ELEŞTİRMEK İÇİN ELEŞTİRMEK
TÜLİN DİZDAROĞLU
Gencecik bir fotografçı. Henüz yolun başında. 18. İstanbul fotograf
günlerine Eskişehir 'den katılıyor. Anadolu Üniversitesi İletişim
Fakültesi Basın Yayın Bölümü’nü bitirme tezi olarak Eskişehir Açık
Cezaevinde 6 ay çalışmış. Nice zorluklarla alınan izinler, nice
zorluklarla hükümlülerin fotograf çektirmeye razı edilmeleri. Önceleri
korkarak, çekinerek ama yılmadan çalışmış, tüm zorlukları atlatarak
ortaya anlamlı fotograflar çıkarmış. Fotografları kendisi basmış,
hükümlüler de çerceveleri hazırlayıp boyamışlar. Tam bir imece.
İFSAK' a baş vurduğunda ise fotograf günleri için kabul edilebileceğini
düşünmüyormuş.
Sergiyi salon tamamen boşken gezdim. Özellikle portreler beni
etkiledi. Karanlık odanın zorluklarını bilen biri olarak,siyahlarda
detay yokmuş, gökyüzü beyazmış gibi ayrıntılara girmedim ama bazı
şeylerinde eksikliğini hissettim. Ben olsaydım daha neler çekerdim
diye düşünürken hiç görüş anını vurgulayan bir fotografın olmadığını
farkettim. Bence hapishanedeki yaşamın en duygulu ve en acı anlarından
biridir görüş saatleri. İşte bu noktayı yazmalıyım dedim. Sevgili
Gülbin Özdamar ile söyleşirken bunu da sormadan edemedim ve iyi
ki de sormuşum. Yanıtı çok anlamlıydı "Çekmez olur muyum
tabi ki çektim ama hükümlüler, bu işe ailelerimizi karıştırmayın
diye rica ettiler, onların bu isteğini kıramazdım, bundan dolayı
sergilemedim" dedi.
İşte sevgili fotograf severler bir sergiyi eleştirirken koşulları
öğrenmeden yıkıcı eleştiriler yapmayalım. Güzel olmayan bir sergi
ya da fotografı göklere çıkarmayalım ama küçük hatalar, küçük
detaylar yüzünden insanların heycanını da söndürmeyelim. Yapmak
zor yıkmak ise çok kolaydır. Eleştiri yapmak, hataları söylemek
çoğu kez gereklidir de. Fakat bunu yaparken yıkıcı değil yapıcı
olmaya çalışmalıyız. İşte o zaman daha yaşanılır bir dünyaya doğru
ilk adımı atmış olacağız.
|