalayer, F. Seminer Notları,
1996, Eskişehir)
KISA GİRİŞ: Fotoğrafi “ öğrenmeden sunmaya kadar
“süreçler zinciri olan bir estetik değer yaratmadır. Vesikalık
fotoğraf bile, kullanımın dışında bir değer içerir.
Yaratıcılık ne yokdan varetmedir, ne de mistik
“peri-mausa” çifleşmesidir. O bir insani değer üretme eylemliğidir.
Her varlık (uzayı kapanan, hacmi, yoğunluğu, kabuğu
vs. olan) taneciklerin, parçaların düzen kazanmış “paketlenmesidir.”
Fotoğrafi yapay varlık üretimidir. Fotoğrafinin ögeleri; onu herhangibir
varlık konumundan çıkaran “parçacıkları” (gren, kadraj, biçim,
doku, renk, ölçü vs.) tanecikleridir. Ama fotoğrafi “plastik ögelerin”
matematiksel bir toplamı değildir. Ona içerik kazandıran, ona
anlam-töz yükleyen, ruh üfleyen “insani estetik emek”dir. Bu yüzden,
fotoğrafi plastik ögelerin toplamsallığının üstünde bir bireşim
varlığıdır.
Fotoğrafinin süreçleri, bireysel bir emeği zorunlu
kılar. Sunum; özelleşmeyi, özgünleşmeyi hatta özgürleşmeyi gerekli
kılar. Plastik sanatlar içinde, emeği, bilinci ve kişiliği, “geri
beslemeden” öte etkileyip belirleyen ender bir dil “dirimliliğine”
sahiptir fotoğrafi. Çünkü “seçicilik”, temel dil niteliklerinden
biridir. Çünkü, doğayı değiştirebilen tek canlı olan insan, en
geniş değiştirme-müdahale şansı ve olanaklarını fotoğraf dilinde
bulur. Bu ise beynin görme, bilme, duyumsama ve akıl kalıplarından
kurtulmasını, kişilik ögelerini yeniden düzenlenmesini, giderek
“farkında olan”, ayırt eden, seçen, değiştirebilen bilince ulaşmasını,
doğmalardan, dokunulmazlıklardan kurtulmasını, yaratma güçlerini
özgürleştirmesini kişiye kazandırır.
Fotoğrafi, insanı yaratmanın yalın, doğrudan, çeşitli
anlatı olanaklarını bir kaynak olarak taşıyan, görkemli bir estetik
ileti dilidir. Emeği, estetik emeğe, yaratıcı emeğe zorlayan,
ender “yapay” dillerden biridir. Geleneksel fotoğrafiyi “fetiş”
durumuna getiren her söylem ve iddia, fotoğraf dilinin üreme,
türeme dirimliliklerini algılayamayan körlüklerdir.
FOTOĞRAFİ BİR DİL’DİR
Dil, insanı insan yapan, O’nu diğer canlı türlerinden
ayırt eden temel özelliklerinden biridir. Özünde, doğa-evren yasalarına
“uyan” insanın bir “müdahale” gücü; iletme, değiştirme, denetleme,
biçimlendirme etkinliği ve eylemliliğidir.
Fotoğrafi , insanın bulup-geliştirdiği, hedef kitlesi
ve nesnesi insanlıkla (sayısal olarak) eşit olan bir dil. Kendi
kurgusu, ögeleri, düzeni ve düzenekleri ile bir dil. YAŞAYAN bir
dil. Gelişiyor, değişiyor. Kıvrak farklılıklara ulaşan, TÜREYEN,
kalitesi ne olursa olsun, “hep üreten” bir dil... Kendi kurgusuyla,
ögeleriyle, KENDİNE ÖZGÜ BİR DÜNYA oluşturan bir dil... Kalıcı
etkiler yaratan bir dil...
Doğal dillerin yanında; YAPAY DİLLER, insan yaşamının
“olmazsa olmaz” parçaları, nesnel gerçeklik katılımlarıdır. Dil;
anlamayı, kavramayı, sınıflamayı, bilmeyi, seçmeyi, gelişmeyi,
değişmeyi, müdahaleyi, GERÇEĞİ YENİDEN ve ZENGİN ÜRETMEYİ sağlayan
YAŞAM ARACIDIR. Bütün diller, insanın kendini, başkalarını, doğayı,
evreni; bilmek, kavramak, anlamak, aktarmak, değiştirmek, denetlemek
için kullandığı “müdahale” araçlarıdır. Mimden, jestlere, resimden
müziğe, bilimden edebiyata, kaligrafiden heykele vb. uzanan, insanın
sosyal yaşamını niteleyen diller, salt yapay olup, doğal yaşama-doğal
güçlere karşın oluşturulup-geliştirilmişlerdir. Fotoğrafide, böyle
yapay bir dildir.
Bir dil ile yaratmadan önce, DİLİN KENDİSİ oluşturulur.
Dil oluşumu, dilin ÜREME-TÜREME dinamikleri; OLMUŞ-BİTMİŞ bir
değişmezlik değil, tersine UCU AÇIK, DEĞİŞEN, GELİŞEN, tutuculuğa
ve zorbalıklara (hatta zora) karşın İLERLİYEN, hatta “raslantısallığa
bile şans tanıyan”, canlı bir yapılanıştır. Tersi ise, dondurmak,
kapanmak, kendi kendini tekrar ederek gerilemek ve zaman içinde
“yok olmak”dır.
Edinilmiş dil, özümsenmiş dil; yeni bir şey yaratmaz.
Daha doğrucası, hiçbir “ARAÇ” yaratmanın kendisi olamaz. Araç,
bir insan bilinciyle, eliyle, özel, özgün ve incelikle kullanılarak
yaratmada etkinlik ve başarı kazandırır. Burada önemli olan aracın,
“kendini aşan” bireşimlere olanak sağlayıp sağlayamadığıdır. Bu
açıdan fotoğraf dilinin, diğer yapay dillerden farklı olan ÖZELLİKLER
içerdiği görülür...
Fotoğrafi, diğer sanat-tasarım dillerinden farklı
olarak, ön bir tasarımlanamadan daha çok, ön deneyimlerin bireşim
sezgilerine, yönlendirilip açığa çıkarılmış dürtülere, estetikleşmiş
tepkilere dayanır. Ayrıca kurguya, ön planlamaya ve tasarlayışlara
da olanak sağlar. Bu açıdan fotoğraf dili, kişiyi SEÇME-FARKETME
ETKİNLİĞİNE zorlar. Çünkü, fotoğrafi “ağırlıklı olarak” SEÇME,
FARKETME, AYIRT ETME tutumlarına dayanan, kişiselleştikçe özgünleşen
bir dildir.
Üçüncü bir özelliği ise; YALIN bir KOLAYLIK ve
ÇOĞALTILMA işlem ve işlev düzeneğine sahip olmasıdır. Bu örgütlü
elastikiyet, çok geniş bir PAYLAŞIMA ve KATILIMA olanak sağlamaktadır.
Başka bir özelliği ise; diğer sanat ve tasarım
dilleri gibi, her fotoğrafik çekim, daima
PLASTİK bir sonuç üretir ve bir estetik değer içerir.
Çünkü fotoğraf dilinin tüm öğeleri, “ince kenarlı merceğin” plastik-estetik
yansımasıdır. Hangi amaçla ve hangi kültür düzeyinde olursa olsun,
her deklanşöre basım, sonuçta, daima “estetik bir değer” yaratır.
Estetik değerler, ÇİRKİNDEN GÜZELE pek çok ölçü derecelenmesini
kapsar. Vesikalıkdan, haber fotoğrafa, portreden dijital fotoğrafa
kadar her çekimin estetik bir değeri daima vardır. Hangi sınıfdan
olursa olsun, fotografik dil, DAHA GÜZEL OLSUN özünü hep ayaklandıran
bir özelliğe sahiptir.
Beynin, kılı kırk yaran plan, tasarlama, kurma-düzenleme
etkinliklerinden ziyade, hızlı görme, hızlı kavarama, ayırdına
varma seçip belirleme, vargı ve karar gerektiren fotoğrafi dili,
olduğundan fazla BİREYSEL BİR ÇABAYI ve VAROLUŞU yaratır.
Başka bir özellik ise; fotoğraf dilinin nesnel
gerçeğe benzer ve tutarlı bir “ileti nesnesi” oluşturmasıdır.
İletilen görüntü nesnesi, bir SEÇEN ile yapılaştığından, üzerinde
insana göre insani bir anlama, yorum, biliş değeri vardır.
Yine, ister betimleme, ister kurgu, ister müdahale,
ister dijital olsun, nitelenen gerçekliği, varolanı en yakın öğesel
değerleri ile, geleceğe kalıcı “antientropik” yapı olarak taşıma
özelliğini taşır fotoğraf dili.
Fotoğrafi, kendi öğelerine kendi olanak dünyasına
göre bir “gerçeklik”üretir. Bu, gerçeğin kendisi olmayan, ama
gerçeği geleceğe kendi dilinin nesnelliğine göre taşıyabilme,
başına bir değiştirme, “müdahaledir.” Çünkü, olup-biten her “şimdi”,
geleceğe yapay bir dille taşınıyorsa; insani bir YENİDEN ÜRETİM
olarak bir yaratma çabasıdır.
Fotoğrafi, hem çekenin, hem izleyenin “inanma”
duygusunu doyurur. Görüntü, nesnenin kendisi değildir. Ama izleyici,
başarılı ve güzel bir görüntüyü, gerçekmiş gibi, onunla “bütünleşerek”
izler. Özdeşleşerek onu yaşar. Durağan olana, aynı değerlere:
uzun süre bağlanmanın “GİZİL GÜCÜ”, bellek de yer tutar, kalıcı
olur. Bu estetik etki ve doyumda üstünlüktür.
İster betimleme, ister “müdahale” olusun, durağan-sabit
görüntünün “temsil gücü” nesnelliği ve üstünlüğü; olanı, bulunanı,
kurguyu, müdahaleyi, doğrudan “gerçekmiş gibi” yansıtmasından
gelir.
Fotoğrafi, dilini oluşturan ve her seviyede “kolay
algılanan” öğelerinin matematiksel bir “toplamı” değildir. Tersine
ögeler üst seviyede, yalın ve estetik bir bireşim bütünlüğü oluştururlar.
Ölçüleri, kolaylıkları, ileti üstünlüğü, hem müdahaleye şans tanıması,
estetik iletişimde KENDİNE ÖZGÜ bir anlatı dili ayrıcalığı sağlar.
Fotoğrafi, günlük görüntü bombardımanında ve kirliliğinde;
kayıt dışı kalan, silinen, fark edilemeyen, ilgi alanına girmeyen
görsel incelikleri, “eşzamanlı” sunma dilidir.
Her tür yaşam ve oluşum süreçlerinde, zaman enerjisi
yaşanılan anı “tek”, geri dönülmez ve “tekrarlanmaz” kılar. Olan,
yaşanılan; yeniden tekrarlanmayacak bir anlık karşılaşmalar, fark
edişler, değiştirme esinleri ile ortaya çıkar. Fotoğrafi, kendi
estetik öğeleriyle, geçmiş anları, “geleceğe taşıma” dilidir.
İnsanı insan yapan bir özellik de; uyum yaptığı
evrensel yasalara müdahale gücü, değiştirme yeteneğine sahip oluşudur.
Anlama, kavrama, bilme; değiştirme, denetleme, dönüştürme, düzenleme
içindir. Fotoğrafinin dili, insanın bu “ilerleme” üstünlüğüne
geniş olanaklar sunar.
İnsanın en aktif duyu organı “gözdür.” Bilmede,
bilgi edinmede insanın temel yönelişi, görmeye ilişkindir. Görsel
bilgi, gerçeğe en yakın “soyutlama” edinişidir. Beyinsel-belleksel
kayıt ve kopyalama ise, diğer duyusal edinişlere göre çok somuttur.
En zengin, en çeşitli, en kalıcı bilgiler görsel bilgilerdir.
Fotoğrafide, bilen-bilgili olan birinin, bilgi sınırları genişliğince
bir görsel bilgi sunumudur. Görsel bilgi, insana özgü nitelik
ve nicelikleri ile en somut bilgidir. Fotoğrafik görsel bilgi,
çoğu zaman bir çevirmen gerektirmeyen, böyle bir gereksinim doğurmayan
bilgi varlığıdır.
Fotoğrafi; tam anlamı ile “ince kenarlı mercek”
sisteminin, bakış açısının, film solüsyonunun, banyo kimyasının,
karanlık oda olanaklarının, DEĞİŞTİRME, DÖNÜŞTÜRME, FARKLILAŞTIRMA,
BOZMA müdahalelerine göre bir biçimlendirmedir. Varlığı, varolması,
“yansıyan ışığa” dayandığından, “görünenle” doğrudan ve gerçeklik
öğelerine göre bir somut görsel iletişimdir. Çok geniş müdahale
olanaklarına izin vermesi ise; salt insana özgü olan “fantezi,
düş, espri, ironi vs.” gibi incelikli yorumlamaların, doğrudan
insan emeğiyle yaşama geçirilmesidir. Yani fotoğrafi, gerçekle
idealler, ütopyalar, masallar, fanteziler, düşler, sıra dışı duygular
arasında estetik bağlantı, köprü idilidir.
Fotoğrafi, donatısı, insan emeği ne olursa olsun
“ışık” ile vardır. Işık yoksa fotoğrafta yoktur. Fotoğrafi, bilgiye
ilişkin insanın “ışıkla dansıdır.” Işığı tutuklamak, ışığın ritmini
nesnelleştirme, ışığı yeniden üretmek, ışığa boyut, değer, anlam
yüklemenin en çıplak en arı, en “estetik” dili fotoğrafidir.
Emek, bilgi, araç ile doğaya yapılan her müdahale,
bir insanı yaratım, bir yeniden üretimdir. Ama “estetik yaratıcılık;
estetik emek, estetik bilgi ve araçların ince, duyarlı, üstün
kullanımıyla nesnellik kazanır. Fotoğrafın dili, bireyin emeğini
daha özel, daha özgür, daha özgün olmaya zorlar. Çünkü her çekim,
“daha güzel, daha başarılı ardıl çekimleri sürekli “tetikler.”
SONUÇ
Fotoğrafi; çok az nesnel öğeyle, söze-yazıya gerek
duyulmaksızın, doğrudan yaratma dirimliliğine katılma dilidir.
|