Back to Main Page Back to Main PageSon SayıÖnceki SayılarEditörlerİletişim

Editörden

Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden Üretilebildiği Çağda Sanat Yapıtı

Seyit Ali Ak : Bir Fotoğraf Tarihçisi

"Black&White in Colors" YAZIT

Uzaklardan "Sanatsal Fotoğraf, Alfred Stieglitz"

Işık Çiz (Photography - Fotoğraf - Işıkçiz - Ardışık-Işıkçiz)

"Fotografi, Süreçler, Kendi"

Sanat ve Felsefe : "Bir Sanat Yapıtında Estetik Kaygı Zorlamaları"

Yine Sinema Üzerine

Sinema ve Fotoğraf

Fotoğraf ve Uygarlık ve Demokrasi

Sırt Çantalılar

İzahlı Orhan Cem Çetin Külliyatı

Fotoğraf ve Mimari - 4

Temel Tasarım: Kompozisyon

Kaktüs

‘Cam Kent’ : Masumiyet ve Cennetin Dili

Solan Renkler: "Bir Yaprak Dökümü Öyküsü: Kaybolan Zanaatlar"

Okudunuz mu ? Gördünüz mü ?

Bakü'den

Yol Notları:Toskana-2

Ciddiyet

Temel eğitim : Kompozisyon ve Çerçeveleme

İleri düzey : Teknik Denemeler

Haberler

"Çiçeği Burnunda" Yayınlar


Platformlar,Fotoforum


Yeni Umutlar
Emine Denizer
Dicle Türkyılmaz


Sergi Salonu
Mahmut Özturan, Rhythmosthetica
Emrah Can, Bire Bir
Bayramali HALAFOV
Suyunu Çıkaranlar
Bir Ülke Bir Fotoğrafçı : Ken Ligth


Portfolyolar

Emine Ceylan
Hüsnü Gürsel
İzzet Keribar

 






 

 

Sayı 14
Bakü'den
Tekin Ertuğ


Bir Sanat – Edebiyat ve Petrol Başkenti, BAKÜ

Daha hava meydanından kent merkezine yol alırken, yolun sağında ve solunda ayçiçeği tarlası gibi yükselen petrol ( oradaki deyimle “ neft “ ) sondaj direkleri ile şoka giriyor insan. Adeta petrol tarlası her yanınız.

Gözlerinizi bir an için bu görüntüden alıp, yol kenarlarına dikkatinizi yönelttiğinizde de her iki yönde ikişer üçer hat halinde sizinle birlikte devam eden petrol ve doğalgaz borularını farkediyorsunuz.

Bakü’ ye iner inmez insanı ilk anda sarmalayan petrol ve doğalgaz zenginliğinin sizi gömdüğü sessizlik, kente yaklaştıkça yerini görülmeye değer eski taş binalara bırakıp, rehberinize bu binaların ne olduğunu sormaya ve böylece sessizliğinizi bozmaya yöneltiyor.

Çoğu kelimeleri – sözcükleri kolayca anlayabiliyorsunuz. Konuşulanların çoğunu anlayabildiğiniz için, Azerbaycan Türkçe’ si ile Türkiye Türkçe’ sinin ne kadar yakın olduğunu farkederek rahatlıyorsunuz.

Kente yaklaştıkça devasa fabrikalar ( oradaki adıyla “ Zavod” ) ile irili ufaklı diğer üretim birimleri hakkında bilgi ediniyorsunuz. Örneğin ; bir dönem Asyada’ daki en büyük ayakkabı üretim fabrikasının burada bulunduğunu söylüyor rehberiniz.

Sohbet koyulaştıkça, Hazar Denizinin çok sığ olduğunu ( en derin noktasının 200 metreyi aşmadığı söylendi ) öğrenip, neredeyse Karadenizden daha büyük olan bu iç denizin nasıl bu kadar sığ olabildiğine şaşıyorsunuz.

Bu kenti ziyaret edecek her fotografçıyı, özellikle de kent merkezindeki eski mimari taş binalar, hiç şüpheniz olmasın derinden sarsacaktır. Kent merkezindeki hemen bütün binalar benzersiz taş yapılardan oluşmaktadır. Çoğunlukla üç katlı olmasına karşın, bu taş binalar modern mimari örneği beş katlı bir binayla aşağı yukarı aynı yüksekliktedir. Binaları süsleyen bol miktarda heykel ve kabartmalardan, kemerlerdeki ve bina yüzeyindeki diğer süslemelerden gözünüzü almanız mümkün değildir. Balkon ve kapı süslemeleri de bir o kadar etkileyici.

Hemen her caddenin, her sokağın başında son derece geniş, ağaçlarla ve banklarla tam bir dinlenme alanı olarak düzenlenmiş, çok miktarda park bulunması da Bakü’ nün belirgin özelliklerinden biri.

Kenti bir miktar dolaştığınızda, olağanüstü güzel bir opera binası ile çok miktarda tiyatro binası görmeniz gidişinizi daha bir keyifli hale getirmektedir. Bu binalardaki sütunlar, balkon ve teraslarındaki heykeller, kabartmalar ve diğer süslemeler, tamamının usta ellerden çıktığını anlamanız için yeterli olacaktır. Yüksek öğrenim binalarını, kamu binalarını, konservatuvar binalarını, kütüphane binalarını ve mesken olarak inşa edilmiş binaları bile birer anıtsal eser gibi görmenize hiçbir şey engel olamıyor. Eğer bir gün yolunuz Bakü’ ye düşerse , bu olağanüstü mimari güzellikle karşılaşınca, “ eyvah filmlerim yetmeyecek ! ” diye hayıflanmamak için , yanınızda bol miktarda Dia ve özellikle de S/B film bulundurun. Mimari fotograf için Bakü benzerine rastlayamayacağınız güzellikte bir kent.

Bakü’ de bir süre kalıp insanlarla tanıştığınızda, hiçbir yabancılık çekmediğinizi göreceksiniz. İnsanların sıcak davranışları, sizi kendi evinizde hissettirecektir, hiç şüpheniz olmasın. Öte yandan, Türkiye’ den oraya gidip iş kurmuş, yerleşmiş bir çok insanın varlığına tanık olacaksınız.

 

Güzel sanatlarla ( orada buna “ İnce Sanatlar “ denmekte ) bu kadar iç içe bir yer daha görmek pek olası değildir. Opera’ ya gittiğinizde, o büyük salonun, üç-dört katlı balkonların ve locaların böylesine tıklım tıklım seyirci ile dolu olduğu bir başka yer olabileceğini sanmıyorum. Opare’ ya veya tiyatro’ ya giden bütün izleyicilerin, o akşam gardroplarındaki en şık kıyafetlerini seçip giydiklerini düşüneceksiniz, seyirciyi gözlemlediğinizde. Her evde bir piyano, keman...vb. enstrumanın bulunduğunu, hemen hemen her evde bir müzisyen, bir ressam, ya da bir heykeltraş yetiştiğini öğreniyorsunuz. Sokakları dolaşırken, o görkemli taş binaların sıradışı pencerelerine gözünüz iliştiğinde, çeşitli yaş gruplarından insanların bir öğretmen nezaretinde,resim ya da müzik çalıştıklarına tanık oluyorsunuz. 

Sahil, boyu yaklaşık 150 – 200 metre genişlikte park ve dinlenme alanı olarak düzenlenmiş hat boyunca, akşam üstleri ve hafta sonları rengarenk insan manzaraları izlersiniz.

Hazar’ daki petrol platformları da ( ki bunlardan birinin denizin iç kısımlarında kasaba büyüklüğünde olduğu, konutları, okulları, sağlık tesisleri....vb. bulunduğu söylenmişti ) başkent Bakü’ nün, bir hazinenin üzerine kurulmuş olduğunu kanıtlar gibi yükselmektedir.

Konuk ağırlamakta, sofra donatmakta ve sanat sohbetinde eşi bulunmaz bir insan topluluğu tanımak için Bakü’ ye gitmek gerek.