Back to Main Page Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim

Editörden

Canlı Kalkanların Yol Öyküsü

Camevler


Black&White in Colors : "Bir Metropol Paleontologu"

Fotoğraf Sanat İlişkileri

Sanat ve Felsefe : "Bir Sanat Yapıtının Değersel Sınırlamaları"

Uzaklardan : "Man Ray'in çalışmaları, Robert Desnos "

Sanal Dergi Yayıncılığı (Fotografya Bildirisi)

Temel Tasarım : Renk

Sayısal (Dijital) Fotoğrafa Bakış

Video Üstüne

"Ba-şar-Mak"

İzahlı Orhan Cem Çetin Külliyatı; Yumuşak Şeyler (1988-1990)

Kaktüs : "YA, YA, YA, ŞA, ŞA, ŞA, BİZİM TAKIM ÇOK YAŞA"

Eleştirmek İçin Eleştirmek

Afsad 6. Fotoğraf Sempozyumu Hakkında Birkaç Söz

18. İfsak Fotoğraf Günleri'nin ardından

Altın Kamera Yarışması

"Okudunuz mu ? Gördünüz mü ?" :
Fotoğraf İzleyicisi/Tüketicisi Olmak


"Sırt Çantalılar" Kurban Bayramında Ne Yapmak Lazım ?

Yol Notları :Venedik

Bülmeten

Temel Eğitim : Amatör Karanlık Oda ve S/B Baskı


Haberler

Çiçeği Burnunda Yayınlar

Platformlar
Bufsad

Yeni Umutlar
Serra Topal
Amgalan Nadsagdorj

Sergi Salonu
Çizgili Fotoğraflar
Pervane
Çöplükte Yaşam


Portfolyolar :
Yusuf Tuvi
Yusuf Darıyerli
Vahap Akşen


 

 

Sayı 13

ELEŞTİRMEK İÇİN ELEŞTİRMEK
TÜLİN DİZDAROĞLU



Gencecik bir fotografçı. Henüz yolun başında. 18. İstanbul fotograf günlerine Eskişehir 'den katılıyor. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Basın Yayın Bölümü’nü bitirme tezi olarak Eskişehir Açık Cezaevinde 6 ay çalışmış. Nice zorluklarla alınan izinler, nice zorluklarla hükümlülerin fotograf çektirmeye razı edilmeleri. Önceleri korkarak, çekinerek ama yılmadan çalışmış, tüm zorlukları atlatarak ortaya anlamlı fotograflar çıkarmış. Fotografları kendisi basmış, hükümlüler de çerceveleri hazırlayıp boyamışlar. Tam bir imece. İFSAK' a baş vurduğunda ise fotograf günleri için kabul edilebileceğini düşünmüyormuş.

Sergiyi salon tamamen boşken gezdim. Özellikle portreler beni etkiledi. Karanlık odanın zorluklarını bilen biri olarak,siyahlarda detay yokmuş, gökyüzü beyazmış gibi ayrıntılara girmedim ama bazı şeylerinde eksikliğini hissettim. Ben olsaydım daha neler çekerdim diye düşünürken hiç görüş anını vurgulayan bir fotografın olmadığını farkettim. Bence hapishanedeki yaşamın en duygulu ve en acı anlarından biridir görüş saatleri. İşte bu noktayı yazmalıyım dedim. Sevgili Gülbin Özdamar ile söyleşirken bunu da sormadan edemedim ve iyi ki de sormuşum. Yanıtı çok anlamlıydı "Çekmez olur muyum tabi ki çektim ama hükümlüler, bu işe ailelerimizi karıştırmayın diye rica ettiler, onların bu isteğini kıramazdım, bundan dolayı sergilemedim" dedi.

İşte sevgili fotograf severler bir sergiyi eleştirirken koşulları öğrenmeden yıkıcı eleştiriler yapmayalım. Güzel olmayan bir sergi ya da fotografı göklere çıkarmayalım ama küçük hatalar, küçük detaylar yüzünden insanların heycanını da söndürmeyelim. Yapmak zor yıkmak ise çok kolaydır. Eleştiri yapmak, hataları söylemek çoğu kez gereklidir de. Fakat bunu yaparken yıkıcı değil yapıcı olmaya çalışmalıyız. İşte o zaman daha yaşanılır bir dünyaya doğru ilk adımı atmış olacağız.