Back to Main Page Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim

Editörden

Büyülü Bir Göz Merceği: "Şahin Kaygun"

Gezgin Fotoğrafçılar

Black&White in Colors

Fotoğrafi ve Yaratıcılığa Giriş

Uzaklardan, " Fotoğraf, Paul Strand"

Sanat ve Felsefe : "Bir Sanat Yapıtının Bellekte Oluşumu"

Fotoğraf ve Mimari- 3

Belgesel ve Haber Fotoğrafı : Fark Nerede ? (Bölüm 2)

Temel tasarım : Perspektif

Cadı Kazanı: FSK II. Ankara Fotoğraf Günleri

Kaktüs

Bu 'Şey' Bir 'Pipo' Sözcüğü Olmasın

Solan Renkler : Kağnılar

Okudunuz mu ? Gördünüz mü ?

Yol Notları : Toskana

Bülmeten

Eğitim
- Temel Eğitim : Işık
- İleri Düzey : Zone Sistem

Haberler

Platformlar, KASK

Yeni Umutlar
- Hikmet Batuhan Günşen
- Derya Büyüktanır

Sergi Salonu
- Haluk Uygur
- Sami Türkay
- Çocuk Olmak İstiyorum

Suyunu Çıkaranlar,

Fotoğraftan Al Haberi,

Bir Ülke Bir Fotoğrafçı,

Portfolyolar
- Tayfun Kocaman
- Tufan Dinarlı
- Neyzen Cömert






 

 

Sayı 13
UZAKLARDAN
Aylin Yılmazbayhan

Merhaba,

Bu sayımızda Paul Strand’ın Camera Works adındaki dergide 1917 yılında yayınlanan bir denemesinin çevirisini bulacaksınız. Bu deneme ile dergide yayınlanan fotoğraflar Camera Works’de yayınlanan son fotoğraflardır.

Paul Strand bu denemesinde fotoğrafın estetiğinin sınırlarından ve güçlü potansiyelinden bahsetmektedir.

FOTOĞRAF

Paul Strand

Bilimin sanata ilk ve de tek önemli katkısı olan fotoğrafin diğer sanat dalları arasında kendini farklı kılan özelliği nesnelerin görüntüsünü birebir aktarabilmesidir. Bunun değeri ve ölçüleri tam olarak belirlenememiştir. Diğer anti-fotoğraf sanatların tersine bu özellik tamamen fotoğrafa özgü olmasına rağmen aynı zamanda onun sınırıdır da. Birkaç sanatçı dışında, fotoğrafçıların çoğunluğu fotoğrafın bu özelliğinden habersizdir. Her sanat dalının gücü, onun kullanımında ki saflığa bağlıdır. örneğin fotoğrafta kullanılan bazı boyama ve renklendirme teknikleri fotoğrafı uygunsuzca resimleştirme isteğinden başka birşey değildir; bu tamamen onların kendi malzemelerine olan saygısızlığından ve bilgisizliğinden kaynaklanır.


Paul Strand, Kis İle Yüzleşen Zambak, Orgeval 1973, Modern Sanat Müzesi, New York

 Aslında fotoğrafçıların problemi açıkca fotoğrafın sınırlarını ve aynı zamanda alanlarının potansiyelini görmektir. Bu potansiyel, görüntünün yoğunluğu kadar onun dürüst bir şekilde yaşamı aktarabilmesinde yatmaktadır. Bir insan elinin resmedebileceğinin çok ötesinde, neredeyse sonsuz bir ton aralığını bir fotoğraf kağıdına aktarmak, fotoğrafçının gördüğüne olan saygısıdır. Bu ise sadece fotoğrafa değişik bir teknik uygulamadan, normal fotoğraf teknikleri kullanılarak başarılır. Bu da hayatın, fotoğrafçının görüş açısının içine girdiği ve deklanşöre basmadan önce onun ihtiyacı olan zekanın ve duyguların doğurduğu fikrin düzeni içindedir.


Kamera, 1923
Modern Sanat Müzesi, New York

 Objeler, etkiledikleri olayları anlatmak için organize edilebilir veya ana fikirle ilişkisi yokmuş duygusu yaratmak için degişik formlarda kullanılabilir. Bu düzenleme, fotoğraf makinasının hareketi ile veya onların gerçek dağılımı ile gerçekleştirilir. Fakat burada aktarım sadece görüntünün bir ölçüsüdür. Fotoğraf diğer görsel sanatlara göre sadece farklı bir yönden gelen bir yoldur, gittiği nokta ise Yaşam’dır.


Paul Strand, Beyaz At, Ranchos de Taos,
New Mexico,1932
Modern Sanat Müzesi, New York

Fotoğrafın gelişimi bütün dünya’ya “Camera Works” aracılığıyla en güzel biçimiyle aktarılmasına rağmen, fotoğrafçılar arasında bile hala neler olduğuna dair bir bilinç yoktur. Amerika’daki fotoğraf sanatının gelişmesi 60 yıl sürmüştür. 1895 ile 1910 yılları arasında herhangi bir hareket gözlenmemesine rağmen 1910 yılında tutku ve enerji tekrar çok yoğun bir şekilde tekrar doğmuştur. Dahası, bu rönesans, büyük estetik başarısını, dürüst ve büyük bir heyecanla çalışan, kadınlı erkekli küçük fotoğraf gruplarının bulunduğu Amerika’da bulmuştur. Herhangi bir fotoğraf geçmişi olmayan ve neyin sanat neyin sanat olmadığı hakkında kuru ve de kısır fikirler yürütmeyen bu grupların en gerçek güçleri bu masumiyetleridir. Onlar fotoğraf hakkındaki herşeyi yaşayarak öğrendiler. Aynı şekilde gökdelenlerimizin yaratıcıları da herhangi bir öncü olmayışı ile yüz yüze gelmişlerdir, dolayısı ile yeni dizaynlar yapma gereği görülmüstür. NewYork’un inanılmaz enerjisi ve de gücü başka nerede Stieglitz’in fotoğraflarında ki gibi doğrudan ve en saf haliyle gösterilebilmiştir? Başka nerede bir Amerikan kasabasının basitliği Clarence White’ın ilk çalışmalarında ki gibi sunulmuştur? Scothman, David Octavius ile birlikte diğerleri de tüm dünya inanılmaz güzellikler bıraktılar.


Paul Strand, İsimsiz, 1915
Modern Sanat Müzesi, New York

 Suluboyanın yağlı boyadan daha kalitesiz olup olmadığını veya karakalemin fotoğraf kadar önemli olup olmadığını tartışmak tamamen anlamsızdır. Birinin diğerine üstünlüğünü kanıtlamaya çalışmak zayıflığın bir işaretidir. şunu kabul etmeliyiz ki, insan ruhu her zaman daha dolu, daha yoğun ve hep farklı şekillerde kendini tanıtmaya çalışır.

Kaynak: “Photography : Essays & Images”, Beaumont Newhall, Modern Sanat Müzesi, NewYork