|
|
YAZMACILARIN
YAZGISI
Sami
TÜRKAY
|
|
SAMİ
TÜRKAY , 1959 yılında Ankara da doğdu. Fizik Lisans Eğitimi
aldı. Halen H.Ü. BİM de çözümleyici olarak çalışmaktadır.
Fotoğrafa 1994 yılında başlamıştır. Aralık 1994 de kurulan
(FSK) Fotoğraf Sanatı Kurumunda çekirdek kadroda yer almıştır.
Temel eğitim semineri sonrasında ışık, kreatif, doğa, portre,
fotoğrafta yaratıcılık, temel sanat eğitimi,sinema gibi ileri
düzey eğitim seminerlerini bu kurumda aldı. Aktif olarak çalışmalarını
bu kurumda sürdürmektedir. Kurumunda yönetim kurulu üyeliği,
Genel sekreterliği görevleri yapmıştır. Kurumun ayda bir yayınlanan
bültenin yayın koordinatörlüğünü 21 ay yürütmüştür. Sevda
Cenap And müzik vakfının ve Fotoğraf Sanatı Kurumu işbirliği
sonucunda 1999 yılında 16. ve 2000 yılında 17. Uluslararası
Ankara Müzik Festivalinin, FSK üyeleri ile birlikte fotoğraf
çekimlerini ayrıca proje sorumluluğunu gerçekleştirmiş ve
teşekkür belgesi almıştır. Doğayı çok seven sürekli arşivini
zenginleştirerek geleceğe bir şeyler bırakabilmenin çabasını
vermektedir. DASK (Doğa Araştırmaları, Sporları ve Kurtarma
Derneği) ın yönetim kurulu doğa araştırmalarından sorumlu
üyesidir. DASK DOGAY (Doğada görüntü avcılığı yarışması) düzenleme
kurulu üyesidir.
Sami Türkay, şu ana kadar, altı
kişisel saydam gösterisi hazırlamış. Birincisi 1995-1996 döneminde
doğadaki parıltının yok olacağı kaygısını içeren PARILTI adında
doğa ağırlıklı bir dia gösteri; ikincisi 1996-1997 döneminde
insanın parıltısı çok sevdiği çocuklar için, yazmacı çocukları
içeren YAZMACILARIN YAZGISI adında çalışan çocuk ağırlıklı
bir dia gösteri; üçüncüsü 1997-1998 döneminde zirve ve doğanın
erişilemez olmadığını anlatan Kaçkar dağları geçişi BİR TUTKUDUR
ZİRVE adında bir dia gösteri, dördüncüsü 1998-1999 döneminde
Niğde Aladağlar geçişi sonucunda KIRMIZI KAYALARDAN YEŞİL
SULARA adında bir dia gösteri,beşincisi 1999-2000 döneminde
toros bolkarlar geçişi sonucunda ÇOBANIN AŞK'I adında bir
dia gösteri, altıncısı 2000-2001 döneminde Artvin Borçka Karçal
dağlarından camiliye geçişi sonucunda KARÇALLARDAN CAMİLİYE
adında bir dia gösterisi bu çalışmalar Ankara da ve Ankara
dışındaki illerde Fotoğraf derneklerinde, diğer derneklerde
ve üniversitelerde zaman zaman gösterilmektedir. Fotoğrafları
pek çok karma saydam gösterilerine , karma fotoğraf sergilerine
katılmış, fotoğraf yarışmasında fotoğraf üstatları tarafından
övgüye değer bulunmuş ve ödüllendirilmiştir. |
'Kimse doğayı yok etmekten
söz etmiyor ama korumuyor da!' diyen S.Türkay, İnsanların
çifte standart içinde yaşamalarına tepki duyuyor ve bunun
en çok çocukları etkilediğini düşünüyor. Çok sevdiği doğa
ve insanla fotoğrafta buluştuğunu, fotoğrafla uğraşırken
erişilmez duygular yaşadığını ve yeryüzünde parıltıların
hiç yok olmaması için çalışmalarına devam ettiğini söylüyor.
|
YAZMACILARIN
YAZGISI
1996 Temmuzunda Tokat Çevre
Koruma ve Tanıtım Derneği ve Tokat Belediyesi tarafından
düzenlenen ÇEVRE haftası nedeni ile Fotoğraf Sanatı Kurumu
olarak davet edildik. 20 Fotoğrafçıyla bu davete katıldık.
Tokat'ta geleneksel el zanaatları
arasında çok önemli yer tutan yazma üretiminin evlerde yapıldığını
gördük. Bu üretimin 700 yıllık bir tarihe dayandığını, önceleri
yalnız baş örtüsü olarak kullanıldığını bugün çeşitli örtüler,
elbiseler, yatak takımları olarak üretildiğini öğrendik.
Fırınlanmış ıhlamur ağacından oyularak yapılmış kalıplar
üzerindeki motiflerin bez üzerine kara kalem ve elvanlı
olarak iki tipte baskısıyla desenler elde ediliyor. Şehir
merkezinde asıl adı Gazioğlu Han olan halk arasında Yazmacılar
Han olarak bilinen hana girdiğimiz anı unutmam mümkün değil
; sanki belleğime kazındı. Burada yaklaşık 1 saat fotoğraf
çekimi yaptık ve ben gördüklerime inanamadım.Bir şok içindeydim.20.yüzyıl
Türkiye'sinde ortaçağın sis bulutları içinde bir mekan
|
|
|
Bambaşka bir dünya.
Yaklaşık 250 - 300 yıllık bir geçmişi olan Osmanlı döneminde
yapılmış ahşap bir yapı !.. bu han artık yıkılmaya yüz tutmuş
her an bir yangına maruz kalabilecek korumasız bir durumda.
Bu handa 7 imalatçı üretim yapıyor. Yaklaşık her atölyede
4 çocuk , 2 usta 6 kişi çalışıyor. Handa toplam 50 kişi çalışıyor.
Günlük 15000 yazma üretiliyor. Burada çalışanların hemen hemen
hepsi 10 yaş grubu çocuklar.Handa son derece ilkel yöntemlerle
korumasız, sağlıksız koşullarda üretim yapılıyor. Üretim sırasında
insan sağlığı için çok zararlı kimyasal maddeler kullanılıyor.
Sadece oradaki yaşamı yakından izlemek, öğrenmek ve fotoğraflamak
için 6 kez gittim. Onlarla çalıştım, yemek yedim, çay içtim,
sohbet ettim. Her gittiğimde yeni şeyler öğrendim ve yaklaşık
1 yılda bu çalışmayı hazırladım. |
Örneğin 15 litrelik bir teneke
siyah boya hazırlamak için 400gr potasyum klorür, 400gr
bakır sülfat (göztaşı) 1500gr anilin (inorganik madde) ve
su kullanılıyor. Bu karışımları çocuklar hazırlıyor. Renk
dönüşümünü hızlandırmak amacıyla amonyak kullanılıyor. Çocuklar,
vücutları bu maddelerle direkt korumasız temas halinde çalışıyorlar.
Bakır sülfatın kanserojen etkisi olduğunu, anilin'nin direkt
beyin hücrelerine etki ettiğini,amonyağın solunum yollarını
tahrip ettiğini tıp bilimi ortaya koymuştur. Ayrıca, yazma
kurutmak için kullanılan üfleyici sobalarda tütün fabrikasının
tütünü işlerken yarattığı artık (küsbe) yani tütünü rafine
ederken oluşan katran,sıkıştırılıp kurutuluyor ve yakıt
olarak kullanılıyor. Tam anlamıyla zehir. Kısmen odun yakıt
olarak kullanılıyor. Aslında iyi çalışma koşulları sağlandığı
taktirde oluşmayacak olan yukarıda belirtilen hastalıklara
meslek hastalıkları deniyor. Çocuklar ise bunlardan habersiz
çocuk bahçesinde oynarmışçasına haftalık karın tokluğuna
çok az ücretle sigortasız,korumasız çalışıyorlar.
|
|
|
Yazmalara teker teker baktığınızda
; gördüğünüz renk renk desenleri hiç bir şeyden habersiz
çocukların ellerinde , yüzlerinde ve vücutlarında görebilirsiniz.
Onlar bir canlı yazma gibidirler.Tezgahın üzerine serilmiş
beyaz beze eller o kadar hızlı iniyor kalkıyor ki tutamağından
sıkı sıkıya tuttukları tahta kalıplar gözükmüyor eller ilerledikçe
çivit mavisi, bakır kırmızısı güller, goncalar beliriyor.Pencere
ışığının aydınlattığı tahta teknelerdeki boya ölümsüzleşeceği
bezin üzerine yolculuğa çıkmadan, parıltılarıyla izbe nemli
ortama hafif bir esinti katıyor. İlk farklı desenlerle hanın
yorgun merdivenlerinin yaslandığı duvarlarda karşılaşılır,
çırakların binlerce rengarenk el izi, ustaların anıları,
sarıdan turuncuya üretim hikayeleri tonların alfabe olduğu
bir senaryo.
|
Bu senaryo bize kültürümüzü
mü , geleneklerimizi mi
yoksa geleceğimiz olan çocuklarımızı mı korumamız gerektiğini
acıyla düşündürüyor.
İşte ' YAZMACILARIN YAZGISI
'
görmezden gelinen bu tabloyu belgelemek kamuoyuna sergilemek
amacıyla gerçeklerin ışığında doğdu.
|
|
|
*** Gördüklerinizden hepimiz
sorumluyuz. Bir fotoğrafçı olarak üzerime düşeni yapmaya
çalıştım. Şu anda boşaltılmış kaderine terkedilmiş durumda.
Yeni yazmacılar sitesinde üretim devam ediyor. Çocuklar
için koşullar aynı mekan yenilenmiş sadece.
Bir gün bir yazma alacak olursanız
, o yazmada bu çocukların saf ve temiz yüreklerini bulabilirsiniz
!
SAMİ TÜRKAY
|
|
|