SANAT
VE FELSEFE
BİR SANAT YAPITININ BELLEKTE OLUŞUMU
Mahmut Özturan
Sanatçının düşünsel değerler zenginliğinin yapıtına yansıyabilmesi
ile oluşacak pozitif etkileşim boyutu, yapıtın bir “sanat yapıtı”
ve bir “değer” olmasına olanak sağlayacağından, sahip olunan düşünsel
değerler zenginliğinin öncelikle irdelenmesi gerekir ki, bellekte
oluşacak bir yapıtın oturduğu varsayılan temelin değer boyutları
analiz edilebilsin. Bu analizler sonucunda, bireyin yapıt üretim
sürecinin bellekte başlayabilme olasılığı anlaşılacaktır.
Bireylerin doğuştan getirdikleri yeteneklerin yaşamlarındaki
karar, yönelim ve eylemleri belirleyici unsurlar olduğunu biliyoruz.
Bu doğuştan getirilen ve kişiliğin bir parçası olmuş yeteneklerin
sanat ivmesi açısından en önemli olanı “gözlem yetisi”dir. Doğuştan
gelen gözlem yetisinin güçlülüğü ve zenginliği oranında birey
sanata yönelebilecek ve içindeki, çevresini estetik temelli görüş
ve yorumlarla değerlendirme yönelimini sanatsal eylemlere dönüştürebilecektir.
Sanatsal eylemlerin gerektirdiği en önemli koşul, üretim süreci
öncesinde düşünmenin zorunluluğudur. Düşünülmeden, beyin ve bellekte
bireyi üretime zorlayıcı fırtınalar ve şimşekler oluşamadan ciddi
bir üretimden söz etmek olası değildir. Bu şimşek ve fırtınaların
bireyi götüreceği nokta, bu düşünsel zorlayıcı sürecin sonunda
nesnel bir ürün görebilme arzusudur. Ancak tüm bunlar, bireyin
imgesel tasarım, hayal kurma, imgelerin oluşması ve yaşama geçirilmesi
ya da düşünce ve tasarımların eyleme dönüştürülmesi ön- temel
koşuluna bağlıdır. İmgesel tasarım ve bu aşamadaki bireyin belleğini
zorlayıcı düşünceleri ile şimşekler çakması/çaktırması, bireyin,
sanatçı kişiliğini ön plana ve gün yüzüne çıkarmasına ve bunun
sonucu olarak da ”değer” olabilecek yapıtlar üretmeye yöneltecektir.
Kimi zamanlar sanatçı, önceden bilincinde bile olamadığı bir
sonuca ulaşabilmenin sıkıntı ve zorlamalarını yaşar. İşte bu zorlamalardır
ki, bireyin beynindeki tüm kılcal damarlarda kanın dolaşımını
sağlayarak yeni, yepyeni ve belki de üretim sürecini yaşayan o
sanatçının bile öngöremediği sonuçlara ulaştırabilecek, değerler
elde etmesine olanak sağlayacaktır. Beyinsel işlevlerin zorlanmaları
süreci, beyindeki kılcal damarların genişlemesine yol açacak ve
genişleyen damarlarda daha fazla kanın dolaşabilmesine olanak
sağlayacağından, daha akılcı düşünebilecek ve daha verimli sonuçlar
elde edebilecektir.
Beyinsel işlevlerin zorlayıcı çalışma süreci sonunda, kimi zamanlar
dişe dokunur birşeyler elde edilememiş gibi görülür. Böylesi durumlar
bireyi/sanatçıyı hayal kırıklığına götürmemelidir. Çünkü kesin
olarak bilmeli ve inanmalıyız ki, olumlu bir sonuç elde edilememiş
gibi görünen düşünsel süreçler; bir yaratıcılık eyleminin temel
tasarımının altyapısını oluştururlar. Bu durumun öneminin bilincinde
olunması gerekir. Güzel ve başarılı bir sonuca ulaşılamayan durumlarda,
geçirilen zamanın boşa olmadığını ve bu zamanın, ileride başka
değerli çalışmalara temel oluşturacağı bilinmeli, buna inanılmalıdır.
İnanmak, bir işi başarmanın yarısıdır. Kendinize, çabanıza, gücünüze
inanmadan hiçbir başarıya ulaşamaz, hiçbir güzel’e, hiçbir iyi’ye
imza atamazsınız.
Bir “sanat yapıtı”, bir “değer” üretebilmek için, öncelikle
kendimizi tanımamız, objektif analizimizi yapabilmemiz, değerlerimizin
doğruluğunun bilincinde olmamız, bir değer üretebileceğimize içten
inanmamız ve kendimizde bu üretim gücünü görebilmemiz gerekir.
Mahmut Özturan
İzmir, 2002
|