|  
               Editörden
                
              Sonbaharla birlikte etkinlikler, sergiler ve 
                yeni yayınlar büyük bir hızla fotoğraf dünyasına düşmeye başladı. 
                AFSAD’ın 6. Fotoğraf Sempozyumu, İFSAK’ın 16. İstanbul Fotoğraf 
                Günleri, GAFSAD’ın 4.Gaziantep Fotoğraf Günleri,1.İstanbul Saydam 
                Günleri, 4. Uluslararası 13 Kare Fotoğraf Festivali. Hepsi Ekim 
                ve Kasım aylarında ve sergiler, gösteriler... Fotoğrafseverler 
                mutlu günler geçirecekler, hem de devam eden krize ve kapımıza 
                kadar gelen savaşa inat!  
              Bir diğer sevindirici haber ise bugüne 
                kadar federasyona dönüşememe sıkıntısı çeken TFDB’nin dernekler 
                yasasında yapılan değişiklikle birlikte yasal kimliğine kavuşma 
                çalışmalarına başlaması. Dileriz en kısa zamanda fotoğraf derneklerimiz 
                aynı çatı altında birleşirler –tabi ki hepsi ayrı ayrı faaliyetlerine 
                devam edecekler- ve yıllardan beri çektikleri hasret sona erer. 
                 
              Biz ise, aylarca süren yoğun bir çabanın 
                sonunda nihayet 14. sayımızı yayınladık. Artık sizin oldu. Siz 
                dergiyi okumanın keyfini çıkartırken, derginin yayınlanmaya başladığı 
                ilk saatlerde bizler, Afsad 6.Fotoğraf Sempozyumu’ndaki standımızda 
                yerimizi almış, sanal fotoğraf dergisi yayıncılığı konusundaki 
                bildirimizi sunuyor olacağız.  
              Bu sayımızda bizi sevindiren konulardan 
                biri de, ülkemizde gezi deyince akla ilk gelen isimlerden olan 
                Faruk Akbaş’ın sürekli yazılarıyla artık fotografya ailesine katılmış 
                olmasıydı. Yazılarını ve fotoğraflarını keyifle okuyup, izleyeceğiz. 
                 
              “Tarih geçmişin gerçekliğinden yararlanılarak 
                yaratılan bir yaşam tablosudur.” Bu sözler ülkemizin fotoğraf 
                tarihini yazan bir kaç kişiden biri olan ve yıllarını ve kendini 
                Türk fotoğraf tarihini yazmaya adamış Seyit Ali AK’a ait. Kendisini 
                sayfalarımızda tanıttığımız için mutluyuz.    
              Geçtiğimiz sayılarda fotoğrafın diğer disiplinler 
                ile olan ilişkilerini irdelemeye başlayacağımızı söylemiş ve fotoğraf 
                ve mimari ile ilk adımı atmıştık. Ulus Baker ve arkadaşımız Leyla 
                Benli, fotoğraf - sinema ilişkisi/etkileşimi ile devam ediyorlar. 
                 
              Konu fotoğraf ve sinema olunca, Walter 
                Benjamin’in fotoğraf ve sinema kuramı içinde önemli bir yeri olan, 
                1935 yılında kaleme aldığı “Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden Üretilebildiği 
                Çağda Sanat Yapıtı” isimli yazısını ( ‘Pasajlar’ isimli kitabında 
                yer almaktadır) yayınlamadan edemedik. İngilizce ismi ‘The Work 
                of Art in The Age of Mechanical Reproduction” olan bu yazı, fotoğrafla 
                ilgili Türkçe yazılarda kaynak farklılığı nedeniyle “Mekanik Yeniden 
                Üretim Çağında Sanat Eseri” olarak geçmektedir. Yayın konusunda 
                bizden yardımlarını esirgemeyen  ‘Yapı Kredi Kültür Sanat yayıncılık 
                AŞ’ ne huzurlarınızda teşekkür etmek istiyoruz.  
              Fotoğraf, ışıkla yazmak demektir. O zaman 
                neden fotoğraf kelimesi yerine “ışıkçiz” kullanmıyoruz ? Bu soruyu 
                bizlere Ş.Uğur Okçu soruyor.  
              Orhan Cem Çetin, Türk fotoğrafındaki yenilikçi ve deneysel 
                objektiflerden biri ve onunla birlikte bu sayıda yeni bir projemiz 
                daha başladı. Bir fotoğrafçının tüm çalışmalarını, onun 
                dilinden bir seri halinde yayınlamak. Orhan Cem Çetin külliyatına 
                ‘Tanıdık Şeyler’ ile başladık. Soluğumuz yettiği sürece devam 
                edeceğiz.  
              Platformlarda bu kez “Foto Forum” u konuk ediyoruz.  
              Sergi Salonumuz yine dolu : Erdal Yazıcı’nın “Bir Yaprak 
                Dökümü Öyküsü: Kaybolan El Zanaatları” nda hüzünlenirken, Mahmut 
                Özturan’la doğadaki ritim ve estetiği yakalayacak, Emrah Can’la 
                Kayaköy’ü farklı bir gözle göreceksiniz. Kazakistan’dan konuğumuz 
                Bayramali Halafov ise kendine özgü anlatım dilini kullanarak ürettiği 
                fotoğraflarında kadın unsurunu ön planda tutmuş.  
              Belgesel fotoğrafçıların temsilcilerinden Ken Light’ın 
                üzerinde çok konuşulan “Texas Death Row” isimli kitabıyla sonlanan 
                çalışmasından örnekleri “Bir Ülke Bir Fotoğrafçı’da izleyebilirsiniz. 
              Portfolyolarda ise; İzzet Keribar’ın renkli dünyasını, 
                Emine Ceylan’ın kendine özgü siyah-beyazlarını ve fotoğrafta 50.yılını 
                çoktan tamamlamış Hüsnü Gürsel’in tarihe tanıklığını bulabilirsiniz. 
              Diğer köşelerimizi ise zaten biliyorsunuz. Fazla söze gerek 
                yok.  
              Onbeşinci sayıda buluşmak üzere Fotografya’dan dost sevgi 
                ve selamlar.  
              Bülent Irkkan 
                 
               
               
               
                 
                 
               
               
               |