UZAKLARDAN
Aylin Yılmazbayhan
Bu sayıda Robert Desnos'un 1929 yılında "Transition"
dergisinin 15inci sayısında yayımlanan, Man Ray'in çalışmalarını
anlattığı yazısını sunmak istedim. Yazıya başlamadan önce Robert
Desnos ve Man Ray hakkında kısa bilgi verelim.
1900 ile 1945 yılları arasında yaşamış olan ünlü sürrealist şair
Robert Desnos, Amerikalı ressam, heyketraş ve fotoğrafçı Man Ray'in
arkadaşıydı. Her ikisi de 1920'lerde Paris'teki sanatçı ve yazarların
kurduğu sürrealist hareketin aktif üyeleriydi.
1890-1976 yılları arasında yaşayan Man Ray, fotoğrafını yapmak
istediği cisimleri, fotoğraf makinası kullanmadan, doğrudan ışığa
hassas kağıtlarin üzerine yerleştirip pozlayarak fotoğraf yapma
tekniğinin öncüsü olmuştur. Kendisi bu görüntüleri "radyograf"
olarak isimlendirmiştir. Man Ray aynı zamanda fotoğrafın kağıt
üzerinde gelişmesi işlemi sırasında, tekrar ışıkla pozlayarak
tonları kısmen tersine çevirmeyi denemiştir. Bilim adamlarına
göre "Sabattier etkisi" olarak bilinen bu olay fotoğraf
çevrelerince "solarizasyon" olarak adlandırılır.
Man Ray'in çalışmaları
Robert Desnos
Olgunlaşmamış fikirlerimizle budanmış olan duyularımızın yardımı
ile evreni keşfederiz. Dünya görüşümüz asgariye indirgendiğinde
kayıp olan bağlantıların en basiti ile eşit duruma gelir. Şüphesiz
okyanusun derinliklerindeki kör bir balık, kokulu yosunlar arasında
tanrının büyük koleksiyonuna rağmen kendi mitolojisini kurar.
Biz, algılarımızı uyandırarak, o kaosun yok olmasını sağlarız.
Fakat etrafımızda değişik formlarda bizi saran kaoslar vardır
ve biz bunları su, hava, toprak ve ateş olarak sınıflandıramayız.
Bunlardan biri olan öncülük, dünyayı dinin ve son olarak ortaya
çıkan yeni jeolojik çağın bulunuşundan bile daha çok değiştirir.
Ünlü bir komutan, askerlerine düşmana göbekten saldırmalarını
emreder, bir diğeri saçtan, bir diğeri ise sol bilekten. Fakat
şairler çok iyi bilirler ki acemi bir bölük asla yoktur, çünkü
bütün ölüler isimsizdir.
Benim düşünceme göre Man Ray, duyu organlarımızla algılayamadığımız
ısı, ışık veya elektrik gibi kavramları, çalışmalarında gördüğümüz
parlak objelerle ifade ederek yeni bir alan yaratır.
Ressam Man Ray, resimden daha cok satranç tahtası önünde düşünür.
Teller kıvrım kıvrım kıvrılır tıpkı yumuşak bir beyin gibi, fakat
bu telin hiçbir noktası bu teli düzeltmek için ugraşmaz. Ray,
iki büyük deprem şoku arasında gelir ve tamamen normal hayata
dönmeden önce daha suyun altındayken yaratmaya son verir. O her
zaman iki ifade arasındaki yüzleri yakalar. Onun resimlerinde
hayatı görmek mümkün değildir ama objeler ölü de değillerdir.
Öyle bir nokta vardır ki, ancak onu Man Ray resimleyebilir.
Bir heykeltraş olarak Man Ray, demir bağlarının, keskinin krallığının
dışında başka bir yöne gitmesini ister. Ray, heykeltraşların genelde
kullandığı teknikleri zorlar; mezar taşı için mermer ve granit,
ayak izi yapmak için de kil kullanmak onun için yeterli değildir.
Ona göre, diğer plastik malzemeler de insan gücüne karşı dirençlerinin
bağımsız yapısından dolayı gereklidir. Fiziğin gizemi kağıdın
kırılganlığı ve kayanın katılığı hakkında çok az şey bilir. Eğer
ortaya çıkan ürün memnun ediyorsa, malzemenin önceki halini enerji,
sonraki halini ise sudan korkan bir hareket ile zenginleştirir.
Malzemenin ağırlığı, bir lamba gölgesini bir sismograftan daha
hassas bir çesit spiral'e veya bazı kaprisli meteorologlar tarafından
cezalandırılıp sessiz bir kristal çanın içine hapsedilmiş rüzgar
gülüne dönüştürür.
Henüz fotoğrafçı Man Ray'in buluşunun sözlerle yapılmış tam bir
tarifi yoktur. Ray'in yaptığı bu fotograflar, tıpkı çocukken bizim
ışiğa duyarlı kağıtları güneşte pozladıktan sonra üzerinde kalan
el izlerimizi kesmemize benzer. Bu son derece basit işleri ilerleterek,
Man Ray, bizim gezegenimize tamamen yabancı görüntüler yaratmayı
başarmıştır. Hatta bu görüntüler herhangi bir İncil'deki görüntülerden
bile daha büyük bir kaos yaratır.
İnsanın dokunduğu herşeyi onursuzlaştıran duygusallık bir engeldir.
Kloroform, dünyada herhangi bir saygınlığı olmaksızın metafiziksel
bir acı ile sizinle iletişim kurar. Eğer bir fikir üretebiliyorsanız,
ne enlemi ne de boylamı olan bir dünyanın içine, sadece birkaç
kişiye açık olan bir sonsuzluğun içine nüfuz edersiniz, ki bu
sonsuzluk size bu üretici yeteneği veren modern çağın en önemli
mazeretidir.
Sülfür ve potasyum nitrat karışımından dinamiti bulan ünlü rahipin
aksine Man Ray asla fotoğraflarının sonuçlarını hesaplamaya veya
tahmin etmeye çalışmaz. Uykusuz gecelerde, biz ışık kızaklarıyla
aşağıya iner ve kısmen keşfedilmiş mahzenlerin anahtarlarını avlarız.
Ray'in kurşundan ağır kağıdındaki bir palyaço çok uzak sinyaller
verir. Fakat biz kağıdın her iki yüzeyindeki mucizeyi yakalarız,
tıpkı olmasını istediğimiz heryerde yakaladığımız gibi.
Her ne kadar suyun derinliklerinde kalmak çok hoşumuza gitse de,
orada kendimizi paketleyip kalmaya dayanamayız. Yarın gazetede,
işlenmiş bir suçu en derin detayına kadar okuyacaksınız. Belki
bu detaylar parmak izi ve fotoğraflarla verilecek. Fakat şundan
emin olabilirsiniz ki, biz asla bu siyah veya renkli tipteki mektup
ve fotoğrafların ifade ettikleri ile aynı fikirde olmayacağız.
Benim için, Man Ray'in fikirlerinin onun gerçekliğine göre mükemmel
veya zayıf olup olmadığı önemlidir. Bunun üzerinde düşünmeye karar
verdikten sonra, onun yaptığı işleri inceleme hakkına sahip oldum.
Nasıl açık tutulması gerektiğini keşfettiğim kapımın sıkı sıkıya
kapalı olduğu zamanlar hariç. üretim sırasında alınmış olan notlar
pek çok sanatçıyı rahatsız eder. Ürün son aşamaya gelene kadar
yapılan işleri görmek, onları ürünlerinden biraz olsun uzaklaştırır.
Onlar asla ürünlerinin duygusallığından kendilerini kurtaramazlar.
Eğer bir çalışmanın düzeltmelerinin bir başkası tarafından yapılması,
o çalışmanın üreticisini mutlu ediyorsa, düzeltmeyi yapan kişi
sanatçının tartıştığı konunun uzmanı olur. Fakat, Man Ray'in davranışı,
bize herhangi bir çelişki olmadığını anlamamızı sağlar. Onun kendi
alanındaki yeterliliğini garantiler. Onun inatçı sessizliğinin
arkasında, çalışmalarından birşeyler alanların mutluluğunu görmek
beni de mutlu eder. Kim ne derse desin, Man Ray'in çıkış noktası
şiirdir ve o şiir sonsuzluk kadar geniş olan onun görüş alanında
benim bugün yaşamakta olduğum kapasitededir.
|