Back to Main Page

Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim



Bir Soruya Sahip Olmak

Cumhuriyet Dönemi Fotografçılığımızın Gelişimi

Atatürk Dönemi Basın Fotoğrafçılığının Toplumdaki Yansımaları

Ahmet Elhan'ın Portreleri

Osmanlı İmparatorluğu'nda Fotoğraf

Yüzyirmiyedi Yillik Bir Kitap: Risale-i Fotoğrafya

Cumhuriyetin Kuruluşundan Günümüze Yıllara, Dönemlere Ayırarak Fotoğrafçılar, Fotoğraflar, Akımlar, Olaylar ve Gelişmeler


Türkiye 'de Fotoğraf Eğitiminin Dünü Bugünü

Fotoğrafımızda Nü ve Sosyal Baskı

Fotoğraf Derneklerimiz

Cumhuriyetin 75.yilinda Fotoğraf Sanatimiza Tarih Perspektifinden Bir Bakış

Fotoğraf Eğitimi

Deneysel Fotoğrafi

Cumhuriyet'ten Günümüze Fotoğrafi

Fotoğraf Sanatı ve Derneklerimiz



Sayı 2


Cumhuriyet'ten Günümüze Fotoğrafi

Ülkemizde, Cumhuriyet sonrası fotografi olugusunu değerlendirme denemesine girişen bir tarihçi, birtakım özel sorunlarla karşı karşıyadır. Bunlardan biri belki de en önemlisi, söz konusu tarihçinin geçmişe yönelik, plastik sanatların diğer dalları ile zaman ve akımlar boyutunda iletişiminin kurulduğu yazılı kaynaktan yoksun olması; böyle bir kaynak olsa dahi, bunun gerçekliği ve değeri konusunda da kuşkuları bulunmasıdır. Nicelik bakımından yok denecek kadar az olan gözlem ve incelemeler, kaynağı gereği, birbirini izleyen başarılı devrimler olarak açıklar, Cumhuriyet sonrası fotografi hareketini. Oysa dün ve bugün süreci içindeki gelişmeler, olgular analitik yöntemlerle incelenmiş olsalardı; fotografi sanatı adına bir ilerleme olduğunu pek az kimse ileri sürebilirdi. Bir başka sorun da, bir dönemin nesnel bir dökümünü kronolojik sıralama yöntemiyle vermeye çalışan tarihçi, çok geçmeden ya eleştirmenliğe soyunur, ya da tümüyle tarihsel olmayan başka ölçülere uyar. Kanımca, geçmişe yönelik değerlendirme yazılarında tarihçinin kaçınması gereken en önemli noktalardan birisidir bu; yani kendisini hiçbir zaman herhangi bir sanat akımının sözcüsü, hatta önderi durumuna getirmemeli, geçmişi, kendi görüşlerini haklı göstermek için kullanmamalıdır.

Sorunlar yumağı içinde üzerinde durulması gereken bir başka önemli nokta da, 80'li yıllar ve sonrasında "Türk Fotograf Kimliği"nin belirginleşmesini amaçlayan söylevlerin yanısıra, kuramsal bazda "Türkiye'de fotografi olgusuna batıdakinden farklı bir yaklaşımın olup olmadığı" konusu üstünde, bugüne kadar hiç durulmamış olmasıdır. Sınırları geniş, oldukça zor denebilecek bir araştırma, ülkemizde henüz yapılmamıştır. Böyle bir araştırma, 19. yüzyıl Hint fotografçılığı üstüne yapılmış ve ilginç sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırma, Washington D.C'deki Smithsonian Enstitüsü'nün desteği ile bayan Judith Mara Gutman tarafından yapılmış ve araştırma sonuçları bir kitapta toplanarak, büyük bir sergiyle ilgililere sunulmuştur. Judith Mara Gutman'ın vardığı olağanüstü sonuçlardan biri, Hintli fotografçının Hint minyatüründeki mekan düzenlemelerini araştırmış olduğu ve fotografa bazen kolaj, bazen yoğun süsleme öğeleri

1.LYNTON, Norbert-Modern Sanatın Öyküsü, Çev. Prof Dr. Cevat Çapan, Prof Sadi Öziş, İkinci basım, l991, s.9

katarak, Hint minyatür resmine yaklaşım gösteren sonuçlar elde etmeye yönelmiş bulunmasıdır. O halde tarih yazmak veya o olduğunu iddia etmek, verileri yalnızca kronolojik dizeler biçiminde vermek değil, içinde bulunulan yüzyıla işe yarar yorum getirmektir. Bunu yaparken tarihçi geçmişle bugün arasında dışta bırakan değil, kucaklayan; bağnaz değil, açık görüşlü olmak durumundadır.

Toplumların sürekli kendilerini yeniledikleri ve değişim gösterdikleri her tarihsel dönemde, siyasal kişilik, düşünü biçimi ve iletişim, toplumsal yapınırı gelişmesine benzer biçimde değişir. Her toplum, kendine özgü gelenek ve yaşam biçimi ile çağını yansıtan anlatım dilini bünyesinde belirler. Toplumsal çevrede, özellikle bitmez tükenmez bir değişim ve gelişme gösteren teknoloji alanındaki her yenilik, kültürel içeriği etkiler ve bazı buluşların ortaya çıkmasına neden olur. 19. yüzyılda l. Endüstri Devrimi'ni başlatan, 19. yüzyıl sonrası döneme imzasını atmış, hatta onun biçimlenmesini sağlamış, Karl Pawek'in tanımıyla dönemine "Optik Çağ" dedirtmiş; bilimin ve sanatın boyutlarını genişletmiş buluş, fotografidir.

Fotografi'nin ülkemiz sınırları içine hangi koşullar altında ve nasıl girdiği yolundaki bilgilerimiz oldukça sınırlı olmakla birlikte; gerek iç ve gerekse de dış kaynaklı verilere göre batıda Nicephore Niepce ve L.J.M. Daguerre ortaklığına bağlı ilk fotografi çalışmalarının pratik uygulamalara dönüştüğü 1830'lar, bir başlangıç noktası olarak kabul edilirse; bu tarihten çok kısa bir zaman sonra -yaklaşık yirmi yıl- Osmanlı sınırları içinde, özellikle İstanbul'da teknik bir yenilik olarak Tanzimat (1839-1876 yılları arasında I. Abdülmecid / Abdülaziz dönemirıde) ve II. Abdülhamid (1876-1909) döneminde kullanılmaya başlandığını biliyoruz. Ancak Batı, feodal yapısını çözüp demokratik kurumlarını oluştururken, Osmanlının yenilenme hareketlerini yüzeyde araması, islam dinine suretin girememiş olması, toplumun batı ile olan iletişim güçlüğü, ekonomik zorluklar, teknik gelişmelerin gelecek için ne denli önemli sonuçlar doğurabileceğinin Osmanlı tarafından anlaşılamamış olması, fotografınin Osmanlı sınırları içinde kullanım tekelini gayrimüslimlere ve ya Antik Çağdan bu yana romantizmin, egzotik karakterlerinin, kişiyi büyüleyen anı ve manzaraların ve ilginç deneyimlerin dünyası olan Şark'ı araştırmaya çıkan yabancılara bıraktı. Bu dönemde, Osmanlı minyatürünü aşmaya çalışan resim sanatının dışında

2 TANSUĞ, Sezer - Türk Resim Sanatında Fotograf Kullanımına İIişkin Sorunlar. Haceptepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi I. Ulusal Sanat Sempozyumu: Türkiye'de Sanatın Bugünü ve Yarını, Nisan I985. Bildiriler Kitabı s.22

3 GEZGİN, Ahmet Öner -Fotografi'nin Dili, İFSAK 2. Fotograf Günleri, Panel, Aralık 1986.

Sağlıklı bir gelişme söz konusu değildir. Fotografi, genellikle batı kültürü içinde yetişmiş küçük bir grubun uğraş verdiği bir alandı. Fotografinin teknolojik yapısında.ki yetersizlikler nedeniyle, çalışmaların ana objelerini genellikle durağan konular oluşturuyordu. Fotografinin belge özelliğinin önem kazanmaya başladığı bu dönem çalışmalarından bir kesiti, 1991 yılında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde açılan "İstanbul Fotografçısı" James Robertson sergisi ile Alman Kültür Heyeti ve Agfa Fotohistorama Müzesi işbirliği ile Almanya'dan getirilen "Asya'nın Tatlı Kıyılarında" sergisinde izleme olanağı bulmuştuk. Geçmişi günümüze taşıyan bu iki önemli serginin de ortaya koyduğu gibi. amaç genellikle büyük kentlerin yüzeysel yaşam dokunu yansıtmaya yönelik çarşı-pazar, sokak. dini ve sivil mimari örneklerini içine alan kent manzaralarıdır.

İstanbul'da ve sayıları az da olsa daha başka kentlerde atölyelerin çoğalması ise, Abdullah Biraderler'den ve genellikle 1900'lerden sonraya rastlar.

Cumhuriyet döneminden günümüze fotografi hareketini üç ayrı dönemde incelemekte yarar vardır: 1923-1960 yılları arasındaki ilk otuz yedi yıl, ya da 1960 öncesi romantik dönem: 60'li kuşağın sosyal gerçeklik ve yeni gerçeklik bağlamında değerlendirildiği 1960-1980 yıllarını kapsayan ara dönem; gerek teknik ve gerekse de estetik endişenin önem kazandığı. farklı düşünce kalıplarının tartışma ortamı bulduğu, soyut dışavurumcu dönemi simgeleyen son onbeş yıl (1980-1995).

Sayfa 2

Ana Sayfa