TANIDIK ŞEYLER’in hikayesi
Tanıdık
Şeyler serisi, yani benim ilk doğru dürüst ortaya çıkışım,
kendi bulduğum (en azından öyle olduğunu düşündüğüm -zira
hiçbir kaynakta başkasının da yaptığını bugüne dek okumuş
değilim) bir karanlıkoda tekniğinden kaynaklanıyor. Bu fotoğraflar,
bire bir boyutta kağıt negatiflerden elde edilmiş renkli
kontakt baskılardır. Tamamı elle renklendirilmiştir. Ancak,
renklendirme siyah-beyaz kağıt negatif üzerinde, negatif
renklerle ve guaj ya da kuru boyalar gibi örtücü olmayan,
mürekkep benzeri sıvı saydam boyalarla (örneğin Ecoline)
yapılmıştır. Sonuçta elde edilen baskı renkli fotoğraf kağıdı
üzerindedir ve herhangi bir boya taşımamaktadır. Kağıt negatifler,
agrandisörde 35mm diaların 18x24 cm boyutlarında Ilford
Multigrade siyah-beyaz kağıtlara pozlanmasıyla elde edilmiştir.
Multigrade kullanılmasının nedeni, spektral duyarlığının
daha geniş olması nedeniyle renkli görüntüden daha iyi ton
elde edilebilmesi ve kağıdın sırtında marka yazılı olmamasıdır
(!). Kontakt baskı sırasında kağıt negatife herhangi bir
saydamlaştırma işlemi yapılmamıştır.
Heyecanlı bir yöntemdir. Zira renklendirme sırasında pozitif
baskıda ne renk elde edeceğinizi ancak yaklaşık olarak bilebilirsiniz
ve doğru baskı diye bir şey de yoktur. Ama genel kural negatif
renkler kullanmaktır. Örneğin, yeşil elde etmek icin magenta
(siklamen rengi), sarı elde etmek icin mavi, kırmızı elde
etmek için turkuvaz (cyan-cam göbeği) tonlari kullanmaniz
gerekir. Yöntemi uygulayabilmeniz için, kendi karanlıkodanızda
hem siyah-beyaz hem de renkli fotoğraf basabiliyor olmanız
gerekir.
Tekniği
aşama aşama anlatmak gerekirse:
1. Önce, bir dia çekilir/seçilir. Renk değerlerinden ziyade
ton değerleri dikkate alınır. Zira dianın orijinal renkleri
baskıda ortadan kalkacaktır.
2. Bu dia agrandisöre yerleştirilir ve tıpkı siyah-beyaz
baskı yapılıyormuş gibi bir baskı yapılır. Bu baskının boyutu
önemlidir, zira sonuçta elde edilecek ürün aynı boyutta
(ya da kesilerek daha küçük) olacaktır. Benim boyutum 18x24
cm idi.
3. Renkli diadan yani pozitif görüntüden siyah-beyaz kağıda
baskı yapıldığında, sonuç bir negatif görüntüdür.
Burada kritik bir nokta var: Klasik siyah-beyaz kağıdın
renk duyarlığı mavi ışıkla sınırlıdır (ortokromatik). Kırmızı
içeren renkler, kağıdı pozlamayacak ya da çok daha az pozlayabilecektir.
Bu da, diadaki renklerden kayıpsız ton elde edilmesini önler.
İdeal olarak, Kodak Panalure benzeri, renkli negatiften
siyah-beyaz baskı yapmaya yönelik pankromatik bir kağıt
kullanılmalıdır. Ancak ülkemizde bunun temini neredeyse
imkansızdır. Pankromatik renk duyarlığına en yakın malzemeler
ise piyasadaki değişken kontrastlı siyah-beyaz kağıtlardır.
Bu malzemelerde kontrast değerleri agrandisör ışığının rengi
değiştirilerek denetlendiğinden, renk duyarlığı çok daha
geniştir. Ben o dönem Ilford Ilfospeed Multigrade plastik
tabanlı, parlak kağıt kullandım. Bir başka kritik nokta,
kağıdın sırtında herhangi bir marka, logo vs bulunmamasıdır.
Zira, son aşamada görüntü renkli kağıda kontakt baskı ile
aktarılacağından, logolar da görüntüye karışır.
4.
Şimdi elinizde, diadan elde ettiğiniz bir baskı var. Ancak
görüntü, dianın büyük bir negatifi. Artık renklendirmeye
başlayabilirsiniz. Buradaki kritik nokta, renklendirmenin
baskıdaki beyaz ya da gri ton alanlarında kendisini gösterebileceğidir.
Diada beyaz ya da çok açık tonlu bir bölge, kağıtta koyu
gri veya siyah olacaktır. Kağıdın o bölgesi zaten kapanmıştır.
Buraya tekrar boya uygulamanın bir anlamı yoktur. Baskının
ancak ışık geçirebilecek bölümleri renklendirilebilir. Herşey
negatif olarak düşünülmelidir. Boyanın kalınlaşması/koyulaşması,
baskıda rengin açılmasına yol açar. Boyanın negatifteki
koyu alanlara taşması önemsizdir, zira bu alanlar sonuçta
zaten beyaz olacaktır, vs.
5. Renklendirme sırasında, renk teorisini iyi bilmek ve
önceden bir palet hazırlamak sonuç üzerindeki kontrolu
artırır. Bunun için negatif hazırlamakta kullandığınız kağıtlardan
birini sadece saptama banyosundan geçirip, beyaz bir kağıt
elde edin. Bunun üzerine, renklendirmede kullanabileceğiniz
türlü renkleri ayrı lekeler halinde sürün. Kuruduktan sonra,
oluşturduğunuz negatif paleti bir yaprak renkli fotoğraf
kağıdının üzerine emülsiyon emülsiyona gelecek şekilde yerleştirin
(palet üstte, başaşağı, renkli kağıt altta) ve tam temas
olması için üste kalın ve temiz bir cam yerleştirin. Agrandisörün
ışığını açıp, ortalama bir renk ayarıyla pozlayın. Renkli
kağıtların baz duyarlığı, herhangi bir renkli negatif filmin
turuncu zeminine (mask) göre olduğundan, daha iyi sonuç
elde etmek için agrandisöre boş bir renkli negatif film
parçası
koyun. Işık alttaki renkli kağıda üstteki boyalı kağıdın
içinden geçerek ulaştığından, ışık kaybı fazla olacaktır.
Pozlama süresi aynı yükseklikten yapılan normal bir agrandisör
baskısına göre en az 2 stop daha fazla olmalıdır. Renkli
kağıdı banyo edin. İyice kuruttuktan sonra üzerindeki renk
lekelerini ve zemini inceleyin. Zeminde doygun bir siyah,
lekelerde yeterli renk ayrışması elde edene kadar yeni provalar
alıp baskı ayarlarını belirleyin. Filtre değerlerini, agrandisörün
yüksekliğini, diyafram değerini ve pozlama süresini not
edin.
6. Şimdi, elinizde karşılaştırmalı bir palet var. Ne renk
mürekkebin baskıda hangi rengi vereceğini iki baskıyı karşılaştırarak
görebilirsiniz. Bundan sonrası, paletin oluşturulması ile
aynıdır. Siyah-beyaz negatiflerinizi sonucu
hayal ederek, (boyaları sulandırıp suluboya fırçaları ile
uygulayarak) renklendirip, kontakt baskı ile renkli kağıda
aktarıp sonucu merakla bekleyeceksiniz. Dilerseniz kazıma,
kuru boya veya flomaster kalemle boyama gibi alternatif
yöntemler deneyebilirsiniz.
7. Siyah-beyaz basabiliyor, renkli basamıyorsanız ne olacak?
Bugün şunu da yapabilirsiniz: Diadan kağıt negatifinizi
elde ettikten sonra dilediğiniz gibi renklendirin (yine
negatif mantığı ile).
Sonra bir masaüstü tarayıcıda tarayın ve Photoshop ya da
benzeri bir yazılımla (“invert” komutunu kullanarak) negatife
çevirin. Işıkla elde edilmiş baskının yerini tutmasa da,
hiç yoktan iyidir!
Yöntemin büyük lekeler ve grafik etkisi fazla olan görüntüler
üzerinde daha iyi durduğunu düşündüğümden, temalar da nispeten
yalın, belirgin leke ve çizgilerden oluşan konulardir. Serinin
düşünsel içeriği pek yoktur. Daha çok görsel hazza dayalıdır
ve belki meditatiftir. Resim duygusunun fazla
olması nedeniyle ağır eleştirilere uğramıştır. Oysa bu görüntülerin
resim diliyle ilgisi yoktur ve fotoğrafrenklendirmek benim
buluşum da değildir. Fotoğrafların elle renklendirilmesi
fotoğrafçılığın tarihi kadar eskidir.
Tanidik
şeyler ilk kez İstanbul'da Refo Fotoğraf Galerisi'nde (1988),
daha sonraki yıllarda ise Ankara'da İbrahim Demirel'in
Sanatyapım isimli galerisinde sergilenmiştir.
|